01 Ağustos 2017 00:55

Batıyla Suriye’de karşı karşıya mı?

Batıyla Suriye’de karşı karşıya mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Öyle mi? Suriye’de Batıyla çatışma ihtimali mi var? Karşı karşıya mı geliniyor, hatta gelindi ve çatışma vasallar arasında başladı mı bile?

Son iki günün Star ve Yeni Şafak’larına bakılırsa durum tamamen böyle. İki propaganda aygıtı da, Batılıların Suriye’de Türkiye’nin kuyusunu kazmakta olduklarını yazıyor. Gerçek payı nedir? En azından denebilir ki, “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz”!

Suriye’de AKP Türkiye’si ile başta ABD olmak üzere Batılıların çıkarları, buradan kaynaklanarak yaklaşımları ve öyleyse stratejik ve taktik tutumları arasındaki farklılıklar sır değil.

AKP, “yerli-milli” iddiasıyla başkalarının topraklarında arayış halinde. Yeni de değil. Yıllardır böyle. Bir ABD ve Batı öndeydi, bir Türkiye, ama çıkarlar ve taktikler bir türlü uyumlandırılamadı. “Fırat Kalkanı” örneğin Rusya’nın “olur”uyla gerçekleştirildi. Ve en son Rus-İran-Türkiye inisiyatifiyle çatışmasızlık bölgelerinden biri ilan edilmiş olan -neredeyse başka bölgelerin tüm kılıç artığı siyasal İslamcılarının da yığıldığı- İdlib yoğun çatışmaların mekanı durumunda. Ortak özellikleri, Batı’nın dışta tutulması. Ve özellikle farklı plan-programa sahip ABD tarafından “olur”lanmayışları. Tabii sorun oluyorlar. Almanya başta, Avrupa ülkeleriyle de Ortadoğu’ya ilişkin ve başka sorunlar var.

Sorun yaşananlarsa, tuttuklarını koparmaya alışmış büyük ve güçlü emperyalist ülkeler. “Eh, ne yapalım” demeyecekleri ortada. Pakistan’a bakılsın, Başbakan N. Şerif Anayasa Mahkemesi tarafından görevden alınıyor. Yorumlar sökün ediyor: “Pakistan Batı’dan uzaklaşıyordu, Şanghay İşbirliği Örgütüne üye olmuştu. Amerikan ‘yargı darbesi’yle karşılaştı.” Doğruluk payı sıfır değil; ancak biz, burada, bu tür yorumların doğru olup olmadıklarından çok, “yandaş basın”ın Batı karşıtı gard alışlarının üstü kapalı olmaktan çıkıp ayan bayan hale gelişiyle ilgiliyiz.

Star örneğin, Trump’ın IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi McGurk’un AKP Türkiye’sinin sonradan isim değiştiren el-Nusra’yı desteklediğini söz konusu eden açıklamasını ABD’nin Türkiye’yi güneyden kuşatma girişiminin ilk adımı olarak teşhir ediyor. İdlip’teki son çatışmaları ABD’ye yoruyor, niyetinin Suriye’deki üç Kürt Kantonu birleştirilerek bir “Kürt Koridoru” oluşturulması ve “Akdeniz’le Afrin arasındaki son toprak parçasının da PYD’ye verilmesi çabası” olarak değerlendiriyor.

Yeni Şafak da, “Avrupa’nın teröre desteği resmiyet kazandı” diye başlayıp, aralarında ABD’liler de yer alarak, Suriye’de “PKK bünyesinde AB vatandaşlarından 5 bin kişilik lejyon birliği oluşturuldu”ğunu iddia ediyor. “ABD’den PKK’ya 809 TIR silah” da bir başka haberinin başlığı.

Geçen hafta içinde iki kez Rusya ile S-400 hava savunma sistemi alımı anlaşmasının imzalarının atıldığı açıklaması yapıldığı da bilinince haberler ciddiyet kazanmaya başlıyor! “Batıyla kopuş hazırlığı mı” dedirtiyorlar!

Hele sonradan tevil edilen 700 Alman şirketine “terörle bağlantıları nedeniyle soruşturma” iddiası da hatırlandığında “Ne oluyoruz?” sorusu akıllara düşüyor. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı M. Şimşek’in Alman Dergisi Der Spiegel’e “Haberi medyadan öğrendiğini” söylediği liste, inanılacak olursa Almanlara sehven verilmiş!

Ancak durumun şöyle olduğu anlaşılıyor: Belli ki bir yola girilmiş ya da “Giriyoruz, hazırlıklı olun” diye devletin doruklarından güçlü işaretler verilmiş. Hemen değil tabii, ama belli ki ciddi biçimde düşünülüyor ve bu artık gizli-kapaklı da kalmıyor, niyet olmaktan çıkmış halde. Gazete manşetleriyle, devlet katlarından yapılan sert mi sert açıklamalarla ve Rus S-400’leri konusunda olduğu gibi alınan bir dizi önlemle ortaya konuyor. Böyle olunca manşetlerde biraz ileri gidilmesi ya da bir aklı evvelin çıkıp Alman şirketlerine soruşturma yazısı kaleme alması türü gelişmelerle karşılaşılabiliyor. Bir kez “yukarılar”dan “Sizde yargı varsa bizde de var” dendikten sonra, Büyükada’da toplantı halindeki insan hakçıların tutuklanmaları da göze girme heveslisi böyle bir işgüzarlığın ürünü olmalı. Hatta akla mantığa sığmayan Cumhuriyet davası bile! Ancak bir kez meyveye kurt girip yol almaya başlayınca, zaten mantığa çok az yer kalır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...