10 Eylül 2017 01:00

Odisseus artık dönmüştü

Odisseus artık dönmüştü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yunanistanlı kent krallarından Odisseus, katıldığı Troya savaşından tam yirmi yıl sonra dönebildi yurduna... Dul kaldığını sandıkları karısı Kraliçe Penelopeya ile evlenmek için soylu tabakadan birtakım sömürücü asalaklar sarmıştı sarayını. Onlardan kimliğini gizlemek için Kral Odisseus, yaşlı bir dilenci kılığına bürünüp sadık çobanı Eumayos’un yanına gitti. Eumayos; perişan Odisseus’u, bir dilenci olarak kulübesine buyur etti. İki gün sonra d Odisseus’un oğlu Telemahos geldi kulübeye. Odisseus’la oğlu Telemahos birbirleriyle tanıştılar. Ama bu gerçeği çobanları Eumayos’a söylemediler.

İki gün sonra da Odisseus; oğluyla birlikte, karısı Kraliçe Penelopeya’yla evlenebilmek için kendi sarayına çöreklenmiş o arsız damat adaylarının yanına gitti...

AYAĞINDAKİ YARA İZİ, ONU ELE VERDİ!..
Sözde dul kalan karısıyla evlenmek isteyen damat adayları; dilenci kılığındaki Odisseus’a, ağır küfürlerle saldırdılar.  Durumu büyük bir üzüntüyle öğrenen Kraliçe Penelopeya, hemen bu yaşlı konuğu odasına getirtti. Kim olduğunu bilmediği bu yabancıyla epeyce sağdan soldan konuştu... Yaşlı konuk; kendisinin Kral Odisseus’u tanıdığını ve onun yakında döneceği muştusunu verdi kraliçe Penelopeya’ya!.. Bu habere çok sevinen kraliçe, hemen sarayın dadısı Eurikleya nineyi çağırttı. Bitkin ve yorgun konuğun iyice yıkanmasına, giyinip kuşanmasına yardımcı olmasını istedi ondan...

Odisseus’un bir zamanlar süt anası olan Eurikleya nine; dilenci kılığındaki yabancının sırtını ezip yıkarken, onun gerçekten Odisseus olduğunu, ayağındaki yara izini görünce anlayıverdi!. Yaşlı gözleriyle bu büyük olayı Kraliçe Penelopeya’ya çığlık çığlığa duyurmak istedi. Ne var ki Odisseus, hemen yanaklarından tuttu Euikleya ninesinin: “Benim  güzel, iyi yürekli nineciğim,” dedi telaşla. “N’olur, her şey aramızda kalsın ve karım Penelopeya beni hep böyle, bir dilenci olarak bilsin! Günü gelince bu konağımızdaki o keneleri temizleyeceğim!..”  Eurikleya nine hemen kendini toparlayıp;“Tabii güzel oğlum, hiç söyler miyim başkalarına, dedi, yaşlılık işte! Seni tanıyınca ne yapacağımı bilemedim!.. Ama seni ilk gördüğümde, senin Odisseus olabileceğini düşünmeye başlamıştım, inan...“

Sonra birbirleriyle uzun süre sarmaş dolaş oldular; ağlaştılar...

SANA BİR ŞEY SORACAĞIM...
Odisseus artık iyice yıkanıp giyindikten sonra, karısı Penelopeya’nın yanına gitti. Kraliçe Penelopeya; odasındaki ocağın karşısındaki koltuğunda oturmuş, düşlere dalıp gitmişti. Giyinip kuşanmış konuğunu görünce;“Bak, yıkanmak sana nasıl da iyi gelmiş, konuğum!”diye konuşmaya başladı.“Uyku zamanın geldi ama kocam Odisseus’u görüp tanımış bir dost olarak sana bir şey söyleyeceğim. Şu yüreğimdeki kördüğümü çözmeden edemeyeceğim... Evet, yirmi yıl önce kocam Odisseus, istemeye istemeye de olsa Troya’daki o ilençli savaşa katıldığı için ben  burada tek başıma kaldım. Nice zor günler yaşadım, yaşıyorum... Ondan ayrıldığımda oğlum Telemahos, daha bebekti. Ne var ki kocamın öldüğünü düşünen uzaktaki yakındaki birtakım asalaklar, hemen bu saraya üşüşmeye başladılar... Benimle evlenebilmek için!..

