‘32 kısım tekmili birden’(*), trajikomik bir film!
Fotoğraf: Envato
Günlerdir Türkiye kamuoyu “cam filmi”ni tartışıyor.
“Cam filmi yasağı kalkıyor muymuş?”
“Daha açık renkli filmler mi serbest olacakmış?”
“Bakanlık yasağı kaldıracakmış ama emniyet mi karşı çıkıyormuş?”
“Cumhurbaşkanı da mı işe el atmış?”
İşte memleketin günlerdir yatıp kalkıp tartıştığı sorular!
Tartışma böyle sürüyor sürmesine ama Başbakanın “Ceza yazmayın” emrine ve toplumdaki “Kesilen cezalar geri iade edilecekmiş” tartışmalarına karşın, trafik görevlileri cam filmi olan araç sahiplerine ceza yazmaya devam ediyor.
Öte yandan, “yasağın kalktığı” geçmiş dört ay boyunca 300 TL ödeyerek film taktıranlar; “Cam filmi yasaklandı. Söktürmeyenler ceza alacak açıklamasından sonra filmlerini söktürürken ödenen 150 TL’yi kim ödeyecek?” sorusunu da gündeme getirmeye başladı. Ama bu soruların bir muhatabı da sorunun nasıl çözüleceğine dair bir işaret de yok bugün!
Bu tartışma uzayıp giderken; ajanslara, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın, parti MYK toplantısında “Kaldırın şu cam filmi yasağını, sorunu çözün!” dediği düştü.
Cümle ilgili zevat; Cumhurbaşkanın emrini yerine getirmek için harekete geçti ama sorunun nasıl çözüleceğini ve Cumhurbaşkanının “Çözün bu sorunu” derken neyi kastettiğini kimse bilmediği için “harekete geçme” işi curcunaya dönüştü!
Tüm bu kargaşa içinde, “cam filmi”nden esas sorumlu olan Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, cam filmi yasağının hiç kalkmadığını iddia etti ve şunları söyledi: “Şu anda cam filmi taktırmış olan vatandaşlarımız da yasak varken cam filmi taktırdı. Biz bakanlık olarak cam filmi yasağını kaldırmak istedik. Ancak emniyet terör eylemleri sebebiyle şüpheli şahısların tanınması ve tespitinde sıkıntı yaşadığını aktardı. Bu nedenle cam filmi yasağı kalkmadı’’ diye ortalığı iyice karıştırdı!
Yani “cam filmi” sorunu; “32 kısım tekmili birden”, seyredenler için bir komedi, yaşayanlar için ise bir trajedi olarak -”trajikomik bir film” misali- Türkiye’nin nasıl yönetildiğini gözler önüne serdi.
Dahası bu film, Türkiye’nin nasıl bir “Keyfi yasaklar ve keyfi serbestlikler ülkesi” ve nasıl “Tek adam rejimine dönüştüğü”nün de filmi oldu. Ve böylece Başbakan, bakan, şatafatlı unvanlarla donatılmış yüksek bürokratların “tek adam”ın bir kaş çatışıyla nasıl ne yapacağını bilmez hale geldiği de bir kez daha görülmüş oldu. Tıpkı;
- Daha iki ay önce TEOG gibi çok önemli bir konuda “Ben TEOG’u istemiyorum” demesinin arkasından ortaya çıkan ve halen süren, daha da süreceği anlaşılan curcuna gibi
- Erdoğan’ın “Ben bu belediye başkanlarını istemiyorum” demesiyle, milyonlarca oy alarak belediye başkanı olmuş kişilerin bir bir istifa etmesi gibi.
- Başbakan ve bakanların bile “OHAL kalkmalı” dediği bir dönemde; onun, “Kim OHAL kalksın diyor?” gürlemesiyle, tüm Hükümet erkanının ve konuşurken mangalda kül bırakmayan güç sahiplerinin “OHAL sürmeli” moduna girmesi gibi!
“Cam filmi” etrafında olup bitenler; Hükümet ve bürokraside “tek adam”ın emri olunca “emrin” sadece “demiri” değil, hükümeti de, bürokrasiyi de, yargı mensuplarını da nasıl “kestiği”ni bir kez daha ortaya çıkardı. Ve üstelik o emredince; “terörle mücadele” bahanesi de dahil olmak üzere bahanelerin hiçbir kıymetinin olmadığı da bir kez daha ortaya çıktı.
Böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan; bir kez daha vatandaşa; “Ben olmasam bu başbakan, bakan, yüksek bürokrat dediğiniz eski düzen makam sahipleri, her şeyi yüzlerine gözlerine bulaştırmakla da kalmaz, milletin emdiği sütü burnundan getirirlerdi. Allah’tan başlarında ben varım da düzelttiriyorum. Allah beni bu milletin başından eksik etmesin!” de demiş oldu.
Nitekim “tek adamlık” da böyle bir şey ve en basit konularda bile son sözü o söyleyerek vuku buluyor! En nihayetinde “tek adam rejimleri” de böyle örnekler üzerinden meşrulaştırılarak kamuoyuna kabul ettiriliyor!
Bunları bilelim ve “cam filmi olayı”nın sıradan ve rastlantısal olmadığını görelim.
(*) “32 kısım tekmili birden” ifadesi, eskiden bir filmin her bakımdan “mükemmel”, “seyretmeye değer” olduğunu ifade etmek için kullanılırdı. Bugün de yer yer kullanılıyor elbette.
- Bahçeli siyasete ayar çıtasını Erdoğan’ın en yakınına kadar çıkardı! 24 Nisan 2024 05:00
- Tek adam rejiminin fıtratında 'gönüllü ikna', özgürlük, adalet ve barış yoktur! 21 Nisan 2024 04:58
- İsrail’in İran’a ‘meşru müdafaa’ saldırısını açıkça ilan etmesi ne anlama geliyor? 18 Nisan 2024 04:58
- Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! 15 Nisan 2024 06:35
- Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için 1 Mayıs'ın kitlesel ve yaygın örgütlenmesi zamanı 12 Nisan 2024 05:00
- Halk iradesine yönelik girişimlere karşı ortak mücadele ihtiyacı 04 Nisan 2024 05:00
- Ülkenin siyasi haritasını değiştirecek önemde bir yerel seçim! 02 Nisan 2024 04:50
- Yalan, dezenformasyon, tehdit… Her yolun mübah olduğu bir seçim sürecinin sonuna gelirken 30 Mart 2024 05:00
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00