07 Şubat 2018 00:09

Afrin ve 'alttakilerin tarihi'

Afrin ve 'alttakilerin tarihi'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tarihi doğru anlamak için resmi anlatıların ötesinde, anlatılan döneme dair bütünlüklü bir bakış açısına sahip olmak son derece önemli. Tam da bu nedenle, önemli tarihçiler, tarihin kim tarafından yazıldığı sorusunu atlayarak gerçeğe ulaşılamayacağına sıkça vurgu yapmışlardır. 

Örneğin Edward Hallett Carr ve Josep Fontana’nın ‘Tarih Yazımında Nesnellik ve Yanlılık’1 adlı kitabı bize, tarih yazımının işinin ehli olmak ile de güvenilir sonuçlar vermeyecek kadar çetrefilli bir iş olduğunu hatırlatıyor.

Çünkü tarihçi de tarih yazımının ham maddesi olan verileri, belgeleri alıp gelişigüzel alt alta koymuyor. Kendisinin tarihte ideolojik olarak durduğu yere göre onları bir elemeden geçiriyor. Tarih yazımının gerektirdiği bilimsel kriterler, bu konumlanış ile birlikte bir anlam kazanıyor.

Türkçeye yeni çevrilmiş olan İngiliz tarihçi Christopher Hill’in ‘Marksizm ve Tarih’ adlı kitabında ise, ‘alttakilerin tarihi’ vurgusu ile önemli bir yöntemsel gerçekliğe işaret ediliyor. Şöyle diyor Hill, “Benim zamanımda tarihe bakış konusundaki en verimli değişim sanırım ‘alttakilerin tarihi’ olgusunun ortaya çıkmasıdır. Yani, sıradan halkın da bir tarihi olduğu, belki de değişim veya devamlılık bakımından tarihsel süreçte sandığımızdan daha belirleyici bir rol oynadıkları anlayışı. Sanırım bu yeni vurgu, daha bilinçli bir demokratik toplumun ortaya çıkmasıyla ilgili. Tarih artık sadece krallar ve metresleri, başbakanlar, savaşlar, yasalar ve parlamentodaki tartışmalarla ilgilenmiyor.”2

Alttakilerin tarihini yazmanın, tepeden tarih yazmaktan daha zor olduğunu belirten Hill, yayımlanmış ve yayımlanmamış çok sayıda kaynağı okumak, parça parça bilgi kırıntılarını birleştirmek, eğilimleri bulup çıkarmak, tüm bunlara ek olarak da döneme dair toplumsal ilişkileri geniş anlamda ele almanın önemine vurgu yapıyor. 

Buradan günümüze gelirsek, Türkiye bugün, Afrin harekatı ile birlikte, geleceğini ilgilendiren kritik bir tarihsel süreç yaşıyor. Bu sürecin nasıl yaşandığı ile nasıl yazıldığı arasındaki açı farkı, bir bilim olarak tarihin önemini bir kez daha hatırlamamız için de bir vesiledir.  

Başbakan Binali Yıldırım’ın, medya kuruluşlarının yöneticileriyle bir araya geldiği toplantıda, hükümetin medyadan taleplerini 15 maddelik listede sıralaması, bir yanıyla da tarih yazımına veri oluşturacak döneme dair haberlerin şekillenme süreçlerinin daha baştan devlet eliyle kurulması ve böylelikle de tepeden tarih yazımının dayatılması anlamına geliyordu.

İzleyen günlerde gazete manşetlerini süsleyen destansı savaş anlatıları birbiri ardına geldi. ‘Bayrak diktik’, ‘Girdik’, ‘Vurduk’, ‘Bombaladık’ yüklemleri ile biten manşet başlıklarını, TSK’ye bağlı birliklerin girdikleri bölgelerde halka sağlık taraması yaptığı bilgilerinin de yer aldığı haberler izledi. Yani, girilen yer daha önce hiçbir sağlık hizmetinin dahi ulaştırılmadığı bir mağduriyet bölgesiydi ve ‘Zeytin Dalı’ harekatı bu açıdan da son derece isabetli olmuştu. Hürriyet gazetesinin ‘Komandodan Armağan’ başlığını taşıyan manşetinde bir asker, küçük bir çocuğa yiyecek verirken görülüyor ve yanında da şu ifadelere yer veriliyor: “Sınıra gelerek yiyeceklerinin kalmadığını söyleyen Suriyeli ailenin yardımına Mehmetçik koştu. Hudut karakolundan çıkan zırhlı araç aileye gıda yardımı götürdü.” (3 Şubat 2018)

Haberde ‘armağan’ ikili bir anlamda kullanılıyor. Birincisi gıda yardımı, diğeri de, komandonun harekatın 14. gününde Afrin’e hakim Darmık Dağı’na ‘Türk milletine armağandır’ diyerek Türk bayrağı dikmiş olması.

Medya profesyonelleri, çok boyutlu bir algı çalışması için harekatın bir parçası olarak harekete geçerken, ‘Afrin’de yaşayan Kürtler Türkiye için gerçekten bir tehdit miydi?’ gibi temel sorular da perdelenmiş oluyor. 

Onlarca benzer manşeti temsil etmek üzere bir örnek daha verelim. Harekatı cansiperane savunan gazetelerden Star, önceki gün ‘Mehmetçik Teröristleri Vuruyor, Sivilleri Koruyor’ manşetiyle tek bir sivile zarar verilmediğini savunuyor ve aksi yöndeki haberlerin ‘Batı’nın algı oyunu’ olduğunu öne sürüyordu.

Bu ve bunun gibi aynı kaynaktan beslenen yayınlar, bu dönemde, barıştan yana tavırları nedeniyle TTB yöneticilerinin gözaltına alınması sonrası, ‘Söz konusu vatansa hacamatçılar yanında reis’ ve ‘Dik dur eğilme hacamatçılar seninle’ yazılı pankartlarıyla ortaya çıkan Hacamatçılar Federasyonunun benzeri bir işlev görüyor.

The Independent’ın deneyimli Orta Doğu muhabiri Robert Fisk’in, Afrin’e giderek yazdığı izlenimlerde, sadece Afrin Hastanesine 34 sivilin cesetlerinin getirildiği gibi gerçekler de böylelikle perdelenmeye çalışılırken, toplumun gerçeklik algısı da dumura uğratılmak isteniyor.

Tüm bunlar karşısında gerçekliğe, soğukkanlı bir biçimde tüm boyutlarıyla bakmak ve gerçekleri tarihe, kirinden pasından arındırarak emanet etmek en doğrusudur. ‘Alttakilerin tarihi’ de ancak böyle yazılabilir. 

1 Edward Hallett Carr, Josep Fontana, Tarih Yazımında Nesnellik ve Yanlılık, Çeviren: Özer Ozankaya, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 1992

2 Christopher Hill, Marksizm ve Tarih, Hazırlayan: Aynur Toraman, Çevirenler: Aynur Toraman-Elifcan Karacan, Kor Kitap, İstanbul, 2017, s.119

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...