13 Ağustos 2017 01:00

'Prangalı meseleler' meselesi (2)

'Prangalı meseleler' meselesi (2)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kirvem,

Arada bir palaska, postal, dipçik eşliğinde “hizaya” sokulan anayasalarımızla ağır aksak yolumuza devam ederken, neden sonra ya şeytana uyarak ya da “Allah boş duranı sevmez” deyiminden yola çıkıp, böylece memleket sathında iyi gitmeyen, tökezleyen, yalpalayıp duran bilumum meselelerimizin nedeni, sebebi veya suçlusu sanki sadece anayasalarmış gibi, “vur abalıya” misali evvelemirde bu yasalarımızın tepesine çullanmayı nedense marifet belledik, belliyoruz!

Bu bağlamda hoşumuza gitmeyen, kulaklarımızı tırmalayan bu yasaların kimilerini budayıp törpülerken, aynı zamanda da hızımızı yeterince alamayınca, bu kez de “anayasa dediğin ne ki, koy sepete” yaklaşımıyla tümüyle tozlu raflara kaldırıp, hemen akabinde de sanki büyük bir halt işlemişçesine onurla, gururla dünya aleme dönüp en tiz perdeden fetva vermeyi de hiç mi hiç ihmal etmedik:

“Muz cumhuriyeti değiliz!!!”

Bir zamanlar hani mil pardon amiyane deyimiyle “ayranı yok içmeye tahtırevanla gider bilmem ne yapmaya...” meselini sanki anımsatırcasına; cebi, cepkeni zaten oldum olası delik, iki yakası bir türlü bir araya gelmeyen devlet hazinesinin perişan haline inatla, “cennet vatan”ımızın güneyindeki sahillerde, özellikle de kendine has rahyasıyla, kokusuyla ünlü Anamur muzları dururken, bunun yerine Afrika diyarlarından ithal edilen “çikita” lakaplı azman, bir o kadar da tatsız muzların yanı sıra, keza en azından kırk çeşit ithal peynirlerle, konservelerle, hardallarla, ne idüğü belli olmayan rengarenk soslarla insanlarımızı, özellikle de “kader”leri, “fıtrat”ları mucibince oldum olası “Dar Gelirliler Sitesi”nde ömür boyu yaşamaya “mahkum” işçi, emekli, dul ve yetimlerimizi, vitrin camlarının ardındaki bu “nimet”lerle tanıştırırken, diğer yandan da bu dahiyane yolla ekonomimizi canlandırıp, böylece bu bapta ayaklarımızda dolanıp duran prangalarımızdan da kurtulduk çok şükür!

Aslında şunun şurasında yaklaşık çeyrek asırdan beri ülkemizdeki muz ağaçlarının dibine bir bakıma sanki zaç yağı döküp, veya tıpkı yine aynı aymazlıkla, aynı hoyratlıkla, hatta şeytana bile külahını ters giydirebilecek kertede ustalıkla hazırlanıp devreye sokulan “rant” hesaplarıyla asırlık zeytin ağaçlarımızı da şu sıralar baltalarla buluştururken, şimdilerde geriye baktığımızda “yerli ve milli” muzlarımızın esamesi zaten okunmadığı gibi, ayrıca gölgesinde yan gelip yatacak, piknik tüpleri üzerinde demlediğimiz çaylarımızı iştahla yudumlayacak iki kıytırk muz ağacından bile yoksunken, buna rağmen şu ya da bu nedenlerle zırt pırt illa da “muz cumhuriyeti değiliz” diye yeri göğü inletirken, acaba şuur altımızda yuva kurmuş “aşağılık kompleksi”mizi belki de farkında olmadan mı dillendiriyoruz ne!

Muz cumhuriyeti değiliz...

Okey! Peki sence neyin nesi, hangi bağın bağbanıyız Kirvem!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...