19 Şubat 2018 01:00

Lima’da ‘persona non grata’*

Lima’da ‘persona non grata’*

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Peru’nun başkenti Lima’da 13-14 Nisan’da sekizincisi gerçekleşecek olan Amerika Kıtası Ülkeleri zirvesi, diplomasi tarihinde belki de bir ilkin yaşanmasına sebep olabilir. Sebebiyse Peru hükümetinin,Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun zirveye katılmak için ülkeye gelmesinin hoş karşılanmayacağını ilan etmesi. Bir başka deyişle Peru hükümeti, Maduro’nun Peru’ya davet edilmediğini ima ederek, zirveye katılmak üzere ülkeye giriş yapmaya çalışmamasını istemiş bulunuyor. Lima Grubu olarak adlandırılan 12 Latin Amerika ülkesinden de destek alan bu karara Maduro ise kendinden beklenebilecek bir cevap verdi. Maduro, “yağmur da yağsa, gök de gürlese, yıldırım da düşse, havadan, karadan ya da denizden” zirveye katılacağını belirtti.

Kendisi de bölgedeki birçok hükümetin karıştığı Odebrecht rüşvet skandalı ile az daha koltuğundan olan Peru Devlet Başkanı Pablo Kuczynski, Lima Grubunun çağrısına uyarak, Amerikan Devletleri Örgütü’nün 2001’de benimsediği Quebec beyannamesine dayanarak, üye ülkelerden birinin demokratik düzeninde anayasaya aykırı olarak gerçekleşecek bir değişim veya kopuş olması durumunda zirveye katılımının engellenebileceğine dikkat çekerek Maduro’nun ülkeye gelmemesini talep etti. Maduro ise Venezuelalılara karşı bir kampanya yürütüldüğünü ve moda haline gelen bu kampanyayı BM nezdinde kınayacağını belirtiyor. Aynı zamanda Maduro Hükümeti, üye ülkelerden herhangi birinin misafir ülke tarafından zirveye katılmasının engellenmesinin hukuken mümkün olmadığını savunuyor. Buna rağmen Peru hükümeti Maduro’nun zirveye resmen davet edilmediği ve bu yüzden Nisan ayında ülkenin kara ya da hava sahasına girmeye çalışmaması gerektiğinde ısrarcı. Bu açıdan bir çıkmaz sokağa girildiği söylenebilir.  

Pek tabii ki Lima Grubu ülkelerinin -ki bu grup Ağustos 2017’de Venezuela’daki politik krizin izlenmesi ve çözüm üretilmesi amacıyla kurulmuştu- bu kararı almasının arkasında Maduro Hükümeti ve Venezuela’daki muhalif gruplar arasında 2017 Aralık ayından beri yürütülen görüşmelerin kopması bulunuyor. Dominik Cumhuriyeti’nde yürütülen bu müzakerelere muhalif kanadın talebiyle Meksika ve Şili, hükümet kanadının talebiyle de Bolivya, Nikaragua ve San Vicente ile Granadinalar da davetli olarak katılmaktaydı. Hükümet ve muhalefet arasında 2014 ve 2017’de de benzer müzakere masaları kurulmuş ancak bu diyalog girişimleri de başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Aslında her iki tarafın da bu müzakerelerden bir sonuç beklediğini düşünmek güç. Müzakerelerin temel konusunu 2018’de gerçekleşecek olan seçimler oluşturmaktaydı. Hükümet, seçimlerin 22 Nisan 2018’de gerçekleşmesinde ısrar ederken muhalefet adil seçim koşulları oluşturulana kadar seçimlerin yapılmamasında ısrar etmekteydi. Ocak ayında helikopter pilotu Oscar Perez’in öldürülmesinden sonra kesilen görüşmeler daha sonra tekrar başlamış, 6 Şubat’ta ise hükümet ve muhalefetin farklı sonuç bildirgelerinde ısrar etmesi sonucunda kesin olarak sonlandırılmıştı.

Böylece Maduro Hükümeti, seçimlere muhalefeti anlaşmaya yanaşmamak ile suçlayarak gitme, muhalefet ise Maduro Hükümeti üzerindeki uluslararası baskıyı arttırma imkanı yaratma hedefine ulaşmış oluyor.

Washington’un ABD’li şirketlere Venezuela’ya para ve kredi transferlerini yasaklamasını takiben, AB ve Kanada’nın da yaptırımlara katılması muhalefetin bu konuda başarılı olduğunu gösterir nitelikte. Bu yaptırımlar zaten büyük bir kriz içinde bulunan Venezuela ekonomisini daha da zora sokmuş durumda, hazine bonoları ve devlet petrol şirketi PSVDA’nın borçlarının ödenmemesi nedeniyle birçok uluslararası kredi kuruluşu tarafından her ikisi de iflas etmiş olarak kabul edilmekteler. Bu durum ise ekonomisinin yüzde 96’sı petrol gelirlerine dayanan ülkede en temel gıda maddelerinin ve özellikle de ilaç ve medikal ekipmanın bulunmasının daha da zorlaşması anlamına geliyor. Lima Grubu’nun Maduro’nun zirveye katılmamasını talep etmesi Venezuela’nın bölgedeki ülkeler tarafındanda aktif bir baskı göreceğinin göstergesi.

Muhalefet 22 Nisan’daki seçimlere katılıp katılmayacağına hala karar vermemiş durumdayken, Maduro seçimlerden tam önce zirveye katılmasına izin verilmemesini kendisi için olumlu olarak değerlendirebilir. Her halükârda ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizin kısa vadede çözülemeyeceğini, bu durumun da Maduro’nun zaten çok düşmüş olan popüleritesini olumsuz etkileyeceğini ve politik krizi daha da derinleştireceğini tahmin etmek zor değil. Şimdilik ise en merak edilen konu Maduro’nun istenmediği Lima’ya gidip gitmeyeceği.

*Devletler arası ilişkilerde kullanılan, Latince “istenmeyen insan” anlamına gelen kavram.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...