13 Ocak 2018 00:15

‘Türkiye milleti’ demek suç mu?

‘Türkiye milleti’ demek suç mu?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Leyla Zana’nın da milletvekilliği düşürüldü. Suçu “Türkiye milleti”  demek… Memlekette hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk, adaletsizlik, düşmanlaştırma, savaş naraları, çatışma hesapları, fitne, fesat, sömürü, yağma, talan almış başını gidiyor, ismi bu işlerle anılan tek bir bakan tek bir milletvekili için bir soruşturma yokken, Leyla Zana Türkiye milleti demiş diye hedefe konuyor, vekillikten azlediliyor.

Suça bakın!

Zana, barış istemiş, “Türkiye milleti” demiş.

Irkçı kafalar 24 yıl önce de böyle yapmıştı.

24 yıl önce de DEP kapatılmış, Zana’nın vekilliği düşürülmüştü.

Peki, ne oldu, ne kazandı Türk ya da Türkiye Milleti!

Kürt halkının demokratik Türkiye, eşitlik, kardeşlik ve özgürlük uğruna verdiği mücadelenin kazanılan mevzilerle ilerlemesinden rahatsız olan ırkçı güçlerin tahammülsüzlüğü memlekete ne kazandırıyor!

Egemen zihniyet, inkarcı, tekçi yaklaşım demokrasi ve özgürlük mücadelesinin geliştiği her aşamada yeni bir tarz ve yöntemle sahneye çıkıyor ve boy vermiş ne varsa biçmeye kalkıyor, ama olan Türkiye halklarına oluyor.

O dönem halkın vekilleri TBMM’de yaka paça gözaltına alınmış, sonra hapse atılmışlardı.

Leyla Zana da arkadaşları gibi 10 yıl hapis yatmıştı.

DEP Milletvekilleri, haksız hukuksuz biçimde yargılanmış, vekillikleri düşürülmüştü.

Ancak bu süreç adeta bir direnç ve güçlenerek ilerleme süreci olmuştu.

Sadece Kürt halkı için değil, Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle birlikte gelişen Türkiye halklarının eşitlik, özgürlük, emek ve demokrasi mücadelesi yeni bir boyut kazandı.

Geri dönüp bakıldığında çok rahat bir biçimde görülecek olan direnenlerin mutlaka kazandığıdır.

Kürt halkı, Türkiye halkları mücadele etti direndi ve Türkiye tarihinin tanıklık ettiği en büyük halk ittifakını, demokratik güç birliğini yarattı.

7 Haziran bu kararlı mücadelenin bir sonucudur…

24 yıl sonra bir kez daha bir Kürt kadın milletvekili AKP ve MHP’nin oylarıyla parlamento dışına atıldı.

Gerekçe ise yemin metnindeki “Türk Milleti” yerine; “Türkiye Milleti” demesidir. Leyla Zana, barış dileklerini ana dilinde söyledikten sonra önündeki metni okumuş, “Büyük Türkiye Milleti önünde şerefim ve namusum üzerine ant içerim” demişti.

En yaşlı vekil sıfatı ile TBMM’ye başkanlık eden Deniz Baykal ise bu yemini kabul etmemişti.

Yemini kabul edilmeyen, yemin etmemiş sayılan Zana da TBMM’ye gelmemiş, oturumlara ve çalışmalara katılmamıştı.

Ancak gerekçenin hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur.

Yoktur çünkü devam eden de etmeyen de hapse atılıyor, vekilliği düşürülüyor.

Gerekçenin kıymetiharbiyesi yoktur çünkü hakkında fezleke olmayan vekil kalmamıştır, tüm seçilmiş belediye eş başkanları tutuklanmıştır. HDP ve DBP’nin operasyona maruz kalmamış tek bir belde, ilçe, il örgütü kalmamıştır.

Önceki günden başlayarak söyleyecek olursak;

Ağrı Milletvekili Leyla Zana’nın vekilliği düşürüldü.

Figen Yüksekdağ…

Faysal Sarıyıldız…

Tuğba Hezer…

Besime Konca…

İdris Baluken’e 16 yıl hapis cezası…

Abdullah Zeydan’a 8 yıl…

Çağlar Demirel’e 7.5 yıl hapis.

Nursel Aydoğan’a 4 yıl 8 ay…

Kaç milletvekili tutuklu…

Daha kaçı sırada…

Bir ara iki eş başkan dahil olmak üzere, 13 vekil hapisteydi.

Daha kaçının vekilliği düşürülecek…

Kaçı hapse atılacak…

Var mı hiç birinin garantisi…

Yok!

59 milletvekilinden 53 milletvekilline düşürüldü HDP.

10 vekil ise tutuklu…

Bu yazı yazıldığı saatlerde 1 yıldan fazla bir süredir tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş (Son anda bir engel çıkarılmazsa) ilk kez mahkemeye çıkabilecek.

Böyle bir devlet, böyle bir iktidar, böyle bir adalet sistemi içindeyiz.

Ancak bu tufan da aşılacaktır…

Bugün yaşadıklarımız az buz işler değil, halklarımız baskı, şiddet altında, işçi ve emekçiler yoğun bir baskı ve sömürüyle karşı karşıya, ancak mücadele ve direniş yok edilemiyor ve yeniden kazanan mutlaka emek, barış ve demokrasi güçleri olacaktır.

Her halkın eşit ve özgür olduğu, işçi ve emekçilerin ezilip sömürülmediği, cinsler arası ayrımcılığın ortadan kalktığı bir yaşam mücadelesi her gün biraz daha taraftar ve güç topluyor.

Egemenler, iktidarı gasbetmiş olanlar bunun ilelebet sürmeyeceğini bilmektedirler ve ondandır ki her gün yeni bir saldırı dalgasıyla halka, işçi ve emekçilere saldırmaktadırlar.

Bu hesap da çökecektir…

AKP iktidarı bu uygulamalarıyla her geçen gün sonunu biraz daha yaklaştırmaktadır.

OHAL uygulamaları, KHK’ler ile tüm yasal ve anayasal işleyişi yok sayan bu gidişat AKP iktidarı ve onunla kader birliği etmiş ortakları için yıkımı kaçınılmazdan kurtaramayacak.

AKP’nin, MHP ile girdiği ittifak, MHP’nin Kürt halkına, işçi ve emekçilere, emek, barış ve demokrasi güçlerine yönelik her iktidar saldırısına kayıtsız koşulsuz destek vermesi de AKP’yi güçlü kılmıyor.

Çürüme ve çöküş süreci işliyor…

Yeter ki demokratik güçler doğru yolda ilerleyebilsinler…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa