20 Ağustos 2017 23:25

Türkiye-Almanya çatışması, ‘tek adam rejimi’ girişimleriyle bağlantılı

Türkiye-Almanya çatışması, ‘tek adam rejimi’ girişimleriyle bağlantılı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’nın Türkiye kökenli vatandaşlarına; “Ben de Almanya’daki bütün soydaşlarıma diyorum ki sakın bir yanlışa düşüp de bunları desteklemeyin. Ne Hıristiyan Demokratları ne SPD’yi ne Yeşilleri. Bunların hepsi Türkiye düşmanıdır” sözleri, Türkiye ile Almanya arasında düşme eğilimine giren siyasi-diplomatik gerilimi yeniden hat safhaya çıkardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerine hemen yanıt veren Almanya Başbakanı Angela Merkel, federal seçimlere Türkiye’den hiçbir müdahaleye müsamaha etmeyeceklerini söyleyerek; “Türkiye kökenliler de dahil tüm Alman vatandaşlarının özgür seçim hakkı vardır. Hiçbir müdahaleye müsamaha göstermiyoruz” dedi.

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Erdoğan’ın ‘Almanya’da Türkiye düşmanı partilere oy vermeyin’ çağrısına “Ulusal egemenliğimize görülmemiş bir müdahale” diyerek karşı çıktı.

POLEMİK EN ÜST DÜZEYDE, SERTLEŞEREK SÜRÜYOR

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Almanya seçimlerine açıkça müdahale anlamına gelen açıklamaları, Merkel ve Gabriel’in yanı sıra CDU, SPD, Yeşiller başta olmak üzere Almanya’daki başlıca siyasi odaklar ve medyada da sert tepkilere yol açtı.

Cumhurbaşkanının açıklamaları, Türkiye’de ise Başbakan, AB Bakanı, Bahçeli’den başlayarak AKP sözcüleri ve yandaş basında kuvvetli destek buldu. Denebilir ki, son bir yıl içinde, yüz yıllık “sorgusuz sualsiz Almanya dostluğu” tersine dönerek “sorgusuz sualsiz Alman düşmanlığı”na dönüştü.

Cumhurbaşkanı, Almanya’dan gelen tepkilerden sonra da tutumunu sürdürdü. Önceki gün “Düşman partilere oy vermeyin” çağrısını yineleyen Erdoğan, bir adım daha atarak, eleştirilerini Alman politikacıları kişisel olarak aşağılamaya kadar götürdü: “Hele hele şimdi bir Dışişleri Bakanları (Almanya’nın) var, aman ya Rabbim, evlere şenlik. Hiç haddini falan bilmiyor. Sen kimsin ki Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’na konuşuyorsun, sen Türkiye’nin Dışişleri Bakanı ile konuş. Haddini bil! Bize ders vermeye kalkıyor. Senin siyasetteki geçmişin ne, kaç yaşındasın?..”

ALMANYA TÜRKİYE’NİN ‘YUMUŞAK KARNI’NA OYNUYOR

Almanya siyasetinden çok sert eleştiriler yapılıyor ama; Almanya her zaman yaptığı gibi Türkiye’ye asıl olarak, en iyi bildiği yoldan, ekonomik alandan yanıt veren bir tutumda ısrar edecek görünüyor.

Çünkü Almanya biliyor ki, Türkiye’nin şu dönemdeki en “yumuşak karnı” ekonomidir! Bunu Almanya, Türkiye’de yatırım yapan altı yüzden fazla Alman şirketi hakkında soruşturma yapmaya kalkıldığında, gösterdiği tepki karşısında hızla geri adım atıldığı zaman gördü. Bu yüzden de Almanya, yine en iyi bildiği yoldan ilerleyerek;

- AB üstünden Türkiye’nin yararlandığı fonları kısıtlayarak,

- Gümrük Birliği’nin güncellenmesini erteleyerek Türkiye’ye siyasette de geri adımı attıracağını ummaktadır.

Elbette resmiyetteki bu adımların, gayri resmi olarak Türkiye’ye turizmden bankacılığa kadar çok daha geniş ekonomik önlemler anlamına geldiğini herkes bilmektedir. Çünkü Almanya ve AB’nin bu tavrı, Türkiye’nin ithalat ve ihracatının yarısından fazlasında yeni sorunlarla karşılaşması demektir. Bu yüzden de Merkel “Gümrük Birliği’nin güncellenmesini gündeme almayacağız” dediğinde Türkiye’den yapılan, “Pek de umursamıyoruz. Bizim için de acelesi yoktu!” kıvamındaki açıklamaların gerçeğe tekabül ettiğini söylemek gerçekçi olmaz.

Dün, Yücel Özdemir arkadaşımız bu son gelişmeler çerçevesinde, AB ve Almanya ile ekonomik ilişkilerinin Türkiye için ne kadar hayati oluğuna dikkat çekerek, sorunu ayrıntılı olarak ele aldığı için burada ayrıca bir değerlendirme yapmayacağız.

FONDA ‘NORMLAR MÜCADELESİ’ VAR

Die Welt Muhabiri Deniz Yücel’in tutuklanmasından sonra Almanya ile başlayan karşılıklı sert açıklamalarla süren polemik sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu “sertliği”, Almanya’da eylül ayında yapılacak seçimlere bağlamıştı. Bu konu basında da sıkça benzer biçiminde değerlendiriliyor ve Almanya seçimlerinden sonra Türkiye-Almanya ilişkilerinin bütün bunlar yaşanmamış gibi, eski “normal” mecrasına döneceğine dair görüşler öne sürülüyor.

Elbette ki, Alman siyasetçiler, kamuoyunda; Erdoğan Hükümeti’nin insan hakları ve özgürlükler konusundaki girişimlerine, Alman vatandaşı gazeteci ve insan hakçılarının tutuklanmasına karşı tepkilerinden dolayı Erdoğan Hükümeti’ne karşı eleştiriler yapıyor olabilir; ortaya çıkan durumu, kamuoyunda kendi imajlarını düzeltmek için kullanabilirler. Bunun sermaye politikacıları için şaşırtıcı bir yanı yoktur. Ancak Türkiye ile Almanya arasında şu günlerde (son birkaç ayda demek daha doğru) yapılan karşılıklı suçlamalar, “iki dost ülkenin bir vesileyle ortaya çıkan sürtüşmesi”, “olur böyle şeyler” deyip geçilecek bir tartışma olmadığı da bir gerçektir.

DEMOKRASİ GÜÇLERİ İÇİN ÖNEMLİ BİR SÜREÇ

Ve ancak savaşın eşiğine gelmiş iki ülke politikacılarının kullanacağı suçlamalar öyle yenir yutulur değildir! Bu yüzden de sorun “Almanya seçimleri” ve “Alman Hükümeti’nin kamuoyu baskısıyla” açıklanmaz.

Çünkü, Türkiye-Almanya gerilimi olarak ortaya çıkan ve karşılıklı sert suçlamalarla süren polemik; önemli ölçüde “tek parti tek adam rejimi” için adımlar atan Erdoğan ve Hükümeti’nin, batılı demokrasi ve özgürlük normlarıyla çelişmesiyle bağlantılıdır.

Kuşkusuz batılı ülkeler, bu “normlar”ın samimi savunucuları olmaktan çok, onları istismar etmek ya da karşılarındakini sıkıştırmak için kullanmaktadır. Ama Erdoğan-AKP Hükümeti’nin attığı adımlar, Almanya ve AB ile girilen polemik etrafındaki girişimler, sorunun önemli ölçüde Türkiye’nin “tek parti tek adam” rejimi doğrultusunda attığı adımlarla bağlantılı olduğunu göstermektedir. Ki bu, sürece, Türkiye’deki demokrasi mücadelesi açısından ayrıca önem kazandırmaktadır.

Toplam açısından bakıldığında bugün Türkiye-Almanya, dolaylı olarak da Türkiye-AB arasında ortaya çıkan sorunların kısa sürede aşılması beklenemez. Tersine bu süreç, zaman zaman artan ya da azalan bir tempoyla “çatışmalı” bir süreç olarak ilerleyecektir.

‘FETÖ’nün Hava Kuvvetleri İmamı Adil Öksüz’ün Almanya’da olduğu da kesinleşirse, tartışmanın daha da alevlenmesi kimse için beklenmeyen bir durum olmayacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...