10 Eylül 2017 01:07

Zarrab davası artık aynı zamanda bir siyasi dava!

Zarrab davası artık aynı zamanda bir siyasi dava!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan hakkında önceki gün, Reza Zarrab’ın yargılandığı New York Savcılığı tarafından hazırlanan iddianame çerçevesinde tutuklama kararı verildi. Mahkeme, Çağlayan’la birlikte, Halkbank Eski Genel Müdürü Süleyman Aslan, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Levent Balkan ve Zarrab’ın adamı Abdullah Habbani’nin de tutuklanmasına karar verdi. Böylece New York’ta Zarrab davasında yargılananların sayısı 9’a yükseldi. 

Reza Zarrab, 19 Mart 2016’da Miami Havalimanında gözaltına alınıp tutuklandığında, bu davanın buraya geleceği belli olmuştu.

Çünkü “17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Skandalı” soruşturmalarının Türkiye’de; “Bu soruşturmalar bir yolsuzluk ve rüşvet soruşturması değil, FETÖ’cülerin Hükümete karşı darbe girişimidir” denerek savcılar tarafından rafa kaldırılması, Türkiye’de tepkiyle karşılandığı gibi dünyada da hayretle karşılanmıştı.

Ne var ki, bütün baskılara karşın, bu soruşturma çerçevesinde ortaya çıkan; yolsuzluk, kara para ve rüşvetle ilgili gerçekler, her vesileyle gündeme geliyordu.

Bu yüzden de Zarrab’ın tutuklanması gibi gelişmelerin az çok farkında olanlar için, ABD’deki soruşturmanın geldiği “safha”, hatta daha da ileri gitmesi de kimse için şaşırtıcı olmayacaktır. 

TUTUKLAMA KARARINA EN ÜST DÜZEYDEN TEPKİ
Ancak, Zafer Çağlayan’ın önce davaya dahil edilmesi, arkasından da hakkında tutuklama kararı verildiğinin açıklanması, beklendiği gibi Türkiye’de sert tepkilerle karşılandı. 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kazakistan’a seyahati öncesinde yaptığı basın toplantısında; Eski Ekonomi Bakanını savundu: “Bu işlerin arkasından çok pis kokular geliyor. Bizim Eski Ekonomi Bakanımıza yönelik atılan bu adımı, ben Türkiye’ye yönelik bir adım olarak değerlendiriyorum...Neymiş İran’la yaptırımları delmiş. Bir defa biz İran’a yaptırım uygulama kararı almadık ki!..”

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ise Çağlayan’ın davaya dahil edilmesini; “Bu iddianamelerin hukuki bir tarafı bulunmamaktadır. Bu iddialar aslında Türkiye’de Türk devletini ele geçirmeye çalışan FETÖ terör örgütü mensuplarınca kullanılmış, atılmış bir sakızdır. Bu çok büyük bir skandaldır” diyerek iddiasını ABD yargısını ‘FETÖ’cülerin yönlendirdiğine kadar götürdü.

ÇAĞLAYAN DAVANIN ‘SİYASİ AYAĞI’ MI?
19 Mart 2016’da Reza Zarrab’ın, 31 Mart 2017’de de Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın tutuklanmasından sonra Dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan hakkında da tutuklama kararı çıkarılması, New York Güney Bölgesi Başsavcılığının açtığı davanın yeni bir safhaya taşındığını göstermektedir. Ki, Çağlayan hakkındaki tutuklama kararıyla artık New York’taki dava, bazı T.C. vatandaşlarının “rüşvet alıp verdiği”, “kara para akladığı”, ya da “ABD bankacılık sistemini dolandırıldığı” gibi “adi suçlar”la sınırlı bir dava olmaktan çıkıp, bir “ulusal devlet bankası”nın “sıralı” en üst yöneticilerinin yanı sıra dönemin ekonomi bakanının da işin içinde olduğu -Sözcüğün gerçek anlamıyla- bir “siyasi dava”ya dönüşmüştür. Bu yüzden de, davanın başka siyasi kişileri de kapsayarak gelişmesi kimse için sürpriz olmayacaktır.  

Bu yüzden de Türkiye’den yapılan, davanın “Hukuki değil, siyasi amaçlarla açılmış olduğu” iddiası bir bakıma gerçeklik kazanmıştır! Ama Türkiye’nin iddialarının aksine olarak, siyasi kişilerin davaya katılmasıyla bu davanın bir siyasi nitelik kazanması biçiminde. 

Nitekim 17-25 Aralık kapsamında ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzluk iddialarını yakından izleyen CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu, Zarrab davasındaki gelişmeleri değerlendirirken; “Bu rüşvetler Türkiye’de alınıp verilmiş rüşvetlerdi. Türkiye’de adalet mekanizması kırıldığı için bu suçlar yargılanamadı. Bu organize bir yolsuzluk meselesi ve bir siyasal hareketin tümüyle içinde yer aldığı bir yolsuzluk olayı. Bu soruşturma sonucunda eğer Reza Zarrap itirafçı olup ABD makamıyla iş birliğine giderse, bu işin daha üst siyasal makamlara yansıma riski çok yüksektir” derken, davaya yeni siyasi kişilerin eklenebileceğine de dikkat çekiyor.

DAVANIN ABD’DE OLMASI GERÇEKLERİN ÖNEMİNİ AZALTMAZ 
Her şeyi “Türkiye’ye karşı yapılmış düşmanca bir girişim” görme, AKP’ye muhalefeti, Türkiye’ye muhalefet olarak gösterme, AKP ile Türkiye’yi aynılaştırıp, kendilerine yönelik her eleştiriyi, her muhalefeti, “terörle; “darbecilerle”, “yabancılarla iş birliği” olarak gösterme kurnazlığı ile kendilerini “milli ve yerli”, karşıtları “gayri milli” ilan eden AKP propagandası, bu şablonunu şimdi de Zarrab davası için kullanıyor.

Ancak şu da bir gerçek ki; üstünü kapatsa da, dosya rafa kaldırılsa da 17-25 Aralık soruşturmalarının bilgileri ve belgeleri kamuoyunun hafızasında henüz yenidir ve bu soruşturma bir yargı kararına bağlanmadığı için de kamuoyu vicdanını kanatmaya devam etmektedir. 

Bu yüzdendir ki; ABD’deki dava, bu davanın seyriyle ilgili tartışmalar; ortaya çıkan bilgiler ve bundan sonra da çıkabilecek bilgi ve belgeler;

* “Bu davalar siyasi gerekçelerle açılıyor, hukuki bir geçerliliği yoktur”

* “Bu davalar Türkiye düşmanlığı yapılmak için açılıyor”

* “FETÖ’cüler Amerikan adaletini yanıltıyor, iddianameler onların çabasıyla oluşturuluyor” gibi gerekçelerle geçiştirilemeyecek kadar ciddidir.

Ve elbette bu davadaki iddiaların Türkiye’de açıklığa kavuşturulması yerine ABD’de açılan bir davadan bunun beklenmesi, Türkiye’yi yönetenler ve bu hale sürükleyenler için utanç vericidir de.

Türkiye’nin “adalet arayışı”ndaki, “Temiz Türkiye arayışı”ndaki vatandaşları için de gerçeklerin üstündeki perdeyi kaldırmayı ABD’den beklemek, üzüntü vericidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...