Hayatın Sesi'nin de içinde olduğu TV ve radyolar nasıl kapatılmış?
Fotoğraf: Envato
Biz bugüne kadar Hayatın Sesi, İMC TV, TV10 gibi 12 TV ile 11 radyo kanalının 668 sayılı KHK’nin 2. maddesinin 4. fıkrası gereğince kapatıldığını sanıyorduk. Ama öyle değilmiş. Tersine bu TV ve radyo kanalları OHAL ilanından sonra Başbakanlık bünyesinde kurulan “bir komisyon” tarafından kapatılmış! Bu yüzden de sonradan 668 sayılı KHK’de adları kapatılan kurumlar arasında adı geçse bile kapatma kararı Başbakanlıkta kurulan komisyonda alındığı için, şimdi bu medya kuruluşlarının “mağduriyetleri”nin giderilmesi için oluşturulan OHAL İnceleme Komisyonuna başvuruları kabul edilmiyor.
Böylece bu 12 TV ve 11 radyo kanalının haklarını arayacakları bir merci de kalmamış bulunuyor. (*)
“Bu kuruluşlar KHK ile kapatıldığı için bizim yetki alanımızın dışında” diyen Danıştay, OHAL İnceleme Komisyonunda ortaya çıkan bu skandaldan sonra yapılan itirazları incelemeye alır mı, ya da böylece yurt içinde başvuru mercii kalmadığı için AİHM bu kurumların başvurularını kabul ederek bu davalara bakar mı, bunlar elbette ki avukatların, mahkemelerin tartışmaları sonucu ortaya çıkabilecektir. Ancak burada şunu söyleyebiliriz ki, bu 12 TV ve 11 radyo kanalı, OHAL Yasası’na dayanılarak çıkarılan KHK’lerle değil, ama yetkisini hangi yasadan aldığı belli olmayan (Büyük ihtimalle de hiçbir yasal dayanağı olmayan bir yetkiyi kullanarak) “komisyon” tarafından kapatılmış olmaktadır. Ki, bu da bu TV ve radyoların KHK’ler kadar bile bir yasal dayanağa sahip olunmadan kapatıldığını göstermektedir.
Bu da AKP Hükümetinin nasıl büyük bir hukuksuzluk içinde olduğunu, OHAL’i sadece kullanmayıp istismar da ettiğini, hak-hukuk, adalet, medya ve ifade özgürlüğü diye bir hassasiyetinin olmadığını göstermektedir.
Kuşkusuz sorunun bir boyutu, avukatların, savcıların, mahkemelerin tartışacağı bir şey ama, her itiraza “Canım OHAL İnceleme Komisyonu kurduk. Bir haksızlık varsa orada giderilir” lafı, bu 12 TV kanalı ve 11 radyo kanalı için teorik olarak da bir şey ifade etmiyor. Çünkü şimdi denilen; bu kapatmaların KHK ile yapılmadığı, bu yüzden de bu kanalların sahiplerinin haklarını aramak için OHAL İnceleme Komisyonuna başvuramayacaklarıdır!
Birkaç gün önce ortaya çıkan bu skandalın bu kanalların sahipleri için anlamı; elbette bir yandan bir idari karar olduğu için Danıştaya başvurularını yenilemektir. Ama aynı zamanda, bugüne kadar bu tür başvuruları, “Bu mağduriyetler için OHAL İncelme Komisyonu kuruldu, önce oraya başvurulması gerekir” diye başvuruları geri çeviren AİHM’ye gitmektir!
Herhalde bu yolları ilgili kişiler bu yolları şöyle ya da böyle deneyecektir. Ne var ki; sorun herhangi özel mülke el konulması sorunu değil; 23 medya kuruluşunun kapatılması ve yayın araçlarına el konulmasıdır. Bu yüzden de burada sorun; bir yanıyla seslerini bu medya araçlarının üstünden duyuran çevrelerin, öte yandan da bu medya araçlarının milyonlarca izleyicisinin mağduriyeti sorunudur.
Türkiye’nin içinden geçtiği koşullar dikkate alındığında; medya özgürlüğünün savunulması, bu alandaki mağduriyetlerin ortadan kaldırılmasının ilk ve gerçekçi koşulu, OHAL’in kaldırılması ve KHK’lerin iptal edilmesidir. Ki, bu da Türkiye’nin ilerici demokratik güçlerinin ortak mücadelesiyle sıkı sıkıya bağlıdır.
Bu 23 medya kuruluşu üstünden ortaya çıkan skandal, OHAL’in ilan edilmesinden beri Türkiye’nin siyasi gündeminin birinci maddesi haline gelmiş olan OHAL’in kaldırılması, KHK’lerin iptal edilmesi talebinin ne kadar yakıcı olduğunu bir kez daha göstermiştir.
“Hayatın Sesi yeniden ne zaman açılacak”, “İMC ne zaman yeniden yayına başlar”, “TV10 gibi diğer kanalları ne zaman izleyebileceğiz?” gibi her platformda gündeme gelen soruların yanıtı da böylece bir kez daha ortaya çıkmıştır: OHAL’in kaldırılması ve KHK’lerin geri çekilmesi ne zaman gerçekleşirse o zaman!
Öyleyse OHAL’in kaldırılması ve KHK’lerin geri çekilmesi için mücadeleye!
(*) OHAL İnceleme Komisyonuna başvurusu engellenen sadece bu 23 kanal değildir. Tersine OHAL mağduru pek çok kurum ve kişinin de benzer bir durumda olduğu belirtilmektedir.
- Bahçeli siyasete ayar çıtasını Erdoğan’ın en yakınına kadar çıkardı! 24 Nisan 2024 05:00
- Tek adam rejiminin fıtratında 'gönüllü ikna', özgürlük, adalet ve barış yoktur! 21 Nisan 2024 04:58
- İsrail’in İran’a ‘meşru müdafaa’ saldırısını açıkça ilan etmesi ne anlama geliyor? 18 Nisan 2024 04:58
- Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! 15 Nisan 2024 06:35
- Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için 1 Mayıs'ın kitlesel ve yaygın örgütlenmesi zamanı 12 Nisan 2024 05:00
- Halk iradesine yönelik girişimlere karşı ortak mücadele ihtiyacı 04 Nisan 2024 05:00
- Ülkenin siyasi haritasını değiştirecek önemde bir yerel seçim! 02 Nisan 2024 04:50
- Yalan, dezenformasyon, tehdit… Her yolun mübah olduğu bir seçim sürecinin sonuna gelirken 30 Mart 2024 05:00
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00