03 Eylül 2017 01:00

Arka koltuk

Arka koltuk

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yaklaşık  bir ay önceydi sanırım bir seyahat için havaalanına gidiyordum. Otobüste bir kadın koltuğunu sonuna kadar geriye yatırmış, arkasında oturan nefes alamayacak durumda. Hava çok sıcak. Arkasındaki yolcu kibarca koltuğunu kaldırmasını rica etti. Kaldırmadı, onun yerine havaalanına kadar elindeki kişisel gelişim kitabını okumayı tercih etti. Kişisel gelişimi, kişisel olarak mesafeli olsam da, yargılamak gibi bir derdim yok. Ancak ülkenin genel halini buna benzettiğim için anlatmayı tercih ettim. Farklı ortamlarda bir araya geldiğimizde ülke sorunlarına dair benzer şikayetlerle birbirmizi dolduruyoruz ancak bu umutsuzluk denizinden nasıl çıkarız kısmında işler karışıyor. Çoğumuz kendimizi çaresiz hissettiğimizden içimize döndük, Mehveş Evin’in Artı Gerçek’te geçen hafta yazdığı gibi haber seyretmiyor, gazete okumuyor “Olan biten saçmalıklara dayanamıyorum” diyerek kendimizi kurtarmaya çalışıyoruz ama bu yetmiyor çünkü biz böyle yaptıkça bir arka koltuğumuzda insanlar nefes alamıyor. Arka koltuk girişteki anekdota gönderme, hiyerarşik bir benzetme içermiyor.

Yıllardır merak ederim ancak böyle bir araştırma yapacak bir bütçe ve ekip yok hele ki şu anda ülkede bunu yapabilecek bir ortam yok; acaba insanlar ülke içine ya da dışına dair haberleri gerçekten nereden alıyor? Ne reyting ölçümlerine ne de gazete tirajlarına güvenim yok. Bir araştırmacı olarak kaynak olarak bile göstermeyi tercih etmiyorum yayınlanan rakamları. Yapılabilse bu bir nevi ülkedeki medya okur yazarlığının durumunu da gösterecek. ‘İnsanlar zaten bu havuz medyasını izliyorlarlar, halkimiz cahil’ genellemelerine de tamah etmiyorum en azından konumum gereği tamah etmemeliyim. Ancak hemen her tartışmada bilgi verene kaynağını sorarım, Twitter’de okudum cevap değil mesela, kimden okudun? Kimi takip ediyorsunuz? Takip ettiklerinizi sorguluyor musunuz? Yanlış yaptıklarında, ki herkes yapabilir, hatalarını telafi etme çabasına giriyorlar mı? Mesela Teyit.org’u takip ediyor musunuz? Bir arkadaşıma Facebook’ta paylaştığı bilginin yanlış olduğunu söylemiştim bir gün. Hükümet aleyhindeydi, “Önemli değil ki” cevabı vermişti. Siz de yüreyiğinizi soğutan sansasyonel haberleri yayma eğiliminde misiniz mesela?

SUR'DA ADALET YOKSA MEDYADA DA YOK

Yeni medya çağında artık herkes bir nevi “eşik bekçisi” deniyor.  Yani sosyal medya kullanıcısı olarak sizler de hangi haberin ön plana çıkacağına karar verir haldesiniz. O durumda siz de gazeteciler kadar olmasa da sorumlusunuz. Paylaş ya da Retweet tuşuna basarken içinizdeki hangi filtreler devreye giriyor? Vatan Şaşmaz cinayetinin ayrıntılarını ölesiye merak ediyor ama Cizre’de 8 aylık hamile kadının doktor yokluğundan ve ambulans geç verildiği için bebeği ile ölümünü biraz içiniz acıyarak geçiyor musunuz? Sur’da Alipaşa Mahallesi’nde evleri yıkılmasın diye gayrişinsani koşullarda direnen insanlar ne kadar gündeminize giriyor?

Ülkedeki en can yakıcı sorunların sorumluluğunu okura yıkmak gibi bir acımasızlık peşinde değilim ancak son zamanlarda tüm iyi niyetinizle içinizden isyan ettiğiniz bu haberleri veren Dihaber, Gazete Şûjin ve Rojeva Medya 693 sayılı KHK ile kapatıldı geçen hafta. Fatih Polat’ın Diyarbakır Notları’ndan okuduğunuz gibi gazeteci arkadaşlarımız her koşulda haber vermeye devam ediyorlar, edecekler. Bazı haberler, sadece Doğan Grubu vermediği için değil, biraz da bizler yüzünden gündem olamıyor bir türlü.

Adaletsizlikten nefes alamıyoruz ama Adalet Kurultayı ile ilgili en fazla gündemde kalan içilmişse kime zararının dokunduğunu bile öğrenemediğimiz iki bira. İçkinin çevreye olası en büyük zararı, ki o da çok içilmişse, racon kesme ise ortalık zaten kabadayıdan geçilmiyor. Karşılıklı racon kesip sonra koşarak aynı resepsiyonda fotoğraf çektiriyorlar.

Adalet Kurultayının başlıklarından biri olan bilgi ve iletişimde adaletin kapsamına yalnızca tutuklu gazeteciler değil, haber alma, verme ve haber olma hakkını koruyan bir medya düzeninin nasıl inşa edileceği, nasıl bir politika izleneceği de giriyor, girmeli. Geçtiğimiz hafta Aykut Erdoğdu’nun başına geldiği gibi, CHP milletvekilleri kendileri hakkındaki iftiraları tekzip edecek bir mecra dahi bulamıyorlar. Ancak unutmamak gerekir ki Sur’da, Cizre’de adalet yoksa aslında hiçbir yerde, dolayısıyla medyada da yok. Zira ana akımsa parayla dize getiriliyor muhalifse sırayla susturuluyor.

Şimdi lütfen koltuklarınızı dik, masalarınızı kapalı, güneşliklerinizi açık duruma getiriniz zira kendimizi koruduğumuzu sansak da epeydir hep birlikte alçalıyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa