31 Aralık 2017 00:57

Yasaksa yasak

Yasaksa yasak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugün yılın son günü. Umarım ki aldınız uykunuzu.

Dilerim ki gece kalabalık evlerde olursunuz, yemeklerinizi beraber pişirir afiyetle yersiniz, hep bir ağızdan şarkılar söylersiniz, teselliler bulursunuz, dileklerinizi içinizden tekrar eder, geç vakitlerde içinizde bir umutla uyursunuz. 

Yeni yıl kutlamak bu sene yasak bazı semtlerde. Bir kısım insan zaten kutlamıyor yeni yılı. Yenilikten korkan insandan da ben korkarım. Her şeyin yenisi iyidir. Yeni bir eve çıkarsın, eşyan, yükün hafifler, yeni bir işe başlarsın, içinde yeniden unutulmuş bir heyecan ve öğrenme isteği, yeni bir aşka kapılırsın silinir gider geçmişin derdi. Yeni iyidir.

Hiç bayramlık pabuçlarıyla yatmamış gibi, yeni bir elbiseyi dolap kapısının dışına asıp seyretmemiş gibi, bir şehri ilk kez göreceği zaman heyecandan uykuları kaçmamış gibi kötüler.

Yarın sabah uyandığımızda hiçbir şey değişmeyecek, biz de biliyoruz. OHAL kalkmış olmayacak, neden yargılandığı belli olmayanlar salınıp evlerinin ziline basmayacak, gidenler geri gelmeyecek, dolar aniden düşmeyecek, Nuriye ve Semih işe iade edilmeyecek. 1 Ocak sabahı barışa, özgürlüğe, eşitliğe, huzura, iyiliğe uyanmayacağımızı biz de biliyoruz.

Ama bu akşam bir şeyi kutlarsak, biz en azından kutlanacak bir şey bulmuş olacağız. Ahir ömrümüzün bir gününü daha eş dostla, yüzümüz gülerek geçirmiş olacağız. Farkımız budur işte. Biz yaşamak için sürekli tırnaklarımızla kazıyoruz duvarları birileri inadına hem kendine hem bize dar ediyor yaşamı. 

Bir yılbaşında evde kalabalıktık. Saz da vardı söz de. Ud vardı evde, bağlama, gitar hatta sanırım cümbüş de. Saat ilerleyince ben çıktım apartman boşluğuna, komşulardan özür dileyeyim, rahatsızlarsa sesi keselim diye. Yan iki komşum zili bile duymadı, onların da evde nümayiş vardı. Alt kata indim, en çok ses onlara gidiyor diye. Gülümseyerek açtı kapıyı komşum. Dedi ki “Nerede birileri iyi vakit geçirse ben mutlu olurum. Güzel çalıp söylüyor arkadaşlarınız, biz de sayelerinde eğleniyoruz. Davetiniz için teşekkür ederim, çocukları bırakabilsek gelirdim. Siz bizi hiç düşünmeyin. Keyfinize bakın.” 

Benim hayalim bu tahammülde bir toplumdu, bu incelikte.

Olmadı, bir gün olur umarım. 

Eskiden çok eskiden, yılbaşında ev içinde birbirimize hediye almazdık. Malum o yıllar elzem ihtiyaçların bile Sümerbank fişi ile alındığı yıllardı. Tüketim de zaten çok daha azdı. Ama hamdolsun mercimeğimiz, buğdayımız silolar dolusu, şeker fabrikası, maden yatakları devletindi. Aç değil açıkta değildik. Yediğimiz radyasyonlu fındık ve içtiğimiz şaibeli süt dışında boğazdan yana bir sıkıntımız yoktu. Okulda yılbaşı çekilişi olurdu. İstisnasız kitap ya da dolmakalem alınırdı. Piyangoya inanır, dansözü ilginç bulur, ayırt etmeden 7 bölgede aynı kanaldan TV izler, kutlardık.

Şimdi düşünüyorum da bugün “Biz yeni yıl kutlamıyoruz” diyenler biraz zorlasalar hafızalarını belki bir iki küçük anı belirecek hafızalarında ’80’lerden ’90’lardan kalan.

Büyük mesele değildi zira o zamanlar bu işler, ülkece biz kutlamalara bayılırdık.

Ben biliyorum, siz de biliyorsunuz, onlar da. Biz bunu yıllarca sorunsuz kutladık.

Ben kutlayacağım bu akşam. Gelecek senenin numerik değerine anlam biçtiğimden değil. Bacadan girecek bir Noel Baba beklediğimden de değil. Hakkım olmayan bir masumlukla her şeyin hemen düzeleceğine inandığımdan da değil. Bir günü bir vesile güzel edebilmek adına.

