05 Şubat 2018 01:23

İyi ki Türk Tabipleri Birliği üyesiyim!

İyi ki Türk Tabipleri Birliği üyesiyim!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Macit Gökberk’in Felsefe Tarihi’ni 1975 yılında almışım. Eskiden tüm kitaplarıma aldığım, okuduğum tarihleri yazardım. Şimdilerde ihmal ediyorum, elektronik ortama kaydetmenin kolaycılığıyla. Oysa eski kitaplarımdaki notlar benim için harici bellek işlevi görüyordu. O dönem arkadaşlarım Politzer’in Felsefenin Temel İlkeleri’ni aldığından olsa gerek, tüm şüpheci kimliğimle önce başka kaynakları okumaya karar vermişim demek. Tam da o sene Edebiyat öğretmenimiz, diye anımsıyorum, benden hümanizm üzerine bir araştırma ve sunum yapmamı istemişti. Belki kitabı elimde gördüğü için, emin değilim. Antik çağ felsefecilerine kısmen de olsa aşinaydım, edebiyatı ile yakından ilgiliydim. Ortaçağ ve Rönesans ile birlikte ortaya çıkan akımları anlayıp 20. Yüzyıla yol almaktı hedefim. Hümanizm üzerine Macit Gökberk’in yazdıklarını okurken Machiavelli, Montaigne, de Groot (Grotius) ile tanışıp devlet, hukuk üzerine merakımı gidermek için gerilere dönmem, Platon’un Devlet’ini okumam icap etmişti. Bir yandan ütopya ve distopyalarla beslenip, bir yandan varoluşçulara hayranlık beslediğim, birey olarak varoluşumu sorguladığım ergenlik yılları.

İnsana verilen değerin vurgulandığı, insanın kimliğini bulma çabası ile Rönesans da biraz insanlık tarihinin ergenlik yılları gibi. Hukukçular için de önemli bir yeri olduğunu tahmin ettiğim de Groot; Yurttaşlık Bildirgesi’nden Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine giden yolda insanı odağa alan, doğal hukuk yaklaşımını geliştiren hukukçulardan. Uluslararası hukukun gelişiminde önemli bir yeri var. Günümüzde yaşananları, yürütülen tartışmaları izler ve içinde yer alırken insanlık tarihini, düşüncelerin tarih boyunca aldığı yolu ve değişimleri yeniden gözden geçirmek hep hayranlık ve heyecan uyandırmıştır bende. Hele ki zor zamanlarda, insanlığın yüz akıyla ortaçağın karanlığından çıkışını zor zamanların umutlu örnekleri arasında sayarım. Ortaçağ hekimliğin de zor zamanlarındandır. Kadınların hekimlik uygulamalarından dışlandığı, modern tıbbın gelişiminin cadılık faaliyetinden sayılıp hekimliğin ateşe verildiği yıllar. Rönesans tıp adına da araştırmaların, araştırma sonuçlarının insanlık yararına kullanılmaya başladığı, insanın yaşam süresinin ikiye katlandığı bilim çağına öncülük eden bir dönem aynı zamanda.

Tüm gelişmeler insanlık yararına kullanılmıyor ne yazık ki. İlk çağlardan başlayarak varlığını sürdüren savaşlar ve savaş silahlarındaki modernleşme de insanlık tarihindeki gelişmeyle paralel olarak hız kazanıyor. Binlerle ifade edilen savaş ölümleri günümüze milyonlara tırmanarak geliyor. Üstelik doğrudan savaşlarda ölenlerin, yaralananların, sakat kalanların yanında savaş bölgelerinde yaşanan zorunlu göçler ve temel gereksinimlerden yoksunluk en çok çocuklarla kadınları vuruyor. Savaş alanlarında ise en fazla gençler ölüyor.

Hekimlik tarih boyunca getirdiği, geliştirdiği değerlerle binlerce yıldır insanları yaşatmak için uğraşırken, Türk Tabipleri Birliği’nin 24 Ocak 2018 tarihinde bir kez daha vurguladığı ve başta Dünya Tabipler Birliği olmak üzere tüm uluslar arası hekim örgütlerinin de destek verdiği açıklamada belirttiği üzere bir halk sağlığı sorunu olan savaşlar ve çatışmaların da karşısında durma sorumluluğu taşıyor. İnsanlık tarihi uzamış bir ergenlik sürecini aşabilmiş, kimliğini tam olarak bulabildiği bir döneme ulaşabilmiş değil henüz. Sancılarını hep birlikte çekiyor, çocuklarımızın ölümüne tanıklığa zorlanıyoruz.

Bilinçli olarak ve içinden 40 yılına tanıklık ettiğim hekimlik ortamları ise yaşamdan yana tutumlarıyla insanlık tarihinin umutlu geleceğini müjdeliyor. Türk Tabipleri Birliği’nin üyesi olmak biz hekimler için onurdur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...