03 Ekim 2017 01:00

'Tek parti tek adam rejimi Meclisi'nin provası yapıldı!

'Tek parti tek adam rejimi Meclisi'nin provası yapıldı!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

TBMM’nin 26. dönem 3. yasama yılı; 9’u HDP’li, 1’i CHP’li 10 milletvekilinin tutuklu olduğu, Meclisin üçüncü büyük partisi HDP’li vekillerin Meclis dışında (Eş Başkan Demirtaş’ın tutuklu olduğu Edirne F Tipi Cezaevi önünde) toplantı yapmak zorunda kaldığı koşullarda açıldı. Ne TBMM Başkanı İsmail Kahraman ne de  Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “tutuklu milletvekili” gibi bir sorun yokmuş gibi davranarak, tutuklu vekillerle ilgili bir şey söylememeye özen gösterdiler. Ama Cumhurbaşkanı HDP’li vekillerin oturumda bulunmamasının nedenini soran gazetecilere, “Onların yeri Kandil biliyorsunuz!” diyerek, siyasi tarihte pek görülmemiş  bir çıkış yaptı; legal bir partinin altı milyon oyla seçilmiş vekillerine Kandil yolunu gösterdi.

LAFTA ‘BİRLİK BÜTÜNLÜK’ GERÇEKTE ‘AYRIŞTIRMA’  

Ağzını açanın “birlik ve bütünlük” temennileriyle lafa başladığı TBMM’nin “yasama yılı açılışı” oturumu ve sonrasındaki gelişmeler; siyasetteki “bölünmüşlüğün” nereye kadar geldiğini dünya alemin gözlerinin önüne serdi. Dahası Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanının konuşmaları ve sonrasında Meclis Başkanı odasında yapılan “zirve” toplantısı, siyasetteki bölünmeyi derinleştirecek girişimlere devam edileceğinin, AKP Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konudaki kararlılığının göstergesi oldu.

Diyebiliriz ki, bugüne kadar hiçbir TBMM başkanı muhalefeti yok sayan bir üslup ve kural tanımayan açılış konuşması yapmamıştır?

Diyebiliriz ki bugüne kadar hiçbir cumhurbaşkanı “yasama yılı” açılışında bu kadar ayrıştırıcı, muhalefeti bu ölçüde hedefe koyan, itip kakan bir konuşma yapmamıştır. Öyle ki cumhurbaşkanı olarak çıktığı kürsüde selam sabahtan sonra AKP genel başkanı olarak konuşmasını sürdürmüştür. Küçük ortağı Bahçeli’yi övgü ve muhabbetle koltuğunun altına alan AKP Genel Başkanı konuşmasını, 15 Temmuz darbe girişimine karşı durmayı kendisinin ve partisinin övgüsüne dönüştürerek sürdürmüştür. Konuşması içinde CHP (CHP’nin tezkereye desteğini övmeyi unutmadan) ve HDP’yi açıkça suçlayan Cumhurbaşkanı partilere, “Gelin 2023 ve 2071 vizyonunu birlikte gerçekleştirelim” diyerek zevahiri kurtarmaya çalışmıştır.

‘KOPUKLUK’ MU CHP’Yİ İTİBARSIZLAŞTIRMA HAMLESİ Mİ? 

Açılış töreni sonrasında Meclis Başkanı Kahraman’ın odasında yapılan “zirve toplantısı”, Meclis çatısı altındaki partiler arasındaki ayırımcılığın da “zirvesi” oldu.

TBMM Genel Kurulundaki açılış sonrasında, törene katılan yüksek zevat, Meclis Başkanı Kahraman’ın odasında bir “zirve toplantısı” yaptı. Bu toplantıya Erdoğan, Yıldırım, Bahçeli, Genelkurmay Başkanı ve yüksek yargı organlarının başkanları ile bazı bakanlar çağrılmıştı. Ne var ki, Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanının İran ziyareti öncesi yapılan (Bu ziyaretlerle ilgili olduğu söylendi) bu toplantıda Meclisteki en küçük “muhalefet partisi” olan Bahçeli vardı ama ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu yoktu. Çünkü çağrılmamıştı!

Meclis Başkanı Kılıçdaroğlu’nun yokluğunu, önce “Biz davet ettik işi varmış o gelmedi” diye açıkladı. Ama CHP’den “Böyle bir davet gelmedi” açıklaması üzerine Kahraman, “Biz davet ettik ama demek ki ‘kopukluk’ olmuş davet ulaşmamış” diyerek geçiştirdi.  Sonrasında Kahraman’ın Kılıçdaroğlu’dan telefon edip özür dilediği, “açılış kokteylinde” de “Bir dahaki sefere kaza ederiz” dediği belirtildi.

Eğer son aylarda giderek artan bir dozda AKP ve Cumhurbaşkanının CHP’yi itibarsızlaştırma hamleleri olmasa,  en azından “yasama yılı açılış töreni”nde Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı kurallara, teamüllere uygun olarak hareket etseydi; “iletişim kopukluğu” açıklamasına inanılırdı. Öyle ya Bahçeli bile çağırılırken koca ana muhalefet lideri neden o toplantıya çağırılmamış olsundu ki!

ERDOĞAN’IN HAYALİNDEKİ MECLİS!

Ancak; pek çok konuda Erdoğan ve AKP’si, 2019’da  resmileşecek olan “tek parti tek adam rejimi”nin provasını yapmaktadırlar. Ve o rejimin felsefesinde de ana muhalefet partisi olmadığı gibi az çok muhalefet eden bir parti de yoktur. Meclisteki parti Cumhurbaşkanının partisi ve ona muhalefet etmeyecek ama yancılık edecek bir ya da daha fazla partiyi kapsayan partiler düzeni, demokratik görünümlü tek parti rejimlerinin adeta klasiğidir. 2019’da da Erdoğan ve partisinin hayali, böyle bir tek adamın ağzından çıkanı yasaya dönüştürmeyi asli görevi sayan bir Meclistir.(*)

En azından Erdoğan’ın amacı budur ve bu amaca 2019’da varmayı hesaplamaktadır. Ama bugünden de HDP’lilere Kandil yolunu göstererek, CHP’yi de Meclisteki toplantılara çağırmayarak siyaset alanı dışına itip etkisizleştirmeye çalışmaktadır. 

Yoksa dış politikada AKP’ye destek vermeyi bir ilke olarak benimseyen CHP’nin Meclisteki İran ziyareti öncesi yapılan görüş alışverişi toplantısına çağırılmamış olmasının gerçekçi bir açıklaması olmazdı. 

İran dönüşü de Cumhurbaşkanının, Bahçeli ile görüşerek bilgi vereceği şimdiden açıklandı. Ama Kılıçdaroğlu ile bir görüşmesi söz konusu değildir. En azından şimdilik. Ancak gazetecilerin, “Kılıçdaroğlu ile görüşmeyecek misiniz?” sorusunu Erdoğan, “Onunla da görüşebilirim elbette” diyerek geçiştirmiştir. 

TBMM 26. dönem 3. yasama yılına başlarken durum vaziyeti budur!

(*) 2019’da Erdoğan ve partisi seçimi kazanır mı, kazansa bile özlediği Meclise ulaşabilir mi, bunlar tartışmalıdır. Ama tartışılmaz olan Erdoğan ve ekibinin hayalinin böyle bir Meclis olduğudur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...