20 Temmuz 2017 01:00

Çatışma çözümlerinde Türkiye modeli olabilir mi?

Çatışma çözümlerinde Türkiye modeli olabilir mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Savaş sona erecek, barış gelecek. Çatışma çözümlerinde Türkiye modeli, neden olmasın?

Olabilir elbette. Akil İnsanlar Heyetlerinin raporlarına da yansıdığı gibi, Türkiye toplumu demokrasi istiyor. Uzlaşma noktası bu. Öte yandan Türkiye’nin özel durumu var. Bu durum hem etnik sorunları barındırmasında, hem de demokrasi yokluğunda kendisini gösteriyor.

Bütün çatışma çözümlerinin yaşandığı ülkelerde ya demokrasi ile çözülmüş sorunlar ya da etnik sorunların yaşandığı ülkelerde kendi kendini yönetmeye dair çözümler gündeme gelmiş. Söz gelimi Şili’de, Arjantin’de darbe sonrası geçişlerde etnik temelli değil, genel olarak insan hakları ve demokrasi talebi ve arayışlarıyla çözümler bulunmuş.Çatışmalar başka türlü bir çözüm arayışlarıyla aşılamıyor.

Türkiye de, Şili ve Arjantin gibi, darbeler ülkesi ama etnik boyutlu sorunları da var. Bizce iç içe geçmiş sorunlar.

Türkiye’nin, Şili’den ve Arjantin’den farkı var. Türkiye de bu ülkeler gibi darbe süreçlerini yaşadı ve insanlarımız çok büyük ve ağır insan hakları ihlallerinin muhatabı oldular.

Fakat Türkiye’deki mesele sadece darbelerle yüzleşme ve bir daha darbe olmaması için ve demokrasiden sapma yaşanmaması için alınması gereken önlemler meselesi değil. Türkiye’de bir etnik sorun var. Dolayısıyla hem demokrasi hem de etnik mesele boyutlu bir meseleyle yüz yüzeyiz. Biz o nedenle İHD’de yıllardır, Kürt meselesinin insan hakları ve demokrasi temel meselemizin en önemli halkası olduğunu söylüyoruz. Bizim bulduğumuz formül bu.

Mesela bize göre, “Kürt meselesi yoktur “ söylemi de   “Etnik bir  sorun var, insan hakları ve demokrasi meselesi yok” söylemi de gerçekçi değerlendirmeler değil. Hakikat şu ki, her iki boyutu olan bir mesele ile yüz yüzeyiz. Kürtler ve Türkler olarak, bütün T.C. vatandaşları olarak bu büyük mesele ile yüz yüzeyiz. O nedenle Türkiye’nin çatışma çözümü dünya deneyimlerinden de yararlanarak çok özgün olacak. Akil İnsanlar raporları da -Karadeniz ve Güneydoğu bölge toplumlarından gelen öneriler dahil- Türkiye’nin toprak bütünlüğü korunarak insan hakları ve demokratik standartların yükseltilmesiyle çözümün mümkün olduğu yönündedir. O nedenle şahsen ben Akil İnsanlar Heyetlerinin çalışmalarını çok önemsiyorum. Çözümler konusunda oraya bakmak lazım.

Silahlı Kürt siyasi hareketinin perspektifi anladığım kadarıyla Suriye’ye odaklanmış vaziyette. Öcalan’ın 2010’dan itibaren dile getirdiği formüller hâlâ geçerli mi bilmiyorum. Çünkü Kandil’den çözüm sürecine dair siyasi değerlendirmeler gözlenmiyor. Öcalan ise tecrit altında tutuluyor. Biz toplum olarak sadece “etkisiz hale getirilen” PKK’li sayılarından haberdarız. Her sayının altında bu coğrafyadan insanlar olduğunu bize düşündürtmek istemiyorlar. Nesne gibi muamele ediyorlar ve insani öz yitip gidiyor. Öyle zannediyorlar. Muamelenin insani, vicdani ve çoğu kez de hukuki boyutunun sorgulanmayacağını düşünüyorlar ya da öyle istiyorlar. Halbuki savaş varsa, savaş karşıtları da var. Çatışmalı süreçler varsa, çözüm süreçlerini talep eden milyonlarca insan olarak, biz, varız. Böyle düşünmemiz gerekiyor.Yıkımlara karşı bu ülkenin vicdanlı akademisyenlerinin olduğunu gördük. Barış akademisyenlerini unutma ey sevgili toplum. Yalnız değiliz, barış ve demokrasi isteyenler olarak. Yalnız değiliz, öldürülmelere karşı. Ölüme karşı...

Çatışma çözümlerinde Türkiye model olabilir. Görüşmeler er ya da geç tekrar başlayacak. Sona ermemiş savaş mı var? Masada çözülecek her şey. Söz bitmez…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa