12 Ocak 2018 00:15

Kim, kiminle?

Kim, kiminle?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Müdahale ve saldırı bölgeselleşecekse savunma da bölgeselleşmek zorundadır. Artık hiçbir ülke, tek başına kendini savunma gücüne sahip değildir.” (Yeni Şafak İ. Karagül. 5.1.2018) Ortadoğu ve yakın çevresine “Batı Dünyası’nın” müdahalelerine karşı iktidarın sesi Yeni Şafak Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül’ün çağrısı böyledir. Bir süredir Perinçek ve Vatan Partisinin de benzer çağrılar yaptığını -Batı Asya Birliği- biliyoruz.

Bu tür çağrıların yenilenmesine vesile olan neden ise İran’daki son hareketlenme. Karagül ve benzerleri Ortadoğu’dan Pakistan ve Hindistan’a kadar olan ülkelerin ABD, İngiliz, İsrail gibi devletlerin müdahalesine maruz kaldığını, İslam ülkelerinin hedef haline geldiğini, mezhep vb. ayrılıkların bir yana bırakılarak karşı bir direnişin yükseltilmesi gerektiğini ileri sürüyorlar. Karagül “Batı’nın, ABD’nin, İngiltere’nin, İsrail’in müdahalelerinden bahsediyor ama bu müdahalelere genel bir ad koymuyor! Onun koyamadığı genel adı biz koyalım ve bunların emperyalist müdahale ve karışmalar olduğunu, söz konusu Batılı ülkeleri dışında -soyut bir batı düşmanlığı yerine- da Batılı ve Doğulu emperyalist devletlerin işin içinde olduğunu belirtelim.

Karagül ve Perinçek gibilerine bakılırsa Türkiye’de bu karşı koymanın liderliğini mevcut iktidar, yani Erdoğan iktidarı -Perinçek’e göre bazı yalpalamaları olsa da- yapmaktadır. O halde bütün ulus iktidarın ardında birleşmeli, bu mücadeleyi yürütmelidir. Saldırı altındaki diğer ülkeler içinde benzer bir durum söz konusudur ve o ülkelerde de halklar, örneğin İran’da Hamaney gibi mevcut iktidarların ardında kenetlenmelidir vb. Yani ister soyut bir “Batılı” müdahale, ister emperyalist müdahale densin bölge halkları kendi iktidarlarının ardında kenetlenmelidir! Ne asil bir çağrı değil mi?

Ama bu “asillik” içerisinde küçük bir sorun var, o da şu: Peki bu emperyalist devletlerin bölgedeki dayanakları kim ve kimler? Onlar bugüne kadar hangi iktidarlara, hangi sınıflara dayanarak bölgede egemenliklerini sürdürdüler ve sürdürüyorlar? Bu sorunun tek bir yanıtı var bölge ülkelerinin iktidarları ve onların sınıfsal dayanaklarını oluşturan iş birlikçi egemen sınıflar. Bunlar emperyalizmin iş birlikçileridir ve kendi halklarını, kendi işçi sınıflarını emperyalist ülkelere peşkeş çekmiş, bölgede diğer ülke ve halklar karşısında emperyalist planların piyonları olarak oyuna sürülmüşlerdir. Konjonktürel olarak bölgedeki her hangi bir devlet iktidarının şu ya da bu emperyalist devlet ile çelişkiye düşmesi, diğer emperyalistle iş birliğine yönelmesi gibi durumlar sorunun özünü değiştirmemiştir ve değiştirmiyor.

Bu durumda emperyalizme, dış müdahalelere karşı mücadelede bu bölgenin halkları kimin etrafında birleşmeli ve mücadele etmelidir? Elbette kendi ülkelerinin işçi sınıfının önderliğinde birleşmeliler ve emperyalizme ve onun iş birlikçilerine karşı mücadele etmeliler. “Yerli ve milli” söylemlerinin sahteliğine kanmama ve emperyalizmin dayanağı olan iş birlikçi egemen sınıfları tasfiye etme, gerçekten bağımsız, demokrat ve diğer halklarla kardeşçe ilişkiler kuran bir ülkeyi yeni baştan kurma görevine sıkıca sarılma. Sömürücü egemen sınıfların peşine takılıp, yeni aldanışlara sürüklenmemek, işçi ve emekçilerin birliğini sağlayarak mücadeleci bir yola girmek. Yani kime karşı kiminle birlikte olmak gerektiğini bilerek mücadeleye atılmak.

Bölge halklarının böyle bir yola girmesi sadece emperyalizmi ve onun yaşatıp, dayandığı iş birlikçi egemen sınıfları tasfiye etmeyecek, bölgede ezilen ulus durumunda bulunan ve bölge gericilikleri tarafından sürekli baskı altında tutulan ve emperyalizme doğru itilen ezilen ulusların da eşitliğini ve özgürlüğünü sağlayan, onları emperyalizme karşı mücadele cephesinin içine çeken bir sonuca yol açacaktır. Kendi iş birlikçi egemen sınıflarına karşı mücadele etmeyen bir halk ne bağımsızlığını kazanabilir, ne özgür ve demokrat bir ülke kurabilir, ne de sosyal kurtuluşun kapısını aralayacak bir yöne doğru ilerleyebilir. Kendi hükümetlerinin ve egemen sınıflarının peşine takılmak değil, kendi işçi ve emekçileriyle iş birlikçi iktidarlara ve sınıflara karşı mücadeleye atılmak, emperyalizmi tüm dayanakları ile birlikte tasfiye etmek. Bölge halklarının kurtuluşuna, ülkelerin bağımsızlığına giden başka bir yol bulunmuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...