Metal yorgunluğu değil ağır metal zehirlenmesi
Fotoğraf: Envato
Geçtiğimiz cuma günü İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş’ın istifası, IKBY’ye yönelik askeri müdahale olup olmayacağı etrafında koparılan gürültülü şoven milliyetçi propagandanın gölgesinde kaldı. Özellikle AKP propagandası, bu önemli “istifa”yı sıradan, “belediye içinde bir yetki çekişmesi”, “hizmet devri”, “metal yorgunluğu”, “Kadir Bey’in kişisel kararı”...gibi gerekçelere bağladı. Ama, istifa eden kişi, ülkenin yönetimindeki en önemli üçüncü koltuğun sahibiydi. Yani Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık koltuklarından sonra en önemli koltuk olan İBB’nin en başındaki kişi istifa et(tiril)mişti! Onun içindir ki, daha istifa eden kişi niçin istifa ettiğini bile açıklamadan, “Kral öldü, yaşasın kral!” korosunun, Cumhurbaşkanının damatları ve başbakanlıktan sonra konulacak yer bulunmayan Başbakan Binali Yıldırım’a sunmaları İBB Başkanlığı’nın AKP için ve onun etrafında oluşmuş rant ve vurgun camiası için çok önemli bir koltuk olduğunu göstermektedir.
TOPBAŞ’A YAPILAN ‘ADAM YERİNE KOYMAMA MOBBİNGİ’DİR!
Şimdi, “3’üncü koltuğun boşaldığından söz ediyorsun ama 1’inci, 2’inci ve 3‘üncü koltukta aynı kişi oturuyor. Bu yüzden 3’üncü koltuk boşalmış sayılmaz!” denirse de; 13 yıllık İBB Başkanının istifası sıradan “belediyelerin arasındaki bir anlaşmazlık” olarak geçiştirilebilir değildir. Dahası, “Zaten bu koltukta Cumhurbaşkanı oturuyordu” demek de Topbaş’ın makamının önemini ya da istifası yoluyla ortaya çıkan sorunu önemsiz kılmaz.
Tersine, “beş parselin” imar planında yapılan değişiklik üstünden, Topbaş’la, AKP İBB Meclisi üyelerinin “inatlaşması” gibi görünen çatışma, sonraki gelişmelerden anlaşılmaktadır ki yukarıda işaret edilen organize, Topbaş’ın istifası ile sonuçlanacağı önceden öngörülmüş bir “mobbing” hamlesidir. Onun içindir ki, Topbaş, bir yandan “Ben partimden ayrılmıyorum. Hizmetlerime devam edeceğim. Kimse bundan faydalanmaya kalkmasın” gibi klişe açıklamaların yanında “Her şeyi affederim ama adam yerine konmamayı affedemem” derken, kendisine yapılan muamelenin “adam yerine koymamaya” varan bir tacize kadar geldiğini söylemektedir.
Dolayısıyla Kadir Topbaş aslında istifa etmemiş, tıpkı eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başkanlıktan alınma operasyonu gibi bir operasyonla görevden alınmıştır! Davutoğlu’ya karşı, alet olarak “Pelikancılar” kullanılırken, Topbaş içinse İBB Meclisi’ndeki AKP grubu kullanılmıştır.
HER ŞEY ‘TEK ADAMA BİAT ETMİŞ BİR AKP’ İÇİN!
Kadir Topbaş’ın istifa edeceğini, istifadan bir gün önce kamuoyuna duyuran CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, önemli 9 belediye başkanının daha benzer biçimde görevden alınacağını ya da istifaya zorlanacağını belirtiyor.
Dahası uzunca bir zamandan beri AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın, “partide metal yorgunluğu var”, “kişisel çıkarlarını partinin çıkarlarının önüne koyanlar var” diyerek başlattığı operasyonun çok yönlü olarak süreceği anlaşılıyor. Bu da pratikte partide, yerel yönetimlerde bürokraside ve yandaş medyada “tek adam”a “tam biat”a ayak uyduramayanların tasfiyesi anlamına geliyor. Ki, bu bazen FETÖ’yle bağlantılılık, bazen aldığı görevi yerine getirememek, bazen partide AKP’nin “kuruluş değerlerini” savunmamak ve “tek adama bağlılığı hazmedememek” olarak kendisini ortaya koyuyor.
AKP’nin kuruluşundan beri önemli görevler almış ve 13 yıldır İBB Başkanlığı yapmış Kadir Topbaş ve en eski, en sıkışık dönemlerinde bile AKP’yi var eden değerleri savunmuş Star gazetesinin köşe yazarı Ahmet Taşgetiren, bu son mevzisinden de kovulmuştur. Üstelik de “çakma”, “yeni yetme”, “tetikçi AKP’li yandaşlar” tarafından.
METAL YORGUNLUĞU MU ‘AĞIR METAL ZEHİRLENMESİ’ Mİ?
Erdoğan ve ekibi partideki iç çatışmaları, “metal yorgunluğu” diye klişe bir ifadeyle adlandırıyor ama gerçekte AKP içindeki çatışmanın çok daha boyutlu olduğu anlaşılıyor.
