06 Ağustos 2017 00:59

Hak aramak suça dönüştü, buna alışın diyorlar

Hak aramak suça dönüştü, buna alışın diyorlar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yıllar önce sınavda sorduğum soruya bir öğrencim “1980 öncesi bizlerden bir sır gibi saklandığı için o dönem neler olup bittiğini bilemiyoruz” cevabını yazmıştı, uzun süre gülmüştüm. Son 10 senenin konusu ise ’90’larda yakılan Kürt köylerinden, beyaz Toros’lardan, Cumartesi Anneleri ’95’ten beri Galatasaray Meydanı’nda hak arıyor oldukları halde, gözaltında kaybedilenlerden nasıl da kimsenin haberdar olmadığıydı. Medya bize hep yalan söylemiş, ne olup bittiğini göstermemiş, hep devlet yanlısı bir dille vermişti. 

Çözüm süreci zamanı Erdoğan 5 Şubat 2011’de Cumartesi Anneleri’yle görüştü. 30 yılı geçen vakalarda sonuç almanın kolay olmadığını ancak bu sorunun hükümetin sorunu olduğunu, kayıp yakınlarının acılarını dindirmek için her türlü çabayı göstereceklerini söyledi. İki hafta önce Cumhuriyet gazetesi davasında mahkeme başkanı Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’ya Hurşit Külter haberi üzerinden “Devlet tarafından kaybedilmiş” sözünü sordu. O sırada 22 yıldır kocası Fehmi Tosun’un cenazesini arayan Hanım Tosun adalet için adliyeye gelmiş, duruşma salonuna girmeye çalışıyordu.

Adaletsizliğin geldiği aşamayı Kürt sorunundan bağımsız düşünemeyiz, bunu adalet talep edenlerin maruz kaldığı uygulamalara bakarak bile görmek mümkün. HDP’nin Diyarbakır’da başlattığı ‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’ ağustos başı itibariyle İstanbul’da Yoğurtçu Parkı’na taşınınca hak arayanın sonu budur der gibi park adeta cezaevine dönüştürüldü. Artı Gerçek’te yer alan “Yoğurtçu’ya mı girmek istiyorsunuz, o halde okuyun!” başlıklı rehbere göre parka girebilmek için en az üç kez genel bilgi taramasından (GBT) geçmeniz gerekiyor. O da yetmiyor ya önceden akredite olmanız ya da içeriden tanıdığınız birinin yardımı gerekiyor. İçeride en fazla 60 kişinin olmasına izin veriliyor. Diğerleri içeriden birileri çıkana kadar bekliyor, izin çıktığında üzerinizdeki “yasaklı” eşyaları, ki bunlara müzik aletleri, avukatlık cübbeleri de dahil, dışarıda bırakmanız isteniyor. Nedeni bilinmiyor, açıklaması OHAL. Adalet Yürüyüşü’nü korkarak da olsa ucundan kıyısından veren televizyonlar ‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’ni hiç görmüyor. İktidar medyasına göre ise “Halk sözde adalet nöbetine ilgi göstermiyor.”

‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’nin dördüncü gününde Kadıköy’de birkaç sokak ötede Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya destek veren 33 kişi gözaltına alındı, 32’si serbest bırakıldı. Çoğu yerde haber değeri bile olmadı, yapılmak istenen Gülmen ve Özakça’ya destek vermenin suç olduğu algısını yaratmak ve buna alışmamızı sağlamak.

‘OHAL şartları, durum böyle, ben sokakta herhangi bir eyleme katılmıyorum, olanları ruh halim el verdikçe sosyal medyadan takip ediyorum, bazen Facebook’ta içimi döküyor, takip ettiğim birkaç kişiyi arada retweet’liyorum’ diyorsanız oralarda da durum pek parlak değil. Büyükada’da dijital güvenlik eğitimi sırasında gözaltına alınıp tutuklanan Eğitmenler Peter Steudtner ve Ali Gharavi ile Hak Savunucuları,”kaos planı” yaptıkları yalanlarıyla bazı gazetelerin gündeminden haftalardır düşmüyor. 

Motherboard’da 19 Temmuz’da yayınlanan Joseph Cox’un haberine göre Türkiye son dönemde İngiltere’den, vatandaşlarını izlemeye yönelik en az yedi yazılım satın almış, bunlar arasında kendisini çevresindeki telefonlara baz istasyonu olarak tanıtıp telefonlarımızı dinleyebilen, mesajlarımızı izleyebilen IMSI-catchers da var. Bir başka deyişle dijital güvenliğin “casusluk”muş gibi kriminalize edilip iktidar medyasına servis edilmesinin altında aslında kendimizi bu izlemelerden koruyacak önlemleri almamızın önüne geçmek var. Sıranın geçtiğimiz hafta Rusya’da yürürlüğe girdiği gibi VPN kullanımının yasaklanması ya da yazışmaları karşılıklı şifreleyen programları kullanmanın suç olarak kabul edilmesine geleceğini ön görmek çok zor değil.

Geçmişte görülemeyeni bugün görmemizde, bir araya gelişimizde, birbirimizden haberdar oluşumuzda bilişim teknolojilerinin büyük payı var kuşkusuz. Artık görmedim, bilmiyordum deme bahanemiz yok. Ancak hak talep etmek adım adım suça dönüşürken sınır elimizde tuttuğunuz telefona, önümüzde duran bilgisayara kadar dayandı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...