16 Temmuz 2017 00:15

Çok söylendi diye yalana inananların sayısı artmaz!

Çok söylendi diye yalana inananların sayısı artmaz!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gazetelerin ön ve iç sayfaları, TV kanallarının çeşitli programları; haber kanallarının yerli yersiz her saati, reklam araları, meydanlardaki, caddelerdeki panolar, bilboardlar, mağazaların, marketlerin vitrinleri, duraklar, istasyonlar, akla gelebilecek, bir afiş asılacak büyüklüğe sahip her boşluk 15 Temmuz darbe girişimine karşı mücadelenin materyalleriyle süslü!

Tabiri caizse, 15 Temmuz darbe girişiminin birinci yılında “Yer gök 15 Temmuz” yapıldı!

DAYANAK O YALAN OLUNCA SEÇENEK DE GÖBELSÇİ PROPAGANDA

Öyle görünüyor ki, AKP propagandası ya da bu propaganda makinesinin başında her kim varsa, onlar; “Vermek istediğimiz mesajı, pek çok ağızdan ve birden halkın bilincini bombardımana tutarak verirsek, bizim istemediğimiz konuların tartışmasını önler, herkesi bizim söylediklerimizden başka gerçek olmadığına inandırabiliriz” diye düşünüyor olmalılar.

Bu Göbelsçi propagandanın kuralının bugün de geçerli olduğunu düşünerek olacak, yalanı daha çok