29 Temmuz 2017 00:15

KESK sözleşme masasına nasıl gidiyor?

KESK sözleşme masasına nasıl gidiyor?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dün bu köşede, Memur Sen’in 1 Ağustos’ta başlayacak toplu sözleşme görüşmelerinde masaya getireceği talepler üstünden tartışmış, Memur Sen’in tutumunu eleştirmiştik.

Ancak bu yazının yazılmasından kısa bir süre sonra KESK’in de toplu sözleşme masasına getireceği talepleri Devlet Personel Başkanlığı’na sunduğu açıklandı.

KESK’in sözleşme masasına getireceği talepleri bu yazı içindeki “çerçevede” özetlemeye çalıştık.

Elbette ki KESK yönetimi, içinden geçtiğimiz koşullarda bir sözleşme masasına getirilebilecek, belki bazıları için, ”Bugün getirilmese de olur” denecek, pek çok talebi alt alta yazmış. Muhtemeldir ki, bunların bir bölümünü de görüşmeler sırasında tartışmaya açacaktır.

Ancak, KESK’in toplu sözleşme masasına getireceği taleplerin bu ölçüde “kapsamlı”, dahası “çok önemli” talepleri kapsıyor olması, dün bu köşede, KESK’in talepler konusunda kamu emekçilerinin arasında “tartışmaya açmamış” olmasına dair  eleştirimizi ortadan kaldırmadığı gibi, “OHAL’in kaldırılması, KHK’ların geri çekilmesi” gibi siyasi taleplerin de girmesiyle bu eleştiriye çok daha önem de kazandırmıştır. 

Çünkü burada taleplerin ne olduğu tartışması, sendikaların toplu sözleşme masasına götürülecek talepleri, uzmanlara, sorunları iyi bilen üyelere ve yöneticilere yazdırması değildir. Ya da “Ey emekçiler, sözleşme masasına oturacağız. Ne istiyorsunuz” demekten ve bu soruya verilen yanıttan ibaret değildir.

Tersine sözleşme masasına götürülecek taleplerin kamu emekçileri içinde tartışılarak belirlenmesi demek;

-    Bu soruya verilecek yanıtların kamu emekçileri içinde tartışılarak, etrafında en çok birleşilen talepleri öne çıkarmak, sıralamak,
-    “Bu talepleri istiyoruz” diyerek üstünde birlik sağladıkları, talepleri kabul etmezse elde etmek için eyleme geçecekleri bilincini yaymak,
-    Bu amaçla yığınların bilinç ve örgütlenmesini bir adım daha ileri götüren bir çalışma demektir.

Bu da “taleplerin belirlenmesi tartışmasını basit bir “ne istiyor(sun)uz” sorusu etrafında bir “anket” olmaktan öte, sendikal mücadeleyi sendika farkı gözetmeden ve sendikalı sendikasız demeden üç milyon kamu emekçisini talepleri arkasında birleştirip, Hükümetin ve onu yanında yer alan “hükümetçi” sendikacıların karşısına dikmektir. 

Bu yüzden de masa başında yazılmış ya da yazdırılmış taleplerin iyi formüle edilmesi belki bir muhasebe bakımından önemlidir ama söz konusu olan mücadele olunca taleplerin kedisinden daha çok, o taleplerin emekçileri ne kadar birleştirildiği, ne kadar ve nasıl mücadele edileceği çok daha önemlidir.

Bu yüzdendir ki; KESK yönetimin tespit ettiği belli başlı taleplerin TİS masasına gerçekten getirilmesi gereken talepler  olduğu tartışılmazdır ve bu açıdan elbette Memur Sen’in talepler listesiyle kıyaslanamaz bir üstünlüğü vardır. Ama, KESK gibi kamu emekçilerini yeniden örgütleyerek sendikal mücadeleyi ve sendikaları yeniden inşa etmeyi amaçladığını söyleyen bir sendikanın böyle kritik bir dönemde kamu emekçilerinin geniş kitlesini birleştirecek bir mücadeleyi örgütleme fırsatını heder etmesinin de mantıklı bir açıklaması yoktur.

Bu yüzden de klasik, taleplerin emekçilere bildirilerle duyurulması ya da hizmet birimleri önünde basına açıklaması yapılması sadece duyuru mahiyetinde eylemlerdir ve bu girimin arkasında yukarıda ifade edildiği gibi bir mücadeleyi örgütleme gayreti yoksa, Memur Sen’in Hükümetle işbirliği içinde yapacağı manevraları boşa çıkararak, sözleşme masasından galibiyetle çıkmak çok zordur!
Kuşkusuz bu koşullarda da;

-    Kamu Sen ve öteki konfederasyonlar ve bağlı sendikalarla, başlıca talepler üzerinde bir uzlaşmayla Memur Sen-Hükümet ittifakına karşı ortaklaşmak,

-    Bu ‘ittifaka’ paralel olarak hangi sendikadan olduğu farkı gözetemeden kamu emekçileri içinde yürütülecek bir mücadele ile kamu emekçilerin hoşnutsuzluğunun ifadesi olan tepkileri birleştirecek mücadele merkezleri oluşturmak,

-    Bu sürçte talepler etrafında çalışma yapmış sendikaların ve şubelerin öne çıkarak, inisiyatif aldıkları bir mücadelenin gidişatı etkileyeceğini görerek hareket etmek, bugünden tahmin edilemeyecek kadar iyi sonuçlar ortaya çıkarabilir.

Yeter ki, bunların yapılması için bir irade ortaya konulabilsin!

KESK’İN SÖZLEŞME MASASINA GÖTÜRECEĞİ TALEPLER

KESK yönetimi, önceki gün yaptığı bir basın toplantısıyla Devlet Personel Başkanlığı’na sunduğu talepleri açıkladı.
Bu taleplerin başlıcaları; 

  • OHAL’in kaldırılması, KHK’lerin iptal edilmesi,
  • İş güvencesinin sağlanması,
  • KESK, kamu emekçileri için en düşük maaşın 3 bin 450 TL olması,
  • Herkese güvenceli iş ve gelecek sağlanması,
  • Özelleştirilmeler durdurulması, sözleşmeli, taşeron, esnek, kuralsız çalışmanın yasaklanması,
  • Kamu emekçileri için asgari temel ücret belirlenmesi için bir Asgari Geçim Standardı Tespit Komisyonu oluşturulması,
  • Performansa göre çalışmaya-ücretlendirmeye son verilmesi,
  • Sözleşmeli statüde çalıştırılanlar 4/A kadrosuna alınması, 
  • Kadrolaşma, sürgün, rotasyon, soruşturma, mobbing, mülakat gibi ayrımcılık yaratan bütün uygulamalara son verilmesi, 
  • Herkese parasız, eşit, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde kamu hizmeti verilmesi,
  • “Talan fonu olan Varlık Fonu’nun lağvedilmesi,
  • En az 50 çalışanın bulunduğu işyerlerinde ücretsiz nitelikli anadilinde hizmet verecek kreş ve bakımevleri açılması,
  • Emekçileri hukuksuzca işten çıkarmalara, seçilmişlerin yerine atanmış kayyımlar geri çekilmesi,
  • Gerici/mezhepçi eğitime karşı bilimsel, demokratik, özgürlükçü, laik ve anadilinde eğitim hakkı sağlanması,...gibi sırlanıyor.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...