Hukuksuzluk yarışında ipi göğüslemek artık an meselesi!
Fotoğraf: Envato
Savaş bir halk sağlığı sorunudur” dedikleri için gözaltına alınan profesörler Raşit Tükel ile Taner Gören, henüz savcı karşısına çıkıp ifadeleri alınmadan, üniversitedeki görevlerinden uzaklaştırıldı!
TTB Merkez Konseyi üyelerinin, “terörseviciler” kampanyası etrafında, İçişleri Bakanlığı’nın girişimleriyle gözaltına alınması, zaten bir hukuksuzluk ve ifade özgürlüğünün açıkça ayaklar altına alınması durumuydu. Ama şimdi bu hukuksuzluğa, bir de daha savcı karşısına bile çıkarılmadan; alelacele görevlerine son verilmesi hukuksuzluğu eklendi.
HAKSIZLIKLAR, HUKUKSUZLUK ALIP BAŞINI GİTMEKTEDİR
Bu gelişmeler elbette, “artık sözün bittiği yerden sonraki” gelişmelerdir.
Yoksa;
- Afaki suçlamalara paralel keyfi tutuklamalar,
- Aylarca hazırlanmayan iddianameler,
- Tahliyesine siyasi iktidarın karşı olduğu kişileri tahliye eden mahkemelerin ve savcıların görevden alınması,
- Yerel mahkemelerin, siyasi iktidarın işaretine bağlı olarak Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını bile dinlememesi,
- Hakkında hiç bir adli ve idari soruşturma olmayan kamu görevlilerinin görevlerine KHK’larla son verilmesi,
- Valilerin, OHAL yasasına dayanarak, keyiflerine göre, günübirlik, gösteri, miting, basın açıklaması gibi her türden etkinliği yasaklaması,
- Medya ve sosyal medya üstünde sansür ve oto sansürü had safhaya çıkaran soruşturmalar, tutuklamalar, yayınların kapatılması, yayın araçlarına el konulması gibi gelişmeler de göstermektedir ki, yürütmeden yargıya, idareden üniversiteye haksız uygulamalar ve hukuksuzluk, başını almış gitmektedir.
YÖNETİM TARZI: HUKUKSUZLUĞA TEPKİYE HUKUKSUZLUKLA YANIT
Bütün bunlardan da öte hukuksuzluğa tepkiler arttıkça, bu tepkileri daha da pervasızlaşmış bir hukuksuzlukla karşılama bir yönetim tarzı haline gelmiştir. Bunun en tipik örneğini TTB Merkez Konseyi üyelerinin gözaltına alınmasında gördük.
Hekimlerin “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” diyen açıklamaları üzerine gözaltına alınmalarına tepki, sosyal medyada infiale dönüşürken, bu tepkilere hükümetin yanıtı, sosyal medyaya yönelik gözaltı ve tutuklamalar olmuştur. İÜ Rektörünün hükümetin ardından çıkardığı “görevin” ise, daha savcı karşısına bile çıkamamış bu iki değerli hekim ve bilim insanını üniversitedeki görevlerinden uzaklaştırmak olduğu görüldü.
Böylece Erdoğan–AKP iktidarının yukarıdan aşağı doğru yönetim mekanizmalarının başlıca tutumunun hak-hukuk tanımamak olduğu, “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” diyen hekimlere, TTB’ye ve onun yöneticilerine karşı tutumu üstünden bir kez daha ama herkesçe açıklıkla görülür hale gelmiştir.
Türkiye’de iktidarın, ifade özgürlüğünü açıkça ayaklar altına alan hukuksuzlar konusundaki performansını biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak yaşayarak görüyoruz. Ama hukuksuzluk, hak ihlalleri bu ölçüde büyüyünce, en dışarıdan bakanlar bile Hükümetin bu alanda gösterdiği performansın hakkını teslim etmekten geri duramıyorlar!
BU PERFORMANSLA TÜRKİYE HUKUKSUZLUKTA BİRİNCİLİĞİ KAPACAK!
Nitekim bu durum; Dünya Adalet Projesi’nin, yıllık “2017 Hukukun Üstünlüğü Endeksi” (Rule of Law) değerlendirmelerinde, Türkiye’nin istikrarlı bir biçimde gerileyen ülkeler içinde yer almasıyla, uluslararası belgelerle de kanıtlanmış oldu.
113 ülkede yapılan araştırmaların sonuçların üzerinden yapılan değerlendirmelere göre Türkiye, 2017’de 113 ülke arasında 101’inci sırada yer aldı. Türkiye aynı kuruluşun 2014 yılındaki raporunda 59’uncu, 2015’te 80’inci, 2016 ‘da ise 99’uncu sıradaydı.
Türkiye’nin arkasında ise sadece, Bangladeş, Honduras, Uganda, Pakistan, Bolivya, Etiyopya, Zimbabve, Kamerun, Mısır, Afganistan, Kamboçya, Venezuela var.
Ancak Türkiye hızla gerilemeye devam ettiği için, örneğin 2018’in başından beri hak-hukuk tanımazlıkta atılan adımlar dikkate alındığında, bu dokuz ülkeyi de geçerek, sonunda en gerideki birinci sırada kürsüye çıkıp Rabia işareti yapacağını söylemek abartı olmaz.
Bütün işaretler, Erdoğan-AKP yönetiminin girdiği yol ve bu yolda gösterdiği performans, bunu gösteriyor.
(*) T24’den Damla Ulutaş’ın haberine göre, endeks 110 bin hanede 3000 uzmanın çalışmasıyla hazırlanmış.
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05
- İşçi gazetesi, sınıflar mücadelesinin en ön cephesindedir 13 Mart 2024 05:15
- İktidar ‘İstanbul’u alma’, muhalefet yurttaşın ‘stratejik oy’ kullanması peşinde! 09 Mart 2024 05:15
- Partisini motive edemeyen Destici, sorununu ‘Ebu Bevval’ olmakla mı aşmaya çalışıyor? 17 Ocak 2024 04:11
- Tüm emek güçleri için ‘haydi mücadeleye’ dönemi! 14 Ocak 2024 04:55
- Erdoğan, Murat Kurum’u neden İBB’nin adayı yaptı? 10 Ocak 2024 05:00
- İş yerleri kaynıyor; mevsim kış ama havada ‘işçi baharı’ kokusu var! 07 Ocak 2024 04:58
- Lübnan ve İran’daki saldırılar İsrail-Filistin Savaşı’nda neye işaret ediyor? 05 Ocak 2024 04:57