06 Ekim 2017 01:02

Musul-Kerkük ve Motorlu Taşıt Vergisi

Musul-Kerkük ve Motorlu Taşıt Vergisi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İran’a yaptığı resmi ziyaretin dönüşünde gazetecilere açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin yaptığı bağımsızlık referandumunu tanımayacaklarını tekrarlayarak Musul ve Kerkük konusunda gerekli adımları atacaklarını söyledi. Ardından bu konuda Türkiye, İran ve Irak genelkurmay başkanları arasında görüşmelerin sürdüğünü de ekledi. Aynı gün bir televizyon programına katılan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek Motorlu Taşıt Vergisi’ne (MTV) yapılacak yüzde 40 zammın yeni silahların alımında kullanılacağını belirtti. Dahası, 2018’de yeni silah alımları için sadece MTV’den elde edilecek 2 milyar liranın değil, bütçeden 18 milyar liranın harcanacağını söyledi.

Bu iki açıklama yan yana getirildiğinde iktidarın silahlanma-savaş politikaları ile yapılan zamlar, konulan yeni vergiler ve işçi-emekçilere dayatılan düşük ücretler arasındaki dolaysız ilişkiyi bütün açıklığı ile gözler önüne seriyor. Yani 2018 bütçesinde iktidar halkın cebinden alacağı paraları silahlanmaya yatıracak.

İktidar bu politikayı nasıl savunuyor? 

Irak Kürtlerinin bağımsızlık referandumunu, Suriye’deki gelişmeleri göstererek “etrafımız tehditlerle dolu, o yüzden topraklarımızı korumak için yeni silah ve savunma sistemleri almalıyız” diyor. Bu politikayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye olarak yanı başımdaki Suriye’de S-400 varken, ben kendim bir S-400’e, belki S-500’e hatta S-600’e sahip olmanın gayreti içerisinde olmak durumundayım. Bunlar, kendimizi korumaya yönelik atmamız gereken adımlardır” sözleri özetliyor. Ülkede işçi-emekçilerin önemli bir bölümü bu tezi-söylemi tartışmasız olarak doğru kabul edip destekliyor. Bu nedenle iktidarın elini ceplerine uzatmasına sessiz kalıyor.

Peki, gerçekten alınan silahlar, yapılan savaş yatırımları milli güvenliğimiz tehlikede olduğu için mi yapılıyor?

İktidarın bugüne kadar sürdürdüğü politikalar bize tersini; yani iktidarın gerçeği ters yüz ettiğini söylüyor. İktidar “milli güvenlik” tehlikede olduğu için değil, yayılmacı emelleri nedeniyle silahlanmaya ve savaşa yatırım yapıyor. “Şam’daki Emevi Camii’nde Cuma namazı kılma sevdasıyla Suriye’ye müdahale eden, “Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar” deyip Musul operasyonuna katılacaklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başkası değildi. Ancak bölgede (Ortadoğu) daha büyük güçlerin egemenlik mücadelesi veriyor olması nedeniyle bu yayılmacı politikalar ülkeyi yeni tehditlerle yüz yüze bırakmaktan başka bir işe yaramadı. Esad’ı devirmek yalan, Suriye rejimine karşı desteklenen IŞİD ise, ülkenin başına bela oldu. IŞİD’in tehdit ettiği Süleyman Şah Türbesi’nin taşınması için Türkiye ile işbirliği yapan Suriye Kürtleri ile anlaşmak yerine savaş politikası benimsendi. Suriye Kürtlerinin gücünü kırmak için operasyon üzerine operasyon yapıldı ama hiçbir sonuç alınamadı. Yetmedi, Türkiye’deki iktidar kendi Kürt sorununu çözmediği için yapılan referandumun ardından yıllardır işbirliği yaptığı Irak Kürtlerini de tehdit olarak görmeye başladı. Sınırda tatbikatlar gerçekleştirildi, İran ve Irak yönetimleriyle görüşmeler yapıldı ve şimdi Musul ve Kerkük için yeni adımların atılmasından söz ediliyor. 

İşte bugün ‘yeni Osmanlı’cı hayallerle peşine düşülen yayılmacı politikalar ülkenin başına bunca belayı açmışken İktidar da çözümü bu politikalardan vazgeçmekte değil; daha fazla silahlanmakta ve daha fazla bölgeye-Suriye’den sonra Irak’a-müdahalede buluyor. Ve bu “çözüm” yeni tehditler yarattıkça iktidar “daha çok silaha ihtiyacımız var” diyerek elini emekçinin cebine uzatıyor.

Özetle bugün eğer ülkede güvenlik konusunda bir zafiyet varsa, bu zafiyetin kaynağı dışarıda değil; içeride, yani iktidarın yayılma ve müdahaleye dayalı politikalarında aranmalıdır. Dolayısıyla bu zafiyetin çözümü de daha fazla silah ve savaş yatırımı değildir. Aksine çözümiçeride ve dışarıda halkların barış içinde yaşamasını esas alan politikaların geliştirilmesindedir. Ve elbette yedikleri ekmek ile barış mücadelesinin böylesine dolaysızca birbirine bağlandığı koşullarda her milliyetten işçi-emekçilere düşen, her şeyden önce yeni silah alımı için elini ceplerine uzatan iktidara ‘dur’ demektir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...