GÜNDÜZ DOKUDUĞUM KUMAŞI GECE SÖKÜYORDUM...
Evet, onlardan birini seçip evlenmem için beni sürekli sıkıştırdılar. Ben de elimdeki kefen kumaşını örüp bitirince, bir karar vereceğim söyledim hep... Gündüz ördüğüm kefen kumaşını, geceleyin çözerekten onları yıllarca oyaladım. Ama şimdi içimden bir başka sıkıntılı düşünce geçmeye başladı. Gündüzleri bu sıkıntıyı şöyle böyle atlatabiliyorum. Ama gece yatağıma girince de içim içime sığmıyor... Madem oğlum büyüdü, artık ben de bazı şeyleri kendi başıma yönlendirebilirim, diyorum... Bu asalak taliplerden biriyle evlensem mi, gibi bir şeyler geçiyor içimden... Onlardan biriyle evlenirsem diğerleri gidecek; böylece evin masrafları bitecek. Ne bileyim, hiç istemememe karşın arada bir, böyle şeyler geçiyor içimden... Çok olgun biri olarak sana bir danışayım dedim...”

O BİR KARTAL OLUP DÖNECEKTİ..
Karısı Penelopeya’nın bir yabancı konuk olarak tanıdığı Odisseus; onu dikkatlice dinledi. Odisseus için karısı Penelopeya’nın söyledikleri beklenmedik şeyler değildi. İstiyordu ki kendisini bir yabancı olarak tanıyan karısı, içini sonuna dek döksün...

“Bak konuğum,” diye yeniden konuşmaya başladı Penelopeya.“En son dün geceki düşüm beni allak bullak etti; ediyor da!.. Bu konağımızın avlusunda yirmi kadar kaz var. Onlar düşüme girdi dün gece. İşte o kazlara yem veriyordum. O anda sarayın üstündeki yıldızların arasından bir kartal süzülüp geldi birden. Ve kazların boyunlarını kırıp kırıp yerlere sermeye başladı! Ben ellerimle yüzümü kapadım. ‘Nedir bu başıma gelenler!’ diye çığlıklar atmaya başladım. Gagası kıvrık aynı kartal, bu konağın çatısına konup insan sesiyle dile geldi: ‘Ey güzel karım Penolepaya, korkma! Ben senin evine Zeus’un kartalı kılığında gelip o kazları kırıp geçirdim. Kocan Odisseus’um ben!.. Odisseus!.. O kazlar da evimizde varımızı yoğumuzu yiyip içen o arsız damat adaylarıydı!..”

Odisseus birden Penelopeya’yı kolları arasına alıp şapur şupur öpmek istedi...

Ama kendini tutup biraz düşündükten sonra; “Demedim mi kraliçem, bakın Odisseus’un dönüşü çok yakın!..” dedi gülümseyerek... 

“Sağolasın konuğum,” dedi Penelopeya da. “Bak, içim açıldı. Zaten sen buraya geldiğinden beri, benim de içime böyle şeyler doğmaya başladı...”

Kraliçe Penelopeya, konuğunu bir yardımcısıyla yatak odasına göderdi...(*)

(*) Mitolojiyle ilgilenen okurlarımıza aşağıdaki kitapları öneriyoruz:

-. AKDENİZLİ TANRILAR (Yaşar ATAN– .2. Baskı)
-  AKDENİZ MİTOLOGYASINDN EFSANELER (Yaşar ATAN)
-  İNSAN VE TRAGEDYA (ANDRE BONNARD (Çev. Yaşar ATAN – 2. Baskı

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...