Hediye almadım kimseye. Oysa çok severim hediye vermeyi. Hediye almaktan bile fazla hatta. Ama elimde tek kalan tüketmemek kozu.

Sokak ışıklarını dahi toplatan, bu gece sokakları yasaklayan, güvenliği sağlayamayan bu sistemin üzerinde döndüğü ekonomi, bizim yılbaşı hediyelerimizle palazlandığından, almayacağım.

Yedikleri kabı devireceklerse, ben de o kapta yem olmayacağım.

Size de beş para harcamadan sevdiklerinizi mutlu etme önerileri düşündüm. Belki denersiniz.

1- İşyerinize promosyon ajanda geldiyse, reklamlı iç kapağına hediye edeceğiniz eşiniz/dostunuz ile sevdiğiniz bir fotoğrafınızı çıktı alıp yapıştırın. Sonra dilediğiniz sayfalara, yıl içinde karşısına çıkıvermesi için ona özel notlar yazın. Örneğin şubata “Bu aralar havaya cemre düşmesi lazım. Düşerse açık havada bir kahve birbirimize sözümüz olsun”, 8 Mart’a “Emekçi Kadınlar Günü’n kutlu olsun, bunca yıllık emeklerin dilerim karşılık bulsun, özgür yarınlara” yazın mesela. Bir yıl boyunca yoluna çıkmış, yüzünü gülümsetmiş olursunuz.

2- Bir kuru dal bulun sokağınızdan. Üzerinden çıkan ince dalların her birine birer güzel dilek asın kurdeleyle. Ama dilekler, vereceğiniz insanı tanıdığınızı belli eder şekilde olsun. Hepimiz barış ve özgürlük istiyoruz ama siz onun adına Viyana’da bir konser dinleyebilmek, Pierre Loti’ de en sevdiği yazarla çay içebilmek, platonik aşkından gelecek bir telefon ya da mesela kırılan ekranı ucuza değiştirecek bir tamirci dileyin. Eğlensin, gülümsesin. Birilerinin onu ne kadar iyi tanıdığını bilsin, yüreği serinlesin.

3- Sevdikleriniz uzaktaysa, şimdi kahvaltıdan sonra mesela, oturup güzel birer mesaj hazırlayın onlara. Ne kadar sevdiğinizi, önemsediğinizi, hep aklınızda olduğunu, çok özlediğinizi anlatın. Kendi dilinizce. Anlatamıyorsanız kitaplara sığının. Satır çalın sevdiğiniz yazarlardan. İkinci Bahar dizisinde Ali Haydar’ın Hanım’a diyemediği duygularını Katmer’e yazdığı şiirle anlatması gibi. Anneniz, babanız, anne yarısı teyzeniz, abi dedikleriniz, kardeş kadar sevdikleriniz, müsahipler, kirveler hayatınızdaki tüm değer verdikleriniz. Gece gönderirsiniz sırayla mesajları, şimdiden yazın taslaklarda dursun. Ona özel, sizin gözünüzden onu anlatan birkaç özenilmiş satır, asla hayırsız bir toplu mesaj değil. Hem sizin de içiniz insanla dolar, aslında ne kadar kalabalık olduğunuzu fark eder, ferahlarsınız.

4- Bir anılar kutusu yapın. Sizde unuttuğu eşyaları, sevdiği meyveyi, okusun istediğiniz bir kitabınızı, beraber içilmiş bir şarabın saklanmış mantarını koyun kutuya. Üzerlerine not düşün, neden o nesneyi seçtiğinize dair. Herkes anlaşılmak ister. Anlaşılmış olduğumuzu bilmek bize yeni bir kutu parfümden daha iyi ilaçtır, yeni bir kazaktan daha çok ısıtır. 

5- Hiçbiri sinmediyse içinize, gücünüz yettiği kadar bir vakfa bağış yapın. Sertifikasını onun adına alın. Dünyaya onun adına bir faydanız dokunsun. Alacağınız bir fular bir çocuğun okumasından, bir kolye bir ağaçtan daha değerli değil.

Dünya is ve kurum içinde, etrafta kıyımlar, bize en büyük hediye kirlenmemiş insanlar.

Bu yılı sağ ve salim devirip, yeni bir seneye kalabalık uyanalım yeter. 

Benim hediyem okunmak, buraya kadar gelmişseniz, bu güzel hediyeniz için teşekkür ederim. Sağ olun.

Beni iyileştirdiniz, sağalttınız. 

Hepinize mutlu, huzurlu, kutlu, umutlu yıllar!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...