27 Temmuz 2017 00:15

Paralel yargılamalar: Yüksel, Büyükada, Cumhuriyet

Paralel yargılamalar: Yüksel, Büyükada, Cumhuriyet

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Paralel yargılama süreçlerini yaşıyoruz.

Henüz yargılamalar başlamadan, soruşturma ve kovuşturma aşamasında ve/veya yargılamalar sürerken, basın yayın organlarında divanlar kuruluyor ve hükümler verilebiliyor. Yürütme gücünü elinde bulunduranların bu yolun açılmasındaki olumsuz rollerine işaret etmek isterim.
Türkiye’de sadece bugün için değil, ta istiklal mahkemeleri dönemlerinden beri, bu usul geçerli olmuş. Son döneme ilişkin üç konuya bir bakalım isterseniz:

Yüksel direnişçileri Nuriye ve Semih, Veli, Acun, işlerini geri isteme eylemlerini yaparken ve Nuriye ve Semih’in hapiste ve açlık grevi süreleri 140’lı günlere varmışken, silahlı örgütlerle irtibatlandırılıyorlar. Koca İçişleri Bakanlığı haklarında kitap bile yazıyor. Soruşturma sürüyor haklarında ama bakanlık iddia makamı yerine geçiyor;  bazı basın/yayın organları da fotomontaj fotoğraflar dahil aleyhe her tür yayını yapıyorlar.
Yükselde de, Türkiye’nin pek çok yerinde insanlar, Nuriye ve Semih yaşasın, işlerine iade edilsinler diye sesleniyorlar.
Karşılığı devlet zoru oluyor. Gaz, cop, kol kırmalar, yüze, göze, burna darbeler oluyor… İşkenceler…

Zaman akıyor ve doğa yasaları hükmünü icra ediyor.

Nuriye ve Semih’in taleplerine destek çok önemli. Tek bir yolu/yöntemi yok bu desteğin. 

Büyükada’da hak savunucularına yönelim, gözaltı ve tutuklamalar süreci devam ediyor. Paralel yargılamalar eşliğinde oluyor bu…
Paralel yargılamalar da ne yargılamalar! Manşetlerden verilen harita başında yakalandılar haberi birden ve çaktırmadan bir katılımcının bilgisayarındaki bir haritaya dönüşüyor.
Gizli soruşturmada, bilgisayarda kayıtlı bir haritadan haberdar olabilmek,  maharet ister! 
Saldırı çok yönlü ve insan haklarını savunma hakkına ve insan hakları savunucularının korunmasıyla ilgili ulusal üstü insan hakları belgelerindeki hükümlere tümüyle aykırı.
Birkaç boyutu var. İtibar ve imaj harekatıdır. Damgalama, etiketleme, karalama, itibarsızlaştırma harekatıdır. İnsanlar toplanamasın, bir araya gelemesin isteniyor. İnsan haklarının  kriminal konu olduğu vurgulanıyor. İnsan hakları sorunları iç sorundur gibi bir yaklaşım benimsetilmeye çalışılıyor. Her yabancı ajandır gibi paranoyak düşünceler topluma enjekte edilmek isteniyor. Daha soruşturmanın başında hak savunucuları medyada yargılanıp haklarında hüküm veriliyor. Kısıtlılık kararı olan dosyada şüpheli avukatlarının ulaşamadığı bilgiler belirli gazetelerin manşetlerinde ve bu bilgilerin doğruluğu/yanlışlığı test edilemiyor. Haklarında belki de takipsizlik kararı verilecek insanlar damgalanıyorlar; casusluk, terör örgütüne yardım, ajanlık suçlamaları altında tutuluyorlar.

Şu sıra Cumhuriyet gazetesi yazar ve çalışanları yargılanıyor. Cuma günü sorgu ve savunmaların tamamlanacağı öngörülüyor. Neredeyse bir yıl olacak, tutuklu yargılanıyor gazeteciler.

Gazetede yazılanlar, çizilenler ve yayın politikası nedeniyle yargılanıyorlar. Çok ilginç bir şekilde medyada da yargılamalar başladı. Cumhuriyetin yayın çizgisi değişmiş de, FETÖ ile ilişkilenmişler de, ByLcok kullananlar aramış ya da aranmış da vb…

Aylardır zaten paralel yargılama yapan medya, haber bültenlerinde bu yargılamayı görmezden geldi; ilk günün akşamında da Cumhuriyet yazarları mahkum edilmeye çalışıldı. Mahkeme, tutukluların tutukluluk durumlarıyla ilgili kararını cuma günü verecek. Bizim bütün soruşturma, kovuşturma ve yargılamalarla ilgili temel bir talebimiz var. Kim olursa olsun herkes için adalet ilkesini savunuyoruz. Bunun  gerçekleşmesi hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşam bulmasıyla ilgili konudur. Hem maddi yasaların hem usul yasalarının ve hem de mekanizmaların (soruşturma ve kovuşturma kurumlarının) bu ilkeye göre kurulması ve çalışması gerekir. Hukukun üstünlüğü ilkesi bir kaç kez bu köşede de belirttiğimiz gibi, ‘Kişinin hak ve özgürlüklerine kamu otoritelerinin müdahalesinin etkili hukuksal denetimi’ anlamına geliyor. AİHM, Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık kararında (25 Mart 1983) böyle diyor.

Tutuksuz yargılama “masumluk karinesinin” gereğidir. AİHM içtihatları bunu gösteriyor.

Biz, paralel yargılama kültür ve pratiğinden uzaklaşılması dileğinde bulunuyoruz.

Elbette, Nuriye ve Semih,  Büyükada insan hakları savunucuları ve  Cumhuriyet gazetesi yazar ve çalışanlarına özgürlük istiyoruz. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...