02 Ekim 2017 01:00

AKP, 'damdan düşenin' değil en zenginlerin halinden anlayan parti

AKP, 'damdan düşenin' değil en zenginlerin halinden anlayan parti

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dün Meclis yeni yasama yılına başladı. Meclisin ilk gündemlerinden birisi, içinde taşıt vergisinin yüzde 40, ücret ve maaşla çalışanların vergi oranlarının üç puan artırılarak yüzde 30’a yükseltildiği vergi ve zam düzenlemelerinin de olduğu “torba yasa”. Ki, bu yasada daha nelerin olduğu önümüzdeki günlerde tartışılacak. Ve elbette Orta Vadeli Programın (OVP)  arkasındaki zihniyetle hazırlanacak 2018 bütçesi de, 17 Ekim’den itibaren yeni yıla kadarki haftalarda da Meclisin önemli gündemi olacak.     

OVP’nin, ülkeyi savaş politikaları ile yönetmenin ve ülkenin yer altı, yer üstü servetinin yanı sıra Hazine’nin yağmasını da en kısa yoldan en zenginlere açmanın aktarma programı olduğu herkesçe görüldü.

Elbette gerek OVP gerekse OVP’nin arkasındaki zihniyet birçok bakımdan eleştiriyi hak etmektedir. Bu yapılmaktadır; herhalde önümüzdeki aylarda da yapılacaktır. Ama burada  OVP ile AKP içindeki “metal yorgunluğu” tartışması arasındaki ilişkiye dikkat çekeceğiz.

OVP’Yİ SAVUNMA ÇİZGİSİ AKP’NİN TUTUMUNU YANSITTI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP’nin dönemsel hastalığını “metal yorgunluğu” olarak tarif etti. Bunu aşmak için de “partinin menfaatini kendi menfaatinizden önde tutun”, “vatandaşa gidin”, “çalmadık kapı bırakmayın” diye öğütler, direktifler verse de buradan ilerlemesi çok zor görünüyor. Çünkü, AKP’de sorun sadece vatandaşa gidip gitmemek değil, “vatandaşa niçin ve nasıl gidildiği”dir. 

Vergi ve zamlarla ilgili AKP’den gelen tutum ve siyasi konulara yaklaşım, emekçilerin işsizlik, yoksulluk gibi can yakıcı ve giderek katlanılamaz duruma gelen sorunlar karşısındaki tutumu, AKP’nin bu “hastalıklı durumunun” yansıması olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Zamlar ve vergilerin artırılması konusunda, bunların emekçileri ve geçim sıkıntısı içindeki yoksulları nasıl etkilediğini umursamayan Hükümet ve AKP sözcülerinin tutumu son derece dikkat çekicidir.

ZAMLAR, VERGİLER EN ZENGİNLERİN İHTİYACI İÇİN KONUYOR

Zamlar, vergiler, halkı ezen politikaların oluşturulması ve bunlara tepki gösterenlerin karşısında AKP sözcüleri; tamamen en zenginlerin çıkarını savunarak ve buna da “devletin çıkarı bunu gerektiriyor” diyerek kendini devlet görevlisi, AKP’yi de “devlet partisi” olarak göstererek, olup biteni açıklamaya çalışmaktadır. 

Zamlar, kamuoyundan yaygın tepki görünce; Maliye Bakanı Naci Ağbal skandal bir savunma yapmıştı. 

Motorlu taşıtlar vergisine yüzde 40 gibi görülmemiş bir artış getiren zamları Ağbal, “Acilen paraya ihtiyaç var”, “Bu para savunma ihtiyaçları için kullanılacak” diye açıklarken, hızını alamayıp yüzde 40’lık fahiş artışı ise; “Zaten enflasyon oranında yüzde 15 artacaktı. Yüzde 25 daha ödense ne olacak?” diyerek skandal bir gerekçeyle taçlandırdı! (Demek ki enflasyon da yüzde 10’larda değil yüzde 15’miş!)

Başbakan Yıldırım ise ”Zam yapmak çok makbul değil ama bu tedbiri almamız gerekiyordu” diyerek Ağbal’a destek verirken aslında emekçilerin değil Hazineyi yağmasına açtıkları en zenginlerin, en büyük enerji, inşaat ve silah firmalarının çıkarını düşündüklerini gösteriyordu. Onların gözünde artık emekçiler, Hükümetin kendilerine çıkardığı faturayı ödemekle yükümlüydü!

VERGİ VE ZAMLARIN EZDİKLERİ, CUMHURBAŞKANININ UMRUNDA MI?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise sanki zam ve vergilerde fahiş artışlar yapılmamış, vatandaş refah ve huzur içinde yaşıyormuş, tek sıkıntısı da Kerkük ve IKBY’de referandum yapılmasıymış gibi konuşmaya devam ediyor.

Önceki gün AKP Genel Başkanı olarak Erzurum’da AKP’nin İl Danışma Meclisi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan: “AKP’nin geleceği ile Türkiye’nin geleceğinin aynı olduğunu” iddia ederek AKP’nin artık “devlet partisi” olduğunu (olacağını) itiraf etmiş de oldu.

Her bakımdan kalkınmış, refah ve huzur içinde “pembe” bir Erzurum tablosu çizen Erdoğan, uzun uzun Erzurumlulara Erzurum’u anlattı. Elbette ki, Erzurumluların yaşadıklarını değil kendi baktığı pencereden görüneni!

Onu dinleyen Erzurumlular herhalde, “Bu anlatılan bizim yaşadığımız Erzurum mu” diye sormuş olmalı! 

Çünkü, Cumhurbaşkanının bir masal kenti gibi gösterdiği Erzurum’da yaptığı konuşmadan sadece dört gün önce, 

Erzurum’un merkez Yakutiye ilçesindeki okullarda “hizmetli” olarak çalışacak 135 kişinin belirleneceği bir “mülakat” yapılmıştı. Alınacak kişi sayısı 135’ti ama bu geçici, asgari ücretle çalışılacak işe başvuranların sayısı 808’di. Bu kalabalık, işsizlerin insan olduğunu hatırlamayan bürokratların katkısıyla iş isteme kuyruğu, izdiham kuyruğuna dönüşmüş; bazı kadın ve çocuklar ezilme tehlikesi geçirmişti. 

Bu izdihamlı mülakattan Erzurumlular “Mülakat 08.00’de olacaktı, 09.00’a ertelendi, saat 09.30’da salona aldılar. 135 kişinin alınacağı işe yüzlerce kişi müracaat etmiş. Millet perişan. İşsizliğe çözüm bulunması lazım. Bize de yazık günah” diye şikayet ediyorlardı.

AKP ARTIK ‘EN ZENGİNLERİN HALİ’Nİ DÜŞÜNÜYOR

Dört gün önce altı ay çalışacakları iş için izdiham yaşamış olan Erzurumlulara Erdoğan, 3. Havalimanı masalı anlattı.

“Bakın İstanbul’da Üçüncü Havalimanı yapılıyor. Bilir misiniz bu havalimanına işçi bulunamıyor. İşsizim diyor. Hadi buyur gel. İşçi bulunamadığı için Uzak Doğudan işçi getiriliyor. İnsanımızda bir de iş beğenmeme hastalığı var!” diyerek, Erzurumlularla geçici ve asgari ücretle çalışmak için birbirini çiğnedikleri için takdir mi yoksa alay mı etmişti bu pek anlaşılmasa da salonu dolduran AKP’liler tarafından alkışlandı.

“Onlar vatandaşın sıkıntısını anlamaz; biz anlarız. Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar” diyerek; AKP’nin başarısını halkın dertlerini, sıkıntılarını anlamış olmasına bağlayan Erdoğan ve AKP sözcülerinin bu saptaması artık geçerli değil.

En son zamlar karşısında halkın, emekçilerin sıkıntılarını değil de en büyük sermaye kesimlerinin ihtiyaçlarına bakarak zam yapan; bu zamları “zorunlu” gören AKP yönetimi ve Cumhurbaşkanı, artık ülkedeki yüzde 10’lardan aşağı düşmeyen resmi işsizliği, yüzde 20’lerdeki genç işsizliğini de inkar ederek, bunları “iş beğenmeyen işsizlerin varlığına bağlamaya kadar gelmiştir. 

Dolayısıyla artık AKP “damdan düşenin halini” anlamayı bir yana bırakarak, “Zenginler için emekçilerin sürekli olarak damdan düşmesini” gerekli ve zorunlu gören, tüm iç ve dış politikasını, ekonomi politikasını buna göre dizayn eden bir partidir. 

Bu vergi ve zamlar üstünde biçimlenen son girişimleri ve bundan sonrası için ortaya koyduğu perspektif, bunu apaçık göstermiştir. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...