24 Ağustos 2017 01:15

Irak ve Suriye'de ‘Masa’da ve ‘Saha’da önemli gelişmeler

Irak ve Suriye'de ‘Masa’da ve ‘Saha’da önemli gelişmeler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan Ürdün’e gitti ve döndü. Dün ABD Savunma Bakanı James Mattis Irak’tan Türkiye’ye gelirken Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da Irak’a gitti. Mattis, Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Savunma Bakanı Canikli ile görüştü. Çavuşoğlu ise önce Bağdat’ta Irak Başbakanı İbadi ve Dışişleri Bakanı İbrahim Caferi ile görüştükten sonra Erbil’e geçerek Barzani ile görüştü. 
Önümüzdeki günlerde ise Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un Türkiye’ye gelmesi, bu ziyarette “S-400 alımı” da dahil bölge sorunlarının görüşüleceği belirtiliyor.

Geçtiğimiz hafta İran Genelkurmay Başkanı, yanında 9 kişilik bir heyetle, Türkiye’ye geldi; dört gün süren bir ziyarette bulundu. Hem ziyaretin en üst askeri düzeyde olması, hem heyetin kalabalıklığı, hem de ziyaretin uzunluğu, İran’ın Türkiye ile askeri konularda çok kapsamlı görüşmeler yaptığı biçiminde yorumlandı. Ve bu görüşmelerin Kandil ve Sincar’a Türkiye ve İran’ın ortak bir askeri harekat düzenleyeceği biçiminde yorumlandı. Ancak, gerek İran gerekse Irak’ın, Irak topraklarında ortak operasyona sıcak bakmadığı ifade ediliyor. Bunu dün Çavuşoğlu karşısında Irak Dışişleri Bakanı Caferi de söyledi. Dahası İran ve Türkiye arasındaki askeri görüşmelerin beklendiği kadar sıcak geçmediği de medyadaki tartışmalara yansımış bulunuyor.

‘SAHA’DA ÖNEMLİ GELİŞMELER OLUYOR

Gerek bölgeye müdahale eden emperyalist ülkelerin gerekse bölge ülkeleri arasındaki diplomasinin yoğunlaşması sahadaki gelişmelerin, olgunlaşıp “belirli bir aşamaya gelmiş” olmasıyla bağlantılı.

“Saha”daki gelişmeleri şöyle özetleyebiliriz:

1-) “Bağımsızlık referandumu” sorunu: Son günlerde diplomasinin Irak üstünde yoğunlaşmasının nedeni elbette ki, Barzani yönetiminin Irak Kürdistanı’nda yapacağı “bağımsızlık referandumu”nun tarihinin çok yaklaşmış olması.
Barzani yönetimi, içeriden ve dışarıdan gelen baskılara karşın “bağımsızlık referandumu”nda ısrar diyor. Irak yönetimi ve ABD ile yapılan görüşmeler sonrasında da Barzani, referandumun 25 Eylül’de yapılacağını yeniledi.
Irak Kürdistanı’nda “referandum”un hangi gelişmelere yol açacağını şimdiden belirtmek zor ama, böyle bir referandumun Türkiye, İran ve Irak’ta sorun olarak görüleceği kesin!

2-) IŞİD’e karşı Telafer operasyonu: Musul’un Irak ordusu tarafından ele geçirilmesinden sonra Irak ordusu, Telafer’in IŞİD’den kurtarılması için harekete geçti. Telafer’e yönelik operasyonda hem peşmergenin hem de Haşdi Şabi’nin yer aldığı belirtiliyor. Oysa Türkiye, Telafer’e yönelik operasyonlarda Haşdi Şabi’nin yer almasına şiddetle itiraz ediyordu. Erdoğan’ın yanı sıra Bahçeli de Telafer’i “Türk yurdu” ilan edip, orada yapılacak her müdahaleye Türkiye’nin dahil olacağını ilan etmişlerdi. Ancak dün Bağdat’ta Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Telafer operasyonundan dolayı “mutluluk duyduğu”nu söylerken eski söylenenleri unutmuş göründü!

3-) Suriye rejiminin İdlib’e yönelik hazırlıkları: Sahadaki diğer önemli gelişme ise İdlib’dedir. Suriye’de tüm cihadist örgütlerin toplandığı İdlib’de Tahrir El Şam’ın (eski adı El Nusra olup, bu örgüt El Kaide’ye bağlı olduğu için ABD ve Rusya Tahrir El Şam’ı terörist olarak görüyor) Türkiye ve batılıların yakın ilişki içinde olduğu Ahrar’uş Şam’ı yenilgiye uğratarak, Suriye’nin Türkiye’ye açılan kapısı olan Bab El Hava sınır kapısını ele geçirmesi, gözlerin yeniden İdlib’e dikilmesine yol açtı. 
Öte yandan Esad’ın Suriye’de hakimiyet alanını genişletip güçlendirmesinden sonra sıranın İdlib’e geldiği de artık ciddi olarak tartışılıyor. Tahrir El Şam’ın İdlib’e hakim olmasından sonra Suriye rejiminin ve Rusya’nın İdlib’e yeni bir operasyon başlatmasına ABD ve Türkiye’nin de itirazlarının zemininin kalmadığı dikkate alındığında, İdlib’e yönelik bir operasyonun ciddi olarak gündeme geleceği giderek güç kazanmaktadır. Bu konuda Rusya’nın Türkiye ve ABD nezdinde yapacağı girişimlerin önemine de dikkat 
çekiliyor.

SURİYE’DE AYAKTA KALAN İKİ GÜÇ: SURİYE REJİMİ VE SDG

Barzani yönetiminin ”bağımsızlık referandumu” girişimi etrafında yoğunlaşan gelişmeler; Irak Hükümeti’nin Telafer’de, IŞİD’e son darbeyi vurma hamlesi, Suriye ordusunun, Tahrir El Şam’ı İdlib’ten çıkarmak için hazırlıkları; bölgeye müdahale eden dış güçler ve bölge gericilikleri arasındaki mücadelenin yeni bir safhaya geldiğinin işaretlerini güçlendirmiştir.

Bu işaretler bir yanıyla diplomasinin olağanüstü yoğunlaşması olması yanında, IŞİD’in ve cihadist örgütlerin Irak ve Suriye’de yenilgilerinin sahada da gözle görünür hale gelmesidir. Dahası sahada Irak ordusu, Suriye ordusu ve içinde PYD-YPG güçlerini de yer aldığı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) dışında ciddi bir yerel güç kalmamıştır. Tahrir El Şam’ın da İdlib’ten çıkarılmasından sonra bölgedeki cihadist güçler büyük ölçüde ve kesin bir yenilgiye uğratılmış olacaktır.

“Saha”daki bu gelişmeler, Türkiye’yi Suriye politikası açısından gerçek bir yol ayırımına getirmiştir. Çünkü altı yıllık iç savaştan sonra Suriye’de ayakta iki başlıca yerel güç kalmıştır: Suriye rejimi ve Kuzey Suriye’deki Rojava kantonlarında örgütlenmiş olan SGD!

TÜRKİYE BU POLİTİKADA DAHA NE KADAR ISRAR EDECEK?

Ne var ki iki güç de Türkiye tarafından “terörist”, “gayri meşru”, “görüşülmesi zinhar yanlış olan güçler” olarak görülmektedir. Oysa Suriye’de ve Irak’ta masada olan İran, Rusya, ABD, Irak Hükümeti başta olmak üzere “masa”daki başlıca güçler, bu iki gücü Suriye’deki “meşru güçler” olarak görmektedir. Sorunun çözümünde de bu güçlerle anlaşmak durundadırlar. 

Bu da Türkiye’nin ya “masa”dan tümüyle çekilmesi ya da Suriye rejimi ve Suriye Demokratik Güçleri ile, altı yıllık politikasını terk ederek bir “uzlaşma” yapmasını gerektirecektir.

Ne var ki; “saha”da ve “masa”da gelişmeler böyleyken, daha önceki gün Ürdün’den dönen Cumhurbaşkanı Erdoğan, uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, “Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoruna izin vermeyiz. Bedeli ne olursa olsun gerekeni yaparız. Gözümüzü karatırız!” diyerek, Türkiye’yi açmazdan açmaza sürükleyen politikada ısrar edileceğini göstermiştir.

Toplam açısında bakıldığında önümüzdeki günlerde bölgede, “saha”da ve “masa”da mücadelenin keskinleşeceğini göstermektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...