11 Ekim 2017 01:32

Zamana yayma

Zamana yayma

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İstinaf Mahkemesi CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkındaki kararı bozdu. Fakat tahliye kararı vermedi. Tahliye kararı verebilir miydi? Evet, verebilirdi. 

İstinaf Mahkemesi, Berberoğlu’ya isnat edilen suç casusluk değildir, daha önce Aydınlık Gazetesi tarafından ifşa edilen bir bilginin açıklanması casusluk değildir ama fiil başka bir suç kapsamına girebileceğinden ve sanığın kaçma ihtimali olduğundan tutukluluk halinin devamına diyor.

İşte zurnanın zırt dediği yer burası. Yargı eveleyip geveliyor ama siyasi iktidarın “atın şunları içeri” dediği kişileri bırakamıyor. Sorunu zamana yayıyor. “Eh artık bırakabilirsiniz” talimatını bekliyor.

Bildiğiniz gibi, Ergenekon Davası’nda sanık olan ve uzun süre tutuklu kalan bazı kişileri CHP seçimlerde aday gösterip, milletvekili seçtirmişti. Tutuklu bulunan üç milletvekilinin tutukluluğu ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruda Anayasa Mahkemesi, milletvekillerinin halkı temsil ettiğini, milletvekillerinin tutuklu bulunmasının halkı temsil görevini yerine getirememelerine yol açtığını ve cezalandırılanın aslında millet olduğunu söylemişti. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı üzerine CHP milletvekilleri tahliye edildi.

Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı bütün mahkemeleri bağlayıcı bir karardır. Fakat, yerel mahkemeler, HDP’li 11 vekil ve CHP Milletvekili Enis Berberoğlu için Anayasa Mahkemesi’nin kararını uygulamadı. Yani, mahkemeler Anayasa Mahkemesi’ni amiyane deyimi ile “iplemedi”. Çünkü, bu milletvekillerinin tutuklanması kararı başka yerden, siyasi iktidar tarafından verilmişti.

Tutuklu milletvekillerinin avukatları durumu Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Anayasa Mahkemesi ise başvurular konusunda aylarca karar vermedi. Gerekçe olarak iş yoğunluğunu ileri sürdü. Oysa, tutukluluk hali acil hallerdendir. Bir gün dahi tutuklu kalmanın telafisi yoktur. Verilen maddi, manevi tazminatlar tutukluluk ile doğan mağduriyeti telafi etmez.  Üstelik,Anayasa Mahkemesi’nin konu hakkında uzun uzun tartışması, araştırma yapması gerekmiyordu. Çünkü, daha önce verilmiş kararlar vardı. Önceki kararlarını tekrarlayacaktı sadece. Şu, şu, şu kararlarımızdaki gerekçelerle milletvekillerinin tahliyesi gerekir diyecekti sadece. 

Anayasa Mahkemesi de karar veremedi. İstinaf Mahkemesi gibi. Çünkü, kendilerini sadece yasa ile bağlı görmüyorlardı. Bağlı oldukları başka bir yer daha vardı. Yasadan, Anayasadan daha yüksek bir yer. Siyasi iktidar. 

Yargı bağımsız değil miydi? Öyle deniyor ama; Reis, siz bize bizim papazı verin, biz de size sizin papazı verelim dememiş miydi?Demek ki, papazı tutun deyince tutuluyor, bırakın deyince bırakılıyordu. Milletvekilleri gibi…

Şimdi, mahkemeler sorunu zamana yayıyor. Bir karar verilse, kararlar kesinleşse dönmek daha zor olabilir. O zaman bekleyelim. Bir iki sene içinde bırakın kararı gelmezse kararı kesinleştiririz. Bırakın artık kararı gelirse, güzel bir gerekçe ile bırakırız. Herkes sevinir. Eşeği önce kaybettirip, sonra buldurmak gibi. 

Siz bizim papazı verin, biz de sizin papazı verelim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...