Çünkü “metal yorgunluğu”, yorgun metali çıkarıp yerine yeni imal bir malzeme konarak giderilebilir. Ama AKP’de sorun, “yorgunluğu” tespit edilen kişiyi oradan alıp yerine daha genç birini koyarak çözülebilir gibi görünmüyor. Çünkü AKP’nin 15 yıllık iktidarı boyunca ağır ağır birikmiş ve partinin güç ve itibar kaybetmesine yol açacak kadar büyümüş çok yönlü sorunlar, “tek adamın partisinin inşa edilmesi”nin sorunlarıyla birleşince, partide her gün bir sorun patlak vermektedir. Bu haliyle de AKP’nin sorunu “metal yorgunluğundan çok “ağır metal zehirlenmesi”ne(*) benzemektedir.
AKP’YE OY VEREN EMEKÇİLERİN OLUP BİTENİ ANLAMASI ÖNEMLİ
Bu yüzden de AKP’nin sorunları ne genel başkanın il ve ilçe toplantılarına katılması, ne hot zot yöntemi, ne de birer birer kişilerin sorumlu gösterilerek görevden alınması gibi yollarla aşılabilir. Tersine her görevden alma, her yenilenme iddiası, yeni sorunları da gündeme getirmektedir. Örneğin partideki “birinci koltuk” dışındaki her koltuğun etrafında bir koltuk kavgası, elindeki imkanları kaybetmek istemeyenlerin bulundukları mevzileri terk etmek istememesi, “Ben daha iyi biat ederim” yarışı eşliğinde, parti çıkarını “tek kişinin çıkarı”nın ötesinde gören samimi AKP’lilerin dirençleri,...AKP’yi çok zorlayacak ve süreç içinde “birliğini kaybedeceği” bir mecraya sürükleyecek etkenleri büyütmektedir. Daha doğrusu gidişat bu yöndedir.
Bu gidişatın kendi başına Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesine bir katkısı olması beklenemez. Ama demokrasi güçlerinin, AKP Hükümeti’nin iç ve dış politikasına karşı; laik ve demokratik bir Türkiye mücadelesinde atacağı adımlar, AKP’ye oy veren emekçilerin parti içinde olup biteni anlamalarını sağlayacak girişimler, tabanında “tek parti tek adam rejimi”nin tartışmaya açılmasını sağlayabileceği de tartışılmazdır. Ki bu, AKP’nin etkisi altında tuttuğu geniş yığınlar içinde ip uçları ortaya çıkan çözülmeyi daha da ilerletecek gelişmeleri tetikleyebilecektir.
Kısacası AKP içinde, partiyi rahatlatacağı düşünülen her tasfiye, ilk andaki tepkilerden daha büyük artçı sarsıntılara yol açabilecek gelişmeleri kışkırtabilecektir.
Bu yüzden AKP’deki gelişmeleri olup bitmiş olarak görmek yerine bugün “münferit” gibi görünen her şeyin birbiriyle bağlandığı bir sürecin bileşenleri olarak değerlendirmek gerekir.
(*) Ağır metal zehirlenmesi; besinler, hava ve sudan vücunda giren metaller, eğer vücutta, vücudun ihtiyacından fazla birikirse, zaman içinde vücudu ağır ağır zehirleyerek, vücutta, eklemlerden hormon düzenin bozulması, kandan sinir sistemine kadar pek çok vücut fonksiyonunun bozulması olarak kendisini gösterir. AKP’de biriken sorunların her gün birbirinden bağımsız gibi görünen olaylar olarak ortaya çıkması gibi.
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 05:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05
- İşçi gazetesi, sınıflar mücadelesinin en ön cephesindedir 13 Mart 2024 05:15
- İktidar ‘İstanbul’u alma’, muhalefet yurttaşın ‘stratejik oy’ kullanması peşinde! 09 Mart 2024 05:15
- Partisini motive edemeyen Destici, sorununu ‘Ebu Bevval’ olmakla mı aşmaya çalışıyor? 17 Ocak 2024 04:11
- Tüm emek güçleri için ‘haydi mücadeleye’ dönemi! 14 Ocak 2024 04:55
- Erdoğan, Murat Kurum’u neden İBB’nin adayı yaptı? 10 Ocak 2024 05:00
- İş yerleri kaynıyor; mevsim kış ama havada ‘işçi baharı’ kokusu var! 07 Ocak 2024 04:58
- Lübnan ve İran’daki saldırılar İsrail-Filistin Savaşı’nda neye işaret ediyor? 05 Ocak 2024 04:57
- 2024’ü halklar için daha iyi bir yıl yapmak amacıyla haydi mücadeleye! 01 Ocak 2024 04:35
- Asgari ücretin itibarsızlaştırılarak kaldırılması tartışmaya açılmak isteniyor 29 Aralık 2023 05:00
- Özak tekstil işçilerinin direnişi ile dayanışma ihtiyacı daha da artmıştır! 24 Aralık 2023 04:26