08 Ağustos 2017 01:00

Almanya-Türkiye: El ele mi, kavga mı?

Almanya-Türkiye: El ele mi, kavga mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’yi de peşi sıra sürükleyerek, Erdoğan; Avrupa’yla, en başta Almanya ile kavgalı.

Türkiye mi kavgalı, Erdoğan mı? 15 yıl önce kavga olmadığına ve “Eyy Almanya...” çıkışları unutulmadığına göre, yanıt net: Erdoğan.

Ama biliniyor ki, seçmenlerin yarıya yakın oyunu alarak seçilen Erdoğan, C.Bşk. Üstelik hile- hurdaya dayalı gayrimeşru bir referandumla Anayasa da değiştirildi ve her şeye o karar veriyor: Generallerle hakim ve savcılar dahil asker-sivil bütün bürokrasiyi atıyor, hele OHAL koşullarında tek bir KHK ile istediği konuda istediği kararı alıyor. İç ve dış politika, tek bir iki-dudak arasından yürüyor. Bir gün müftülere nikah kıyma yetkisi çıkıyor; bir başka gün bir-iki IŞİD bölgesi bir yana, büyük emperyalist güçlerce paylaşılması neredeyse tamamlanmış olan “Suriye’de terör örgütlerine yönelik yeni bir adım atabiliriz” kararı. Laiklikmiş, PYD kantonları Amerikan üssü doluymuş aldırılmaz görünüyor. Yat yat, kalk kalk! Sultanlardan, örneğin Abdülhamid’den aşağı kalır yanı yok. Bunlardan çıkan sonuç şu ki, Almanlarla, evet Erdoğan kavgalı, ama temsil ettiği Türkiye’yi de peşinden sürüklediği tartışmasız. Kavga, izledikleri politikalarla Erdoğan ve Merkel, ama asıl olarak, sözcülüğünü üstlendikleri Türk ve Alman burjuvazisi arasında olsa bile, Türkiye-Almanya kavgası olarak görünüyor.

Hans’la Mehmet birbirlerine bağırıp çağırmıyorlar tabii ki. Ama aralarındaki ilişkileri de olumsuz etkilemek, hatta onları düşmanlaştırmak üzere, iki ülke burjuvazisi ve sözcü reisleri arasındaki atışma ve çekişme, Türkiye ve Almanya’nın yönelimlerini belirliyor. En azından bugün böyle.

AKP ve “yandaşı” medya, buradan hareketle, örneğin en son Alman Focus dergisine demeç verip Erdoğan ve izlediği politikaları eleştiren Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye düşmanı” olduğunu iddia ediyor! Seçmenin yarısından azının oyunu aldıkları “Türkiye eşittir AKP”ymiş ve Türkiye demek onlar demekmiş gibi!

Hans’la Mehmet, gerek gurbetçiliğin Almanya’sında gerekse Almanların hâlâ gelip-gittikleri Türkiye’de aralarındaki iyi ilişkileri, öncelikle Erdoğan’ın gerginliği tırmandırıcı tutumlarına rağmen yine de nasıl sürdürüyorsa... Ekonomi ve ekonomik çıkarlar bir başka ve Alman ve Türk burjuvaları da öyleler.

Ekonomi ile politika arasında belirli bir özerklik ilişkisinin olduğu bilinir. Ülkeleri politik olarak yönetip yönlendirenler ne tür politikalar izlerse izlesinler, kendi yasaları olan ekonomi, tabii ki belli koşullar dahilinde, bildiği yoldan ilerler. Üstelik her ne kadar politikanın ekonomi üzerinde görmezden gelinemeyecek bir yönlendiriciliği olsa da, ekonomi, bildiği yoldan ilerlemekle kalmayıp politik eğilimleri güdüleyip belirler. Politika şüphesiz hesaba katılmazlık edilemez; ekonominin belirleyiciliği nedeniyle hiç de kolay olmasa bile, Erdoğan’ın örneğin AB’den ve NATO’dan çıkıp ŞİÖ’ye girme kararı alması durumunda, gidişatın temelli olarak farklılaşma yoluna gireceği tartışmasızdır. Ancak sözü edilene benzer köklü politik değişiklikler olmadıkça, ekonomik çıkarlar, politikanın köşeliliklerini törpüleyip sertliklerini yumuşatarak kendi yollarını açarlar. Üstelik köklü politik değişiklikler de, yine ekonomik temelde, ekonomik çıkarların zorunlu kılmasıyla ortaya çıkar.

Türk ortaklarıyla Alman tekeli Siemens’in kazandığı rüzgar enerjisi ihalesi böyledir.

Hemen geri çekse de, T.C. İçişleri Bakanlığının 700 Alman şirketi hakkında soruşturma açma tutumu karşısında, Alman Dışişleri Bakanı, Alman şirketlerini Türkiye’de iş yapmamaları konusunda uyarmıştı. Ama ihale, “Dünya rekoru bir fiyat kırmayla” sonuçlansa da, rüzgarın kanadındaki kârlar fazlasıyla tatlıydı ve Siemens bakanını dinlemedi. Türkiye’ninse Alman ortaklığına ihtiyacı daha fazlaydı. Şimdi Konya Ovası’nda kurulacak türbinler bir yana, türbin üretimi için Alman tekeli ve teknolojisiyle yapılacak ortak yatırım dolayısıyla mutluluk şarkıları söyleniyor.

Damat, herhalde boyundan büyük laflar ederek başlıyor: “Kurumlar, kişiler, bugün gider yarın gelir, ancak devletler ve ilişkiler uzun solukludur.” Ve Almanlarla ortaklığın sevinciyle sürdürüyor: “İnşallah, iki ülke iş birliklerine daha çok katkı yapacak bu ve benzeri süreçleri hep birlikte yaşarız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...