26 Aralık 2017 01:00

2019 seçimleri ertelemeciliği ve KHK'ler!

2019 seçimleri ertelemeciliği ve KHK'ler!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Basın özgürlüğünün ayaklar altına alınması mı -”2019 seçimlerine hazırlanıyoruz”!

AKP Hükümetinin işçi ve emekçilere dur durak bilmeyen saldırganlığı mı?”Hele bir 2019 seçimleri gelsin”!

OHAL ve KHK’leri mi –”2019 seçimlerini kazanıp demokratik parlamenter sisteme döneceğiz”!

Bu böyle sürdürülebilir. Varsa yoksa 2019 seçimleri. Ve tabii ki yok “Seçimler erkene alınacak”, “AKP baskın seçime hazırlanıyor”... Yok “Erdoğan demiş ki”... Alınan şu önlemden seçimlerin öne alınacağı çıkıyormuş, bundan çıkmıyormuş... Ve gelsin seçimler öne alınırsa ne olur, alınmazsa ne olur tartışmaları. Ve şimdiden seçim hazırlıkları.

Önemsiz mi? 2019 seçimlerinin kritik bir önemi yok mu? Elbette önemli, elbette kritik. Ancak ne dünya seçimlerden ibaret ne de seçimler her şey olarak görülebilir. Seçim sonuçta mücadele sürecinin bir parçası. Kimi zaman ve yerde kararlaştırıcı parçası kimi zaman ve yerde o bile değil. Örneğin İngiltere’yle Almanya’da seçimler yine her şey değil, toplumsal mücadele ve bu mücadelenin güncel koşullarda belirli partiler arasında süren mücadeledeki yansıması sürecinin bir parçası. Ancak bugünkü olağan koşullarda sonuçları gidişatı -tabii ki belirli bir özerklik çerçevesinde- belirliyor. (Yoksa bu ülkelerde de ve genel kural olarak belirli sınıfların belirli eğilim, tutum ve tepkileriyle partilerin bunları ne derece yansıttığı ya da karşılarına aldığı belirleyici oluyor. Ve bu ülkelerde örneğin Hitler dönemi gibi olağanüstü koşullar da yaşanabiliyor ki, bu durumda seçimler oralarda da belirleyici olamıyor.) Bizdeyse koşullar bir türlü olağan olmuyor. 1960’den bu yana kaç seçim olağan koşullarda yapılabildi ki!? Ya darbe vardı... Ya darbe. Seçimlerin az çok belirleyici olabilmesi de toplumsal mücadele koşullarının belirli olumlu etkilerine bağlı oldu hep.

Bakın 7 Haziran 2015 seçimlerine. AKP birinci parti kalsa bile çoğunluğu kaybetti mi-etti. Sonuçları kabul etti mi-etmedi! İpe un serdi. Allem kullem etti. Hükümeti kurma görevini, Anayasa’ya göre ana muhalefet liderine vermesi gerekiyordu, vermedi. Çıkarılması gereken sonuç: 7 Haziran seçimi kararlaştırıcı olmadı. Aynı şey seçim olmasa bile yine “milli iradenin tecellisi” olan 2017 16 Nisan referandumu için de geçerli. AKP yöneticileriyle YSK’den başka kim meşru olduğunu iddia edebilir? Mühürsüz zarflar yasaya aykırı olarak geçerli sayılıp oylar değiştirilmedi mi-değiştirildi. Referandum kararlaştırıcı olabildi mi? Olmadı!

Seçimler toplumsal mücadele koşullarından bağımsız olarak kendi başlarına ele alınamaz. Toplumsal mücadeleden soyutlanarak yalnızca seçimlere yatırım yapılamaz. Seçimle yatılıp seçimle kalkılamaz. Bugün ve yarın ne yaparsanız seçimlerde de o sonucu alacaksınız demektir. Toplumsal siyasal mücadelenin neresindeyseniz seçimlerde alacağınız sonuç oradan şekillenecektir.

Basın özgürlüğünü savunmaz, bugün bunun için de mücadele etmezseniz, basın yayın araçları elinizden üçer beşer alınır, sessiz kalır, “tayin edici hesaplaşma”yı seçimlere ertelerseniz, havanızı alırsınız. Seçim sürecinde sesinizi duyuracak basın yayın aracı kalmayacak, boşa konuşacaksınız demektir.

Önemlisi OHAL’le mücadele etmez, kaldırılması için varınızı yokunuzu ortaya koymaz, “Seçimler OHAL koşullarında yapılacak değil ya” beklentisine girerseniz, avucunuzu iyi niyetle yalarsınız. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir, Referandum OHAL altında düzenlenmiştir.

Alın şu son KHK’yi: “... Darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar ve tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari eylemler kapsamında görev alan kişiler ve OHAL süresince yayımlanan KHK’ler kapsamında karar alan ve görevlerini yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali, ve cezai sorumluluğu doğmaz.”

Yani “darbe ve teröre karşı” her şey herkes için serbest! “Darbeci” ya da “terörist” deyip vurmak kırmak, el koymak, öldürmek serbest. Sadece devlet görevlileri değil siviller için de. TCK “görevliler”e sökmeyecek. Milletvekilleri dokunulmaz değil, ama yandaş “milisler” dokunulmaz. Bir KHK ile düzenleniyor bu. Meclis falan yokmuş gibi! Seçimle çözmekten söz açmak lüks kaçmıyor mu!..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa