Tuhaf
Fotoğraf: Envato
Düşünüp duruyorum ekranın karşısında. Haftalık yazı beni bekliyor. Peki ne yazmalı. Ülkede her şey bir kaos. Neyi neresinden tutup da kağıda dökmeli? Kimseyi kırmadan, fincancı katırlarını ürkütmeden... Var gücümle dikkatimi toplayıp şöyle bir göz gezdiriyorum etrafa. Etraf toz duman. Savaş naraları sarmış dört bir yanı, demek ki korkunç dünya savaşının dehşetinden, yıkımlarından, insanlık dışı uygulamalardan, ölümlerden hiç de ibret almamış insanlık. Özetle her şey bir tuhaf. Düşünmeyi, sorgulamayı, irdelemeyi, okumayı, insanlığın yaşadığı trajedilerden ders çıkarabilmeyi, hatta efendice konuşup tartışmayı nicedir unutmuşuz. Uluslar birbirini sevmeyen kalabalıklar olmuş.Varsıl olanlar yoksul olanları ezmeye yok etmeye çabalıyor. Yer altı servetleri için sömürülüyor ülkeler. Ucuz emek için pazarlanıyor küçük büyük, kadın erkek demeden insancıklar.
Sonra yaşadığımız çevre. Yaşamsal alanları her gün biraz daha daraltan uzunlu kısalı çarpık yapılaşma soluğunu kesiyor insanların. Kimin umurunda. Ne yana baksan tuhaf mı tuhaf. Yaz boza dönüşen, ezbere dayalı eğitimimiz tuhaf, siyasetimiz, siyasetçilerimiz tuhaf, hal ve gidişimiz tuhaf, iktidarımız, ana muhalefetimiz birbirinden tuhaf. Medyanın ölçüsü, ayarı yok. Laik devlette fetvacılığa soyunan Diyanet İşlerimiz tuhaf. Kültür yapıları ortadan kalkarken ülkenin her bir köşesini cezaevleri ile donatmak ise galiba en tuhaf olanı. Kısaca hal ve gidişimiz tüm dünya ile birlikte tuhaf tuhaf.
Tuhaflıkla arasında kaybolan şeyleri yazmıştı, Eduardo Galeano onları bir kez daha hatırlayalım.
“Kaybolan Şeyler
Barış ve adalet haykırarak doğan yirminci yüzyıl kanın içinde boğulmuş olarak öldü ve bulduğundan çok daha adaletsiz bir dünya bıraktı arkasında.
Yine barış ve adalet haykırarak doğan yirmi birinci yüzyıl da, önceki yüzyılın izinden gitmekte.
Ben çocukken, dünyada kaybolan her şeyin Ay’a gittiğine inanıyordum.
Ne var ki, Ay’a giden astronotlar orada ne tehlikeli rüyaları, ne tutulmayan vaatleri, ne de kırık umutları buldular.
Eğer bunlar Ay’da değilse neredeler o zaman? Yoksa dünyada kaybolmadılar mı?
Yoksa dünyada saklanıyor mu?”
- Güvercinli Kadın 13 Mart 2024 03:32
- Böyledir hayat 06 Mart 2024 03:40
- Şu dış güçler meselesi 28 Şubat 2024 03:00
- Güne bakarken 07 Şubat 2024 04:02
- Meydan Okuyorum 31 Ocak 2024 03:16
- Aydınlık için bedel ödeyenler 24 Ocak 2024 03:07
- Yaşamak şakaya gelmez 17 Ocak 2024 03:00
- Gidip gelen yıllar 03 Ocak 2024 04:55
- Bir ayrılış öyküsü 27 Aralık 2023 04:20
- Serol Teber için 20 Aralık 2023 04:20
- İnsan halleri 13 Aralık 2023 03:57
- Eski dostlar 06 Aralık 2023 04:12