05 Kasım 2017 00:31

Korku ve söylentiyi yaşamak

Korku ve söylentiyi yaşamak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kıstırılmışlık duygusu umursamazlığı meşrulaştırmaya görsün, sessizliğin derinlerinde bir yerde, kalabalıkların iktidar sürümü söylentiyi gerçek gibi yaşadıkları toplumsal yaşam kesitinde olan bitene ‘Bana değmeden geçsin gitsin’ der olursunuz. 

Korkunun çaktırmadan içe vurumudur bu hal. Kendimizi keşfetmemizi, kendimizi yaşamamızı engelleyen bir haldir.

Korku, kendi varlığımızı belirleyen duygu olmanın ötesine geçerek, toplumsal davranışın neredeyse hiç sorgulanmayan içgüdüsüne dönüştüğünde, özgürlüğün boyutları dar ve sığ bir siyasi anlayışın , kavrayışın, anlatımın çemberinde sıkışır kalır.

Korku özgürlüğün kurdudur.

Korku fark edilmeden  toplumsallaştı mı, iktidar gücüne dönüşür ve kalabalıkları tasarlandığı gibi yönlendirmenin en etkin araçlarından biri olur.

Tehlike ve düşman söylentileriyle geliştirilen korku efekti, günümüzde, özgürlüksüz yaşamı özgürlük gerçeği gibi sunan iktidar söyleminin arka plan kulak tırmalayıcı gürültüsü olarak gürletiliyor. 

Çıkarları ve isterleri uzlaşmaz gözüken çevreler, kendilerinden olmayanları umursamaz görünüyor, kamusal ya da siyasi konumlarının sağladığı otoriteyle iradelerini ‘sağlam’laştırarak,  ‘milli’leştirerek  tartışılmaz doğrular olarak sunuyorlar ve bu doğruları herkesin uyulması zorunlu kuralların kaynağı olarak kabul etmesini istiyorlar.

Kabulümüze sunulan bu ‘onların doğrusunu’ tartışamıyoruz, tartışırsak ‘karşı tarafın’ çıkarlarını ve isterlerini savunmakla suçlanıyoruz.

Özgürlükler alanında uzunca bir süredir böyle bir süreci yaşıyoruz.

Siyasi iktidar kendi anlayışını, ideolojisini, düşüncelerini, önerdiklerini Türkiye’yi toplumsal, siyasal ve ekonomik açıdan geliştirecek, hatta geliştirmiş ve geliştirmekte devam eden tek yol olarak görüyor ve bu yolu kalabalıklara sanki gerçekmiş gibi yaşatabilmenin tüm araçlarını oldukça başarılı kullanıyor;tek ses yazar, çizer, konuşur, uzman görüşü sunar, anlatır, söylenenleri yineler, en iyi tarih bilir, eksiksiz her şeyi en iyi bilir destekçiler korosu, destekçiler korosunun at oynattığı tekleşmiş bol medya alanları, siyasi iktidarın yeni somutluğunu eleştirenleri etkisizleştiren yargı biçimlenmesi, tehlike ve düşman sayılanları anında etkisizleştirebilen şiddet kullanma yetkisi olan güçler ve sözü edilmeden yapılandırılmış paragüçler… vd.

Siyasi iktidarın anlayışına, ideolojisine, önerdiklerine karşı çıkar görünen siyasi iktidar ana muhalefeti de siyasi iktidar politikalarını etkisizleştirmenin çözümlerini siyasi iktidara, ona karşı cephede yer alanların susturulması, özgürlüklerinin sınırlandırılması hatta kaldırılması konusunda omuz vermenin zavallılığında arıyor.

Çıkarları ve isterleri uzlaşmaz görünen çevrelerin özgürlüksüz kılma çabalarında birleşmelerinin kıstırılmışlığını yaşıyoruz.

Gerçekmiş gibi sunulan söylentiyi gerçekmiş gibi yaşamaya zorlanan, büyükçe bir bölümü de öyle yaşayan kalabalıklara karışmamız, onlar gibi olmamız isteniyor.

Korku özgürlüğün kurdu olmuş, özgürlüksüz kalmayı özgürlüğe açılan yolmuş gibi yaşamaya çağrılıyoruz.

Bir gün kalabalıklardan biri sesini yükseltecek ‘kral çıplak’ diye bağıracak ve kalabalıklar gerçeği yaşamadıklarının, söylentiyi gerçek gibi yaşadıklarının farkına varacaklar.

Korku, kendini yaşayabilmenin onurunu duyanların gerçekliğinde yok olacak.

Bir Osman Kavala yazısı da ben yazayım dedim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...