29 Aralık 2017 00:24

Erdoğan bir ziyarete iki sorun sığdırdı

Erdoğan bir ziyarete iki sorun sığdırdı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan; Sudan, Çad ve Tunus’u kapsayan Afrika ziyaretini tamamladı.

Cumhurbaşkanı daha Türkiye’ye dönmeden Başbakan Yıldırım, Suudi Arabistan’a gitti. Bu iki en üst ziyarete bakınca Erdoğan-AKP Hükümeti,  “Dostlarını çoğaltmak” için uğraşıyor gibi görünse de; daha yakından bakıldığında bu ziyaretlerin “Dost çoğaltmaya” pek bir katkısının olacağı söylenemez.  

BİR ‘ADA SORUNUMUZ’ DAHA OLACAK GİBİ

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olmaktan çok eskiden bu bölgelerin hakimi olan Osmanlı sultanlarının “varisi” edasıyla konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan; konuşma yaptığı kürsülerde, zaman zaman “emir kipli” cümleler kurdu. Zaman zaman da; “Biz neler gördük” diye başlayan, “Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar” tekerlemesini yineleyen Cumhurbaşkanı, bir “muktedir akil adam” gibi, akıl verdi; şunu şöyle yapın, bunları da yapmayın”; “Bir sıkıntınız olursa biz arkanızdayız” dedi. Elbette bu ziyaretlerde artık alıştığımız; karşılıklı hamaset, şarkvari övgüler, vaatler, jestler unutulacaktır, ama iki şeyin ilgili ülkeler tarafından “kayda geçirildiği” bundan sonra da çeşitli platformlarda Türkiye’nin karşısına gündeme getirileceğini söylemek yanlış olmaz. Hem de Türkiye’nin pek istemeyeceği biçimde!

Sudan ziyareti sırasında eskiden Habeş krallarının ikametgahı, Osmanlı döneminde de Osmanlı’nın bölgedeki en önemli üssü olarak kullanılan Savakin Adası’nı da ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kardeşim” dediği el Beşir’den bu adayı istedi!

Erdoğan’ın konuşması sırasında; “Bu adayı (Sevakin Adası) bize tahsis etseniz de tamamıyla şöyle bir restore etsek, bu adayı tekrar tarihi şanına layık bir hale getirsek” demesinin ertesi günü ada, Uluslararası Ceza Mahkemesinin Darfur’da soykırım yaptığı gerekçesiyle hakkında tutuklama kararı olan el Beşir tarafından Türkiye’ye “tahsis” edildi!

Diyebiliriz ki Cumhurbaşkanının üç ülkeyi kapsayan ziyareti, herhalde, böyle ağır suçlamalarla hakkında tutuklama kararı olan el Beşir’e ‘övgüler” yapılması ve “Sevakin Adası’nın Türkiye’ye tahsisi” ile akıllarda kalacak ve Türkiye için çeşitli uluslararası platformlarda sorun olacaktır.

Çünkü Erdoğan adayı, “Kültür ve turizm amaçlı olarak ‘İhya etmek’ için istedik” dese de; Suudi Arabistan ve Mısır başta olmak üzere bölge ülkelerinin Türkiye’den bu eski Osmanlı yönetim merkezini askeri üs olarak kullanacağını iddia edeceğini söylemek bir kehanet değildir. Aslında “adanın ihyası”ndan söz edilirken adada savaş gemilerinin de kullanabileceği bir liman inşasından şimdiden söz edilmesi de, adanın kültür-turizm gibi “masum gerekçelerle” istenmediğinin de işaretidir.

Hele de Somali ve Katar’da açıkça askeri üsler kurulduktan sonra!

Kısacası Erdoğan’ın bu gezisinden sonra Ege adaları ve Kıbrıs’tan sonra bir “ada sorunumuz” daha olacak görünmektedir. Erdoğan-AKP Hükümetine ve onun dış politikasını destekleyenlere hayırlı olsun! 

SURİYE’DE RUSYA İLE ‘SON’A DOĞRU MU? 

Bundan dört ay kadar önce Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazakistan ziyaretinden dönerken, uçakta gazetecilerin, Esad’la görüşüp görüşmediğine dair sorularına; “Ben Esad’la görüşmedim niyetim de yok” diyerek olumsuz bir yanıt vermişti. Ama Erdoğan’ın, kurduğu cümle içinde; “katil”, “terörist”, “halk düşmanı” suçlamalarını kapsayan, ideolojik bir kavrama dönüştürdüğü “Esed” yerine “Esad” demesi, bütün gazeteciler ve politika erbabı tarafından Türkiye’nin Suriye politikasında esaslı bir “U dönüşü”nün ifadesi olarak yorumlanmıştı.

Nitekim, o günden beri bu doğrultuda yapılan yorumlarda Hükümet ve AKP sözcülerinden “Hayır öyle değil dün ne diyorsak bugün de onu söylüyoruz” gibi bir “düzeltme” gelmemişti.

Ama önceki gün Tunus’ta gazetecilerin soruları üstüne Cumhurbaşkanı; “Esad” demekten vazgeçerek tekrar “Esed”e döndü.

Tunus’taki basın toplantısında; “Suriye’de Esed’le yürümek mümkün değildir. Bir milyona yakın vatandaşını öldürmüş biriyle nasıl olacak da birlikte yürüyeceğiz? Esed devlet terörü estirmiş bir teröristtir. İdlib ortada Afrin ortada bölgede kan gövdeyi götürüyor” diyen Erdoğan, Suriye için dört ay öncesine döndü!

Kuşkusuz ki, Erdoğan’ın yeni bir “U dönüşü”yle, eylül başında attığı adımı geri almasının “sahada” da karşılığı vardır. 

Çünkü Suriye’de, Astana’da gündeme gelmemiş, önemli gelişmeler oluyor.

Suriye ordusu, Rusya’nın desteğinde kuzeye İdlib’i cihatist gruplardan temizlemek üzere bir harekat başlatmış; Türkiye’nin güvenliğini denetlediği İdlib merkezine doğru ilerliyor. Bu hareket sırasında, birkaç gün önce bir Suriye savaş uçağı, Tahrir el Şam (el Kaideci grup) tarafından düşürüldü. 

Dolayısıyla, Suriye ordusunun Şam’ın kuzeyinde başlayan askeri harekatın, İdlib’i ele geçirerek bu bölgeyi cihatistlerden temizleme harekatının başlangıcı olduğu belirtiliyor. 

Bunun Türkiye için anlamı ise; önümüzdeki haftalarda Suriye’nin, elbette Rusya’nın da suflörlüğünde, Türkiye’ye; “Haydi askerini çek; güvenliği burada da Suriye ordusu sağlayacak” demesidir! 

Yani Türkiye’nin, Suriye’de Rusya’ın duldasında yürüdüğü yolun sonuna yaklaşılmıştır. Bu durumda Türkiye ya Rusya ve İran’a rağmen Suriye’de kalacak bir askeri diplomatik hatta girecek ya da Rusya’nın ve Suriye rejiminin isteğine uyarak önce İdlib arkasından da Fırat Kalkanı ile ele geçirdiği bölgeden çekilecektir!

Kuşkusuz bu Erdoğan-AKP yönetiminin içerideki propagandası açısından büyük bir “kırılma” yaratacak bir durumdur. Bu yüzden de Suriye’de Rusya ile değil de Suriye rejimi ile kavga ederek, sorunlarını aşmayı amaçlayan bir yola girmeyi tercih edecek görünmektedir.

Erdoğan’ın Esad’a dönmüşken üç buçuk ay sonra yeniden “Esed modu”na girmiş olması, Suriye’de “siyasi çözüm”ün bu ölçüde gündeme geldiği bir dönemde, Suriye ile karşı karşıya gelmek, Rusya ile de karşı karşıya gelmek anlamına gelecektir. Hatta sadece Suriye ve Rusya değil, İran ve Irak’la da karşı karşıya gelmek olacaktır.

Gelinen aşamada Suriye’de gerçekler bu kadar açıktır ama bunu Erdoğan ve Hükümetinin anlamış olduğunu söylemek doğru olmaz.

Cumhurbaşkanı her gezisinde gündeme yeni sorunlar atıyordu. Ama bunların önemli bir bölümü spekülatif mahiyette sorunlardı. Ama bu sefer Cumhurbaşkanı yeni bir “ada sorunu” yaratırken, Esad’dan yeniden “Esed”e dönerek Suriye’de zaten kanayan yara olan durumu, kangrene dönüştürecek bir yola geri döndü. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa