02 Aralık 2017 00:15

Muhalefeti sindirme girişimleri; Çürümenin öteki yüzüdür

Muhalefeti sindirme girişimleri; Çürümenin öteki yüzüdür

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Partiler, parti başkanları, şu ya da bu yöneticiler için soruşturma açıldığını duymuştuk ama bir partinin tüm yöneticilerine birden soruşturma açıldığını duymamıştık. AKP iktidarı, “Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş” olanı da gösterdi! CHP’nin Genel Başkanı ve tüm Parti Meclisi (PM) üyeleri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma başlattığı ortaya çıktı. 

Soruşturmaya konu olan “suçu” CHP Parti Meclisi 13 ay kadar önce işlemiş!

Hürriyet gazetesinin haberine göre, CHP Parti Meclisi, geçen yıl 6 Kasım’da, HDP ve Cumhuriyet gazetesine yönelik tutuklamalar üzerine olağanüstü toplanarak bildiri yayımlıyor. Bu bildiride; “FETÖ, PKK ve IŞİD terör örgütlerine yardım ve yataklık eden Saray ve AKP yöneticileri, demokrasimize ve ülkemizin bekasına yönelik en büyük tehdittir” deniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu bildiri üzerine, 8 Kasım 2016 tarihinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, Kılıçdaroğlu ve PM üyeleri hakkında, “cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla suç duyurusunda bulunuyor. AKP Genel Merkezi de aynı bildiri nedeniyle “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağıladığı” iddiasıyla, TCK’nin 301. maddesi kapsamında “suç duyurusu” yapıyor. Bunun üzerine savcılık harekete geçiyor; milletvekili PM üyeleri için fezleke hazırlanıp TBMM Başkanlığına gönderiliyor. Vekil olmayan üyeler için ise, TCK 301. maddeden soruşturma başlatılıyor.

Gelinen yerde, Muhalefet Partisinin Genel Başkanı ve tüm PM üyelerine soruşturma açılması belki cumhuriyet tarihinde bir ilktir; ama şaşırtıcı değildir.

Çünkü; CHP’yi yakın zamana kadar, her konuyu Anayasa Mahkemesine, Danıştaya, Yargıtaya taşımakla suçlayan; bunu da siyasetteki başarısızlığını mahkemelerle kapatmak istemekle suçlayan AKP, son aylarda adliye kapılarından ayrılmaz oldu. 

Cumhurbaşkanının, hükümetin hangi icraatını eleştirseniz, hangi ucu zülfüyare dokunan gerçeği dile getirseniz; ya “cumhurbaşkanına hakaret”(*)  ya “Terör propagandası yapmak” ya da “TCK 301’den” kendinizi hakim karşısında bulmanız işten değil.

Doğrusu savcılar da, Cumhurbaşkanı ve AKP cenahından gelen “suç duyuruları”na karşı çok duyarlılar: Hele de Cumhurbaşkanından bir “suç duyurusu” gelmişse, hiç geri çevirmiyorlar! En hak-hukuk diyeni bile; “Ben soruşturmayı başlatıp belayı başımdan savayım da nerede yıkılırsa yıkılsın” tutumunda görünüyor. Onun içindir ki, bu ülkede “Adalet Yürüyüşü”ne yüz binlerce kişi katıldı; Türkiye tarihinin en kalabalık mitinglerinden olan “Adalet Mitingi”, “Adalet istiyoruz” haykırışlarıyla yapıldı! 

Ve dahası bu ülke; eğer en büyük gazeteci hapishanesi, en çok siyasinin cezaevinde olduğu ülkeyse, bunda AKP’nin muhaliflerini, gerçeği söylemekte ısrar edenleri, cezaevine atarak sindirme siyasetinin yanı sıra savcıların, yargıçların siyaset karşısında kendi “bağımsızlıklarını”, “meslek onurlarını”, “hakkı, adaleti” savunmada gösterdikleri cesaretsizlik vardır.

Meclisin üçüncü büyük partisi HDP’nin Eş Başkanları ve milletvekillerini tutuklatanlar, belediye başkanlarını cezaevlerine atıp yerine kayyım atayanlar, gazetecileri hapsedenler şimdi de ana muhalefet partisinin tüm PM üyeleri hakkında soruşturma başlattı.

“Tek parti tek adam rejimi” doğrultusunda hayli yol alan AKP iktidarı, muhtemeldir ki CHP PM üyelerini de yargı karşısına çıkarıp sindirmek, legal siyaset alanının dışına atmak istemektedir. Son günlerde CHP’yi; “muhalefet partisi değil, ihanet partisi”, “Türkiye’nin milli güvenlik sorunu” ilan ettiklerine göre en azından niyetleri budur!

Güçleri yeterse bunu yapacaklardır.

Peki bu kibir, bu öfke, bu sınırsız iktidar olma hırsı neyin alametidir?

Şu soru gündeme gelince dönüp aynı noktaya geliyoruz: Bütün diktatör heveslileri, tarihsel misyonunu çoktan bitirdiği halde iktidarda kalmaya devam eden, çürüyen, kokuşan rejimler; yolsuzluk, rüşvet, kara para aklama, adam kayırma gibi yüz kızartıcı suçlarla olduğu kadar muhalifleri emniyet, savcılıklar, mahkemelerle de yıldırmaya çalışırlar. Yani rejimin marifetlerini yansıtan madalyonun bir yüzünde rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma, yandaşları servete gark etme varsa öteki yüzünde de gerçekleri söyleyenlerin üstüne polisi, savıcıları, mahkemeleri salma vardır!

Rejimin içindeki antidemokratikliğin, faşizan genlerin dışa vurumu olan baskıların, şiddetin, çürümüşlüğün görünümü “vakaların” arka arkaya gelip gündemin ön sıralarına çıkması bir rastlantı değil; rejimin çürüme ve yozlaşmada geldiği aşamanın göstergesidir.

(*) Ki, az çok demokratik normların geçerli olduğu ülkelerde “cumhurbaşkanına hakaret” diye bir suç yok! Dahası bugün artık cumhurbaşkanı AKP’nin de başkanı olunca, bu madde sadece bir partiye öteki partilere karşı avantaj sağlayan, partilerin yasalar karşısında eşitliği ilkesini ayaklar altına alan bir düzenleme olmaktadır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...