25 Ekim 2017 00:20

'Bir gece ansızın vurmak'

'Bir gece ansızın vurmak'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Nerede söylendiği artık önem taşımıyor. Ufak-tefek sohbetler sayılmazsa, her gün günde birkaç kez şöyle okkalı türünden açıklama, demeç ve söylevlere çoktan alışıldı. C.Bşk. hem  sigara bırakmanın güzelliklerinden kültürel iktidar noksanlığına, Amerika’yla atışmadan Suriye’de atılacak adımlara kadar her konuda konuşuyor. Hem de tek karar verici olduğu için TEOG’un kaldırılması talimatından müftülerin nikah kıymasına devletin bütün yön belirlemeleri ve kararlarını o bildiriyor. Böyle olunca büyüklenme ve maceracılık katsayısının büyümesi de kaçınılmazlaşıyor. Alın belediyecilerin direnişini. Gidiyorlar, ama yollandıklarına da pişman ediyorlar. Bursalı “liderim” diyor, “hasar vermeyeceğim” diyor, ama verdiği hasar yanına kâr kaldı bile. Ülke içinde AKP ve liderinin işi zorlaşıyor.

Ancak işler sadece içeride değil dışarıda da zorlaşıyor. Zaten baştan beri dikiş tutmamış dış politika, Davutoğlu’nun hamasi yeni-Osmanlıcı “düzen-kuruculuk” iddiasıyla sarpa sarmıştı. Belki “FETÖ”yle yeterince sert cenk etmemek de vardı, ama “sıfır sorun” deyip işe başlayan eski başbakanın görevden alınma nedeni dostları azaltıp düşmanları çoğaltmasıydı. Gerçi devlet-hükümet açıklamalarını o yapmaz, genellikle espriye vururdu, ancak yerine getirilen Binali Beyin söylediğinden anlaşılan buydu. Şimdi ama, “adamın ne kabahatı vardı?” dedirten aynı maceracı yolda yürünüyor!

Pazar günü “Bir gece ansızın vurabiliriz. Birileri izin verir mi? Artık yok. Geçti o işler. Bizimle stratejik ortak olanlar hukukumuza saygı duyduğu sürece biz de onlara saygı duyarız. Aksi halde...” dedi, Tayyip Bey. Suriye’yi kastediyordu. Peki, öyle midir? Suriye’ye “dalma”nın halkın çıkarına olup olmayışı bir yana “izin almak” eskide mi kalmıştır? Artık “bir gece ansızın” pat diye vurma olanağı doğmuş, AKP, Türkiye’yi istediği yere istediği zaman vurabileceği bir noktaya mı taşımıştır?

Ata yadigarı” denip milliyetçi tekelci yayılmacılık, kâr amacıyla petrole, gaza göz dikip başkalarının topraklarını ilhaka kalkışmak evvel emirde savunulamaz. Tekelci burjuvazinin değil halkın çıkarları ve öyleyse halklar arasında boğazlaşma yerine kardeşlik ilişkileri ve savaş yerine barış esas olmalıdır.

Halkın çıkarları esastır denecekse, ilk ve tayin edici ihtiyaç emperyalizme karşı çıkmaktır. Amerika’ya, Almanya’ya.. karşı mı çıkıyorsunuz? Laf başka icraat başkadır! Türkiye ekonomisinin en az üçte ikisi, bu iki ülke başta olmak üzere Batı’nın kontrolündedir. Yatırımlar ve borsa onların elindedir. Bankaların çoğu onlarındır, “yerli-milli” denenler onlarla işbirliği halindedir. Dış ticaret onlarladır. Yerli “tekellerimiz” onların uzantısıdır. Geçelim –Batı ülkeleriyle başlıca politik ağız dalaşı yapılıyor.

Diyelim ki, daha fazlasıdır. Ama “Amerika gitsin” diyen olmamasına, sadece “izin” sorun edilmesine karşın ilişkilerde belirli bir mesafeyi koruyup henüz domatese bile “izin” vermemiş “Rusya’yla iş tutma” ilkesi yürürlüğe konmaktadır. Halka dayanılmadıkça, bir emperyalistin yerine diğerine dayanmanın konmasından başka çare bulunamamaktadır. Ama emperyalistlerden birine dayanıp diğerine karşı başarıyla mücadele edildiği, örneğin “izin almadan” iş yapılabildiği nerede görülmüştür? “Fırat Kalkanı” Rusya’nın izniyle olmadı mı?

“Bir diğer emperyaliste dayanmayacağız, birini diğeriyle dengeleyeceğiz” diye düşündüğünüzü kabul edelim. Abdülhamid’in de niyeti oydu, ancak “denge” politikası da Osmanlı’yı yıkılmaktan kurtaramadı! Cürmünüz bellidir, büyük emperyalist devletlerle uğraşmak, aralarından sıyrılmak kolay değildir. Kapitalist emperyalist dünyada geçerli olan “orman kanunu”dur. “Büyük balık küçük balığı yutar!” Emperyalizme karşı çıkmadığınız sürece bir “ayak” bir de “yorgan” vardır. Rusya’ya dayanılarak ya da aralarındaki yarıktan yararlanarak ABD’ye karşı tutum geliştirilmeye çalışılırsa sonu hüsran olur! Rusların bayrak ve silah gösterdiği Afrin’e mi girilecek bir gece, Amerikalıların bayrak ve silah gösterdiği Suriye’nin bir başka beldesine mi? Motorları yabancı sermayeli ATAK helikopterleriyle ALTAY tankları yeter mi dersiniz, yoksa akıllarda Zarrab Davası, mezarlıktan geçerken ıslık mı çalınmaktadır?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...