05 Şubat 2018 23:27

'Yerli ve milli' ÖSO ve 'YPG neyse CHP o' meselesi

'Yerli ve milli' ÖSO ve 'YPG neyse CHP o' meselesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Israr ediliyor: “ÖSO ‘yerli ve milli’dir”! Daha ileri gidiliyor: “ÖSO Kuvayı Milliyedir”!

Afrin Seferini “milli” deyip desteklerken AKP’den farkını yalnızca ÖSO üzerinden kuran CHP ise itiraz ediyor “ÖSO’nun Kuvayı Milliyeyle alakası yoktur. Bu Kurtuluş Savaşına hakarettir.” Ekliyor: “AKP’nin Suriye politikası Türkiye’yi batağa saplıyor. Esad ile görüşülsün.”

Önce ÖSO. Yerli mi bu örgüt? Çeçen’inden Kırgız’ına, Özbek’inden Libyalı, Cezayirlisine, ÖSO’nun yerliliğini iddia etmek akla gelebilecek en son şey olmalı. Aralarında Sultan Murat Tugayı gibi Türkiye’den gruplar da olan toplama bir örgüt. Türk ve Kürt kökenlilerle Çeçen ya da diğer Asyalıların Araplar ve az miktarda Türkmenlerle bir arada örgütlendirildikleri ÖSO’nun “yerli” bir örgüt olduğu herhalde ileri sürülemez.

Ya “milli”likleri? Türkiye’den gidenler “Türkmen kardeşliği” gibi bir dava gütseler bile, onlar dahil bütün ÖSO gruplarını birleştiren bıyıksız sakalları. Tıpkı IŞİD ya da Kaideci el Nusra (Heyet...) gibi. Asıl olarak şeriatçılar. Ümmetçiler yani. Amaçları Suriye’nin milli kurtuluşu değil, bir din devleti olarak yeniden kurulması.

Neden mi “milli kurtuluş” değil? 2011 yazında Suriye Ordusunu parçalama ve “muhalif” silahlı birlikler örgütlendirme planının bir parçası olarak kurulmaya başlandılar. Karargahları Suriye dışındaydı (Türkiye’de). Suudiler ve Katar tarafından desteklendiler. “Plan” kimin miydi? Tabii ki, yaygın gösterilerle Arap Baharı’nın Suriye’ye sıçramasından yararlanıp müdahale ederek bir rejim değişikliğiyle kendisine köleliği örgütlemeye girişen Amerikan emperyalizminin. Kısacası, ÖSO, milli değil, gerçek anlamda kökü dışarıda bir örgüt. Emperyalist (ve iş birlikçilerinin) beslemesi bir yapı. Sadece kuruluşuyla değil, başta ABD olmak üzere aynı “ekip”çe eğit-donat programından geçirilen, ama bir türlü dikiş tutmayan bir örgüt. Dikiş tutmaması, “besle kargayı oysun gözünü” misali IŞİD’in yolundan ilerleyip Amerika’ya karşı dönmesin diye dış müdahaleyle yönlendirilmesinden. O nedenle yürüdüğü yol daha “net” olan IŞİD’le Nusra’ya çok sayıda geçiş yaşıyor. Tutmayınca, başta ABD ve Suudi’lerin güdümü ve Türkiye’nin desteğinde 2015’te Fetih Ordusunda Nusra’yla ittifaka gidiliyor ve İdlib ele geçiriliyor.

Tümü şeriatçı terör çetesi olan Ahrar-üş Şam, Feylak-el Şam, Nurettin Zengi Tugayları, Fatih Sultan Mehmet Tugayı... ÖSO “şemsiyesi” altındalar. Örgüt Fırat Kalkanı ve son Afrin seferiyle yeniden canlanıyor.

Milli değil. Ne milliyetçi ne yurtsever! Söylendiği gibi, kökü dışarıda besleme bir örgüt. Ama iddia öyle. “Yerli ve milli”! “ÖSO=Kuvayı Milliye”! Peki, sorun çözülecek mi? TSK’nin ÖSO ile el ele harekat düzenlemesi “millilik” zemininde açıklanabilecek mi? Türk milliyetçiliği mi, Arap milliyetçiliği mi? ÖSO ne milliyetçisi olacak? TSK ile ÖSO’nun el eleliği nasıl izah edilecek? ÖSO’nun herhalde Türk milliyetçisi olduğu iddia edilmeyecektir! Öyleyse ne Kuvayı Milliyesi? Nasıl Kuvvacılık bu? Bu problemi Perinçek dahil kimse çözemez!

Milliyetçilik tekelcidir, iki milliyetçiliğin dostluğu ancak birisinin iş birlikçiliğiyle olanaklıdır. Şimdiki durum da budur. ÖSO, Kuvayı Milliye değil, iş birlikçi ulusal hain Vahdeddin gibidir; farkı iktidarda olmayışıdır. Kuvayı Milliye benzetmesi ve bilumum ÖSO övgüsü, bu örgütün “yerli ve milli” varsayılmasının AKP Türkiye’sinin Suriye’deki varlığını dünya kamuoyunda meşru kılmaya yöneliktir.

ÖSO, uzayıp kısalmayan, hatta dağılmalar yaşayan, ne milli ne de yerli bir örgüttür; ancak meşruiyet gerekçesidir. Çünkü C.Bşk, Afrin Harekatının Rusya’nın “oluru” ile mümkün olmasına rağmen hâlâ “Suriye’nin terörist başıyla bize görüşme tavsiye ediyor. Bu ne menem iştir?” diyerek CHP’yi eleştirmeyi sürdürüyor. Ve ÖSO’ya Kuvayı Milliye derken, YPG’ye karşı Afrin Harekatını destekleyen CHP için, “YPG neyse CHP de o” deyip çıkıyor işin içinden.

Anlaşılıyor ki, harekatın başlıca gerekçelerinden olan “Suriye’nin toprak bütünlüğü” Esad’ın varlık koşullarında tasarlanmamaktadır. Öyleyse soru şudur: “Toprak bütünlüğü”nü bu haliyle “vekil” ÖSO mu yönetecek yoksa doğrudan Türkiye mi? Ve ABD ve Rusya’nın bulunduğu topraklarda buna güç yeter mi yoksa “ne koparırsam kâr” mı?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa