27 Aralık 2017 01:00

OHAL'e karşı mücadelede yeni adımlar ihtiyacı

OHAL'e karşı mücadelede yeni adımlar ihtiyacı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

695-696 sayılı KHK’ler, açıkça gösterdi ki, Erdoğan-AKP yönetimi, ülkeyi OHAL koşullarında ve KHK’lerle yönetmeye kararlıdır. Dahası AKP’nin, ezici çoğunluğa sahip olduğu TBMM’de istediği yasayı çıkarabileceği halde, sıradan yasa düzenlemelerini bile KHK’lerle yaparak halkı, ülkeyi sürekli bir OHAL rejimi ile yönetmeye alıştırmak istediği anlaşılmaktadır.

Bu da insanın aklına; örneğin, “Seçim Yasası, Siyasi Partiler Yasası” gibi ‘uyum yasalarını’ da ‘Mecliste boşa zaman harcamayalım’ gibi uydurma gerekçeler göstererek, ya da taşeron düzenlemesinde olduğu gibi hiçbir gerekçe göstermeyerek, “KHK’lerle düzenler mi?” sorusunu getiriyor. Ve ne yazık ki; “Yok canım bu kadarını da yapmazlar” diyemiyorsunuz. Çünkü, bu yönetimin; “Meclisti”, “milletvekili iradesiydi”, “Böyle bir eyleme dünya alem ne der” kaygılarını eskilerde bıraktığı açıkça görülüyor.

Tıpkı böyle bir ortamda, Cumhurbaşkanının Sudan’a gidip dünyanın gözünde ve uluslararası mahkemelerde hakkındaki kararlar ortadayken, el Beşir’e övgüler yağdırmada bir sakınca görmemesi gibi!  

OHAL VE KHK’LERE KARŞI TEPKİLER BÜYÜYOR

Kuşkusuz ki, 695–696 KHK’lerine yönelik olarak önceki KHK’lere yönelik eleştirileri aşan tepkilerin ortaya çıkması; muhalefet partileri, insan hakları çevreleri, barolar, kamuoyunda tanınmış bilim ve hukuk insanlarından yükselen tepkilerin arkasında da hükümetin bu pervasız OHAL ve KHK’lerle ülkeyi yönetme hevesinin artık açıkça görülüyor olması vardır.

Nitekim her iki KHK’ye de, “sivil milisler”e özellikle “darbeleri önleme” bahanesiyle suç işlemelerine dokunulmazlık kazandıran düzenleme, Hükümetin “İç savaş hazırlığı” olarak yorumlandı. Ki, bu yoruma AKP sözcüleri de “Hayır böyle bir şey yok” diyemediler. Tersine Adalet Bakanı ayrı; AKP sözcüsü ayrı, Burhan Kuzu ayrı bir “savunma” yaptı. Ama, Erdoğan’a “bravo” dedirterek ayağa kaldıracak tek savunma MHP Genel Başkanı olan ve uzunca bir zamandan beri “Erdoğan’ın kurşun askerliği”ne soyunan Devlet Bahçeli’den geldi. Bahçeli, “Bu düzenlemeye karşı çıkanlar, FETÖ’nün kurşun askerleridir” diyerek, savundu. Zaten ondan beklenen de bu olduğu için bu görüşü kimse yadırgamadı!

OHAL’E VE TEK ADAM REJİMİNE KARŞI MÜCADELE BİRLEŞMELİ

CHP eleştirilerini bir adım öteye götürerek, 695-696 sayılı Kararnameleri Anayasa Mahkemesine götüreceğini açıkladı. CHP böylece Anayasa Mahkemesinin son dönemde açıkça Hükümetin istediği doğrultuda kararlar vermesini de eleştirerek, bu vesileye AYM’nin bir “öz eleştiri yapmasını” istiyor. Başka söyleyişle, bu vesileyle CHP, AYM’yi test etmeyi de amaçlıyor. Ki, artık kamuoyunda genel kanı, Anayasa Mahkemesinin Erdoğan ve Hükümeti aleyhine ciddi bir karar alamayacağı doğrultusunda.

OHAL’in ilan edilmesinden sonra geçen süre içinde açıkça görülmüştür ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hükümeti, OHAL’i, yarattığı psikolojik ortamı da kullanarak KHK’lerle tek adam rejimine geçişin gereklerini yerine getirmek için kullanırken aynı zamanda parlamentarizmin alameti farikası olan Meclisi itibarsızlaştırmayı da bilinçli olarak gündemine almıştır.

Artık, “tek parti tek adam rejime”ne karşı çıkmanın ilk şartı, “OHAL’in kaldırılması ve KHK’lerin iptal edilmesi” mücadelesi aynı zamanda tek adam rejimine karşı mücadelenin somut biçimidir. Ve böyle bir mücadele olmadan “tek adam rejimi” doğrultusunda atılan adımları önlemek olanaksızdır. 

Bugün tek adam rejimine karşı çıkan çevreler bu gerçeği de büyük ölçüde görmüş bulunmaktadır. 

Bugün yapılması gerekenler;

-Elbette KHK’leri AYM’ye götürmek,

-Elbette ki Erdoğan ve Hükümetinin amaçlarını teşhir etmek,

-Elbette ki, KHK’lerin iptal edilmesi için yasal girişimleri sürdürmek,

-Elbette ki, TBMM’de OHAL’in kaldırılması ve KHK’lerin geri çekilmesi için girişimler yapmaya ara vermemektir. 

BUGÜNÜN ACİL GÖREVİ NEDİR?

Ama bütün bu girişimler, “tek parti tek adam rejimi”ne karşı olan tüm siyasi çevreleri, sendikalar, emek örgütlerini, işçilerin, emekçilerin ileri kesimlerini, gençliğin, kadınların mücadele eden kesimlerini; salonları, alanları, hizmet ve üretim birimlerini, dernekleri, spor ve kültür merkezlerini, kalabalıkların bir arada olduğu her mekanı ve elbette alanları ve sokakları kullanarak halkı doğrudan mücadeleye çekmek, bu mücadelenin kazanılabilmesi için gerekli ve yeterli şarttır! Bunun nasıl yapılacağını; bir yanıyla 16 Nisan referandumunda, öte yanıyla Adalet Yürüyüşü’yle, başka yönleriyle de işçi ve emekçi eylemlerindeki direnişlerde, değişik etkinliklerde gördük.

Şimdi; DİSK, KESK, TMMOB, TTB, DİB, Emek Partisi gibi OHAL’in kaldırılması ve KHK’lerin geri çekilmesi için kampanyalar yürüten ya da bunun için son hazırlıklarını yaptığını belirten çevreler gerekse, bugün OHAL ve ülkenin KHK’lerle yönetilmesine karşı olduğunu açıklayan bütün çevreler söylediklerine uygun karar almakla karşı karşıyadır.

Kısacası bütün bu çevreler için bugünkü acil görev; OHAL’i ve tek adım rejimi girişimlerini püskürtmek için en geniş işçi ve halk kesimlerini birleştirmek için gerek merkezi düzeyde gerekse yerellerde ortak mücadele için birleşmek, bunun için girişimleri artırmaktır.   

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...