22 Ağustos 2017 23:30

Hastalık halleri ve yargı

Hastalık halleri ve yargı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugün sizlerle şeker hastalığı ve onunla ilintili onu aşkın hastalığın hatalı yargı kararlarındaki sorumluluğunu paylaşacağım.

Yıllar önce bir tıp dergisinde okumuştum. Yanılmıyorsam İsrail’de yapılan bir çalışmada,  şeker hastalığı olan yargıçların benzer dosyalarda verdiği kararlar karşılaştırılmıştı. Sabah ve öğleden sonra verdikleri kararlar arasında ciddi farklar olduğu ve özellikle öğleden sonra yapılan ve geç saatlere uzayan duruşmalarda benzerlerine kıyasla daha ağır cezalar verildiği saptanmıştı.

Ülkemizde böyle bir çalışma olmamakla birlikte uyarlayacak olursak durum daha da vahim diyebiliriz. AKP’li yıllarımızda Türkiye’de yaşayan herkes gibi yargıç ve savcılar da her geçen gün biraz daha obez (şişman) ve daha diyabetik yani şeker hastası oldular.

AKP iktidarının ilk 10 yılında ülkede şeker hastalığı oranı yaklaşık yüzde 100’lük artış göstererek ‘yüzde 7.6’dan yüzde 13.4’e’ çıktı. Haberlere de konu olduğu üzere son yıllarda yani AKP’nin kendi tanımı İle ‘ustalık yıllarında’ Avrupa ülkeleri arasında şeker hastalığının en hızlı arttığı ülke Türkiye. Ve yargıçlar bundan azade değil! Üstelik diyabet tekil bir hastalık olmayıp beyin hastalıklarından böbrek yetmezliğine yaklaşık on farklı hastalığı tetikleyebiliyor.

Şeker hastalığının görülme sıklığına dair ülkemizde yapılan en kapsamlı çalışma ilki 1997-1998 yıllarında, tekrarı 2010 yılında yapılan Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması (TURDEB 1 ve 2) olup veriler bu çalışmaların sonuçları.   

TURDEP 2 ürkütücü başka veriler de sunuyor. Misal, şeker hastalarına gizli şeker olguları da eklendiğinde oran yüzde 40’ı geçiyor. Yine aynı çalışma ülkemizde artık her dört kişiden birinin hipertansiyon olduğunu gösteriyor. Yüzde 31 olan obezite oranı  fazla kilolu olanları da eklediğimizde oran yüzde 68’e çıkıyor. Hasılı AKP yılları sadece diyabeti artırmadı aynı zamanda daha şişman kıldı insanlarımızı ve siyaseten yükselttiği tansiyonu insan bedeninde de ciddi bir soruna evirdi.

Buradan hareketle diyebiliriz ki ülkedeki her beş hakim ve savcıdan ikisinde şeker hastalığı veya ‘gizli şeker’ mevcut. Yine her dördünden birisinde yüksek tansiyon var. Her beş mahkeme heyetinden üçü şişman veya fazla kilolu. Aynı rakamlar avukat ve tutuklu / hükümlüler için de geçerli. Şimdi de uç ama imkansız olmayan bir örneği ele alalım. Diyelim ki hem hakim ve savcı, hem avukat, hem sanık şeker hastası olsun ve mahkeme ikindiye kalsın. böyle bir durumda hem savunma hem iddia makamı adil yargılama için uygun olabilir mi sizce?

Mahkeme salonlarından yansıyan bir fotoğraf karesi 2013 yılına damgasını vurmuştu. Hani, Gezi sürecinde Ethem Sarısülük’ü vuran polisin yargılandığı Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki davada, “Duruşma sürerken savcı ve üye hakimin uyuduğunu gösteren fotoğraf. Elbette o fotoğrafı tıbbileştirmek değil meramım ama şeker hastalığı, gizli şeker ve fazla kilolu olanların daha fazla uyukladığı bilinmez bir sır değil. Deseydiler ki uyuklamalar ‘hastalık halleri’ bir özre dönüşürdü fotoğraf ama onlar fotoğrafı çekenler hakkında suç duyurusunda bulundular ‘en uyanık’ halleri ile.

AKP yıllarında artan salt hastalıklar değil elbet. Misal cezaevi yatak kapasitesi artmasına karşın doluluk oranı daha da bir arttı ve yüzde 100’ü geçti. Nasıl olmasın ki? Son bir yılda yaklaşık 5 bin hakim ve savcı görevinden uzaklaştırıldı. Hükümet bunların geçmişte verdiği mahkumiyetlerin güvenilmez olduğunu söylemekte. Ama yeniden yargılama yok, yani mahpusluğa devam. İktidar partisi ve ‘fiili ortakları’ dışında nerede ise tüm parti ve kurumlar mevcut yargının bağımsızlığını yitirdiği noktasında hemfikir. İlaveten son 10 yılda salgına dönüşmüş şeker hastalığı, şişmanlık ve ilintili onlarca hastalığın ürettiği ‘olası yanlış adli’ kararlar var. Bu nedenlerin tamamında 15 yıllık AKP hükümetinin doğrudan sorumluluğu aşikar.

Cezaevlerinde yaklaşık 220 bini aşkın mahpus yaratıldı bu dönemde, dile kolay... Üstelik önemli bir kısmı halen hükümlü değil ve ne ile yargılandığını dahi bilmiyor. 2017 yılında açılması planlananlar da eklendiğinde ülkede mevcut cezaevi sayısı 400’ü geçecek. Üstelik bunların önemli bir kısmı  (150’den fazlası) AKP’nin son 10 yılının eseri.

“Siyasal ve sosyal iyilik hali’ olmadan sağlıklı kalabilmek mümkün değil. Ama sağlıklı bireyler olmadan da siyasal ve sosyal iyilik halini inşa etmek o kadar kolay değil. Buradan hareketle diyebiliriz ki oy verirken hastalıklarımıza da karar veriyoruz. Bir anlamda iktidarların temsil ettiği siyasal arka plan hastalıklarımızın da aynası. Dünyadan örnek verecek olursak bugünlerin popüler iki ülkesi Kuzey Kore ve ABD obezite bahsinde iki zıt kutupta. Dünyada şişmanlığın en az görüldüğü ülke K. Kore, en fazla görüldüğü ülke ise ABD olup oran yüzde 2’ye yüzde 20. Bir başka istatistik Çin’e dair. 1975’te Çin’de obez oranı sadece yüzde 0.5 iken bu oran 2014’te yaklaşık yüzde 8 olmuş yani 20 kat artmış. Bu artış oranı ile Çin dünya birincisi. Bu sonucu siyasal ve ekonomik tercihlerdeki değişimle ilişkilendirmemek mümkün değil.

Böyle giderse sanırım robot mahkeme dönemini insanlar daha bir kolay benimseyecek. Belki de ‘En azından robotlar şeker hastası olmuyor ve şişmanlamıyor’ mu diyecekler, göreceğiz.

Ve bir hatırlatma: Yapay zekası olan bir bilgisayara Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin eski 600 dosyası yüklendiğinde yapay zekalı robot her beş davadan dördünü doğru tahmin etmişti.

Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...