Yürüyen merdivenden bantta muayeneye sağlık
Fotoğraf: Envato
Diyelim ki üst kata çıkacaksınız. Önünüzde iki alternatif olsun; normal bir merdiven ve yürüyen merdiven. Sağlıklı bir bireyseniz merdivenden çıkmak sizin için bir sorun olmayacaktır. Yürüyen merdivene yönelirseniz ister o an yürüsün ister çalışmasın hafiften bir sendeleme duygusu ya da baş dönmesi olabilir. Soru şu; çalışmadığında dahi daha adım atmadan neden sendeleyecekmişiz gibi oluruz?
Diğer bir çok memeli hayvan gibi biz insanlar da yürürken veya koşarken iki tür hareket sergileriz. Bunlardan birincisi bilinçli hareketlerimiz diğeri ise bilinçaltı (bilinç dışı) hareketlerimizdir.
Yürürken hiçbirimiz her adımımız için düşünmeyiz. Ama aniden bir engel çıktığında bilincimiz devreye girer ve nasıl yürüyeceğimizi veya engelden atlayacağımızı beyin belirler. Yürüyen merdiven çalışmadığında veya aniden durduğunda bilinç dışı / bilinçli davranışlarımız arsasında uyum kısa bir kesintiye uğradığında, buna geçiş süreci de diyebiliriz, kısa bir sendeleme olabilmekte.
Bugün yürüyen merdiven bahsini aslında geçen haftaki bant usulü muayene başlıklı yazım üzerinden de açmış oldum. Fabrikalardaki yürüyen bantlardan etrafımızdaki cümle yürüyen merdivenlere hepsi benzer mekanizma ile çalışır. Bu bantlar dezavantajlı gruplar için uygun değillerdir. Merdivene konan ayağın veya banda konulan materyelin ritmik olması, bir önceki ve bir sonraki ile çakışmaması gerekir. Özellikle hasta, engelli, çocuk, hamile gibi dezavantajlı gruplar büyüyen merdivenlerde zorluk çekebilirler.
Geçen haftaki ‘Bant Usulü Muayene’ başlıklı yazımda, hastane randevu sisteminin yürüyen bant, yürüyen merdiven örneğinde olduğu üzere benzer handikapları olduğunu anlatmıştım.
Peki, her beş dakikada bir poliklinik hekiminin önüne bir hasta bırakan sistem dezavantajlı grupların bant misali sendelemesini hekimlerin nasıl aşmaya çalıştığının farkında mı? Bunun yanıtı evet. Her işte olduğu gibi keşmekeş başladığında işin bir kısmını bilinçaltımız devreye girerek ötelemeye başlar. Randevu esaslı hasta muayenelerinde de durum bundan farklı değil. Bu ötelemenin sağlıktaki karşılığı zaman zaman çokça tetkik isteyerek sonrasında hastaya hitaben söylenen ‘Sonuçlar çıkınca daha detaylı görüşürüz’ cümlesinde saklıdır. Bu Öteleme biçimleriyle yine ‘bant / randevu çakışmaları’ rahatlamadığında aynı gün çıkmayan ultrason, röntgen gibi tetkikler devreye girebilir. Esasında hastanın büyük bir yanılgıyla teknolojiden başı dönmüşcesine kendini mutlu hissedebildiği bir algı operasyonudur bu. Buradan hekimin mutlu olduğunu söyleyemeyiz. Üstelik döner sermaye ağırlıklı maaş sisteminde daha fazla tetkik döner sermayenin azalması ve hekimlerle birlikte diğer sağlık çalışanlarının da daha düşük gelir elde etmesi anlamına gelir. Peki bu işin mutlusu, kazananı kimler? Tıp teknolojisi sektörü ve yine neoliberal sağlık politikalarını devreye sokmak isteyen özelleştirmeci hükümet odakları bundan ticari ve / veya siyasi rant sağlar.
Mevcut kamusal sağlık sisteminin beş dakikaya sıkıştırılmış randevu odaklı muayene sisteminde Bu kısa süreye sığmayan hastalar, dezavantajlı gruplar yürüyen bir banttan düşercesine piyasanın insafına terk edilmiş olur. Bunun adı özel sağlık kuruluşları. Her bir muayenede, her bir tetikte cepten harcanan faturalar..
Bir de işin Şehir Hastaneleri boyutu var. Bildiğiniz üzere bir çok kentte inşaat sürüyor, bazılarında hizmete girmeye başladı. Daha önce de paylaştığımız üzere arsa devletten, kredinin teminatı devletten 25 yıl işletme hakkı cepte, üstelik yüzde 75 doluluk oranı vadedilmiş bir kamu / özel ortaklığı modeli bu. Bunu daha önce ‘yağma Hasan’ın böreği’ diyenlerimiz de çıkmıştı. Buradan hareketle diyebiliriz ki sıkıştırılmış hasta randevu tercihi ile fabrikalardaki yürüyen bantlara benzetilen sistem bantta hasta muayenesini şehir hastaneleri için bir manivela olarak kullanıyor.
Tüm ara rejimler gibi bir kez daha uzatılan OHAL de gerek sağlık ortamında gerek bir alt başlık olarak şehir hastanelerinde halkı bekleyen riskleri görünmez kılıyor, olası bir mücadeleyi ve farkındalığı engelliyor.
Sağlıcakla kalın.
- 14 Mart halkın da Tıp Bayramı 18 Mart 2024 04:25
- Mahcup eğilimler, insan hakları ve hekimlik 11 Mart 2024 04:40
- Penisilin kokan sokaklar 04 Mart 2024 04:20
- Üvey dilin panzehri çokdillilik 26 Şubat 2024 04:45
- “İnsan dünyadır” 19 Şubat 2024 04:35
- Tabip odalarını ‘güvercinin ruh tedirginliği’ ile sınamak 14 Şubat 2024 04:24
- Her şehir atığı ile malul 07 Şubat 2024 04:10
- Ne sağcılar ne solcu: Sağlık ideolojisi 31 Ocak 2024 04:40
- Eş değer ilaç, doğala özdeş gıda ve algı yönetimi 24 Ocak 2024 04:36
- Bedene, ülkeye, aydınlanmaya biraz daha ışık 17 Ocak 2024 04:10
- Kızamık yine yeniden 10 Ocak 2024 04:33
- Kızamık: Çağın ayıbı 27 Aralık 2023 04:10