15 Ekim 2017 00:51

'Pardon' meselesi

'Pardon'  meselesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kirvem,

Hani neredeyse saat sarkacı dakikliğinde ve hemen hemen hiç şaşmadan on yılda bir demokratik hukuk devletimizin bağrına keskin bir Bursa bıçağı ya da Sürmene çakısı gibi saplanan meselelerle maalesef karşılaştık, karşılaşıyoruz.

Üstelik şu kırtıpil alemde sanki başka adresler, kapıları tokmakla, yumrukla çalınacak sanki başka kapılar yokmuşçasına bu sorunların tümü her defasında dönüp dolaşıp eninde sonunda bizleri, bazen sabahın seherinde, arada bir de mel’un bir gecenin kör karanlığında ansızın yakalayıp durdular, duruyorlar.

Canımızı sıkan, huzurumuzu kaçıran bu durumlardan bir an önce kazasız belasız kurtulmanın yollarını milletçe bir taraftan ararken, öte yandan da zaten ağır aksak dönen demokrasi çarkımızın elimizin altından sabun köpüğü gibi kayıp gitmemesi için hesapça gayret sarf ettik, ediyoruz ama bu bapta geriye dönüp baktığımızda; aldığımız yol, ne yazık ki bir arpa boyu!

Nitekim uğrunda zerre kadar emek sarf etmeden, herhangi bir bedel ödemeden günün birinde el alemi “taklit” ederek çıktığımız “demokrasi” yo-lunda daha emeklemeye yeni yeni başlamışken, bu demokrasi denen idare tarzının “fıtrat”ımıza çok da uymadığını, bin dokuz yüz altmış yılındaki bir askeri “darbe” ya da namıdiğeriyle “ihtilal” ile kanıtlayıp, böylece demokrasimizin hani affedersiniz amiyane deyimiyle içine ettik, çanına ot tıkadık!

Keferistan diyarlarından “ithal” ettikten sonra “kopyala, yapıştır” formülüyle çıktığımız bu demokrasi maceramızın daha henüz ilk yıllarında,  “sille tokat”la “bir gece ansızın” yer ile yeksan edilmesiyle başlayan bu sürecin ardı arkası nedense hiç kesilmediği gibi, tam aksine giderek aynı minvalde artarak  bir nevi fasit daireye dönüştü...

Mazisiyle, tarihiyle öğündüğümüz memleketimizde, kimileri “apolet” zoruyla ya da “hile huda”lı sözde demokratik seçimler sonucunda “yetkili” bir “koltuk” kapanların kahir ekseriyeti; önce vatan, sonra millet aşkı uğruna kendilerince gelin güveyi kesilip, aynı zamanda da kendi paşa gönüllerince  “Durumdan vazife çıkarıp”, böylece devletimizin ali menfaatlerini  canları pahasına koruyup kollamak için tıpkı “yalancı pehlivanlar” gibi soyunup durdular ama bugün bu saat gelinen noktada ülkenin hali ahvali nedense iç güveysinden hallice!

Kağnı arabasıyla demokrasi yoluna çıktığımız bunca yılın ardından, bir zamanlar  “demir ağlarla” ördüğümüz yollara ilaveten, şimdilerde de “duble” yolların yanı sıra, keza denizlerimizin altını köstebek yuvasına çevi-rerek inşa ettiğimiz tünellerle medeniyet kulvarında düşman çatlatacak boyutlarda dolu dizgin ilerlerken, birdenbire kendimizi FETO lakaplı bir “çete”nin elindeki pala ile karşı karşıya kaldığımızı görünce, bu kez de sudan çıkmış balıklar misali çırpınmaya başladık...

Vee...sağımızda, solumuzda, güneyimizde, hatta ta dünyanın neredeyse öte bucağındaki  “jandarma çavuşu”nun başımıza örmeye kalkıştığı yepyeni bir örümcek ağının arifesindeyken,  bir kez daha dost, dost, dost diye kucakladığımız bu hainlerin hıyanetine şahit olunca ne denli yanıldığımızı maalesef geç de olsa nihayet anladık, maşallah!

Yanılmak... Elimizde olmadan zaman zaman yüz yüze kaldığımız bu nahoş durumun ceremesini bireyler olarak özü özümüze öderken, diğer yandan siyaset arenasında oturdukları koltuklardan “ferman” buyuran yetkili zevatın bu fermanlar sonucunda çizdikleri yol çıkmaz sokaklara doğru evrilip, bir anlamda işin faturası dönüp dolaşıp halkın maddi ve manevi zararlarına yöneldiğinde, işte ol vakit yetkili mevkilerde, marokan koltuklarda çöreklenip oturan muhterem devletluların bu ayıptan, bu aymazlıktan kurtulabilmelerinin ilk şartlarından biri, öncelikle “pardon” deyip, hemen akabinde de zamkla, çirişle, tutkalla yapıştıkları bu koltuklarına eyvallah deyip, bir köşeye çekilmeleri belki de bir erdem midir, bilemiyorum Kirvem!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...