18 Şubat 2018 00:50

‘Haddini bilmek' meselesi

‘Haddini bilmek' meselesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kirvem,

Ülkenin dümeninde şu anda oturan “kaptanıderya”mızın yanı sıra, keza çımacılarına varıncaya kadar hemen hepsi “vatan” adlı “taka”mızda yüklendikleri görevlerini aksatmadan hatta tam anlamıyla eksizsiz gediksiz yerine getirdiklerini gönül rahatlıyla belirtirken, öte taraftan kimi “gafil vatandaş”larımız da hafiften hafife “mırın kırın” ederek aynı fikirde olmadıklarını, içine tıklım tıkış doluştuğumuz bu takanın “rota”sından, gidişatından endişe duyduklarını, dolayısıyla “rastgele” diyerek pupa yelken balık avlamak için çıktığımız bu yolun sonucunda pusulamızı şaşırıp, böylece başımıza olmadık belalar açacağımızı kısık sesle dillendirmeye maazallah kalkıştıklarında, kaptan köşkünden aldıkları kısa ve veciz cevap ne mi?

“Haddinizi bilin!!!”

Aslında “vatan”ın serdümeninde oturan “Reis”in, sıkça altını çizip, hani deyim yerindeyse gözleri varken görmeyen, kulakları varken duymayan kimi yurttaşlarımıza hitaben megafonla yaptığı bu ve benzer türdeki ihtarlarına bakılırsa; takamızın rotası, gerek Osmanlı atalarımız zamanında, gerekse bunca yıllık Cumhuriyet dönemi boyunca, sadece ve sadece şu son “on altı yıllık kaptanıderya”lığa soyundukları günden itibaren hiç bu kadar “doğru”, bu kadar “isabetli” bir çizgide yol almamışken, buna rağmen kimilerinin kökleri dışarda, kimilerinin de maalesef içimizde  olan “hıyanet çeteleri”nin buldukları her fırsatta el ele, nefes nefese verip birlikte çıkardıkları “parazit” seslerin bini bir para!

Oysa...Gecesini gündüzüne katarak oturduğu “dümen”in başından ayrılmamaya kararlı olan kaptanıderyamızın, “Beraber yüzdük biz bu denizlerde” şarkısı eşliğinde yola birlikte çıktıkları tayfalarının bir kısmını, iki gözümüz, canımız ciğerimiz “vatan” adlı teknemizin şu ya da bu minvaldeki ufak tefek eksikliklerini zamanında onarmadıkları gibi, ayrıca önce kalın, ardından da ince zımparayla iyice temizleyip, macunlayıp, sonra sıfır “nümero”lu zımparayla tekrar elden geçirip, nihayetinde de doğru dürüst boyayıp, cilalayıp, parlatıp böylece el aleme, özellikle de sayıları dostlarımızdan maalesef daha çok olan bilumum “düşman” larımıza, “ Temizlik imandan gelir” düsturuyla ders vereceklerine, yan gelip yatmalarını kaptan olarak içine sindirmesi mümkün müydü?..

No!

Üstelik her an boynundan astığı “dürbün”ün yanı sıra, keza elinin altında “muska” gibi taşıdığı “pusula”yla birlikte aynı zamanda da daha doğuştan gelen “fıtrat”ı sayesinde kaptan olmanın verdiği uzak görüşlülükle,  önceleri beraberce aynı denizlerde yüzdüğü tayfalarının bir kısmının tıpkı bir nevi “pas”lı metaller misali “metal yorgunluğu” veya “miskinlik” hastalığına kapıldıklarını anlar anlamaz; hiç zaman kaybetmeden hepsini tek kalemde, tek celsede eleyip, elinin tersiyle anında itip, böylece geride kalan çımacılarla birlikte maksat; “vatan”ımızı derin sularda kazasız belasız yüzdürüp, ardından da kuytu bir limanda demirlemekse, ehh o zaman kaptanımızın peşine sorgusuz sualsiz takılıp, onun göstereceği  iz boyunca “vatan”ımızı yüzdürmek için elimizden geleni esirgemeyip, dolayısıyla “parazit” seslerle ortalığı velveleye verip huysuzluk, hainlik etmek yerine, tam aksine kaptanıderyamızın peşine takılıp, verdiği buyruğa harfiyen uyup, öncelikle de “haddimizi bilmemiz” kesinlikle şart!

Yoksa?..

Yoksa...Gerisini şimdilik ne yazık ki bilemiyorum Kirvem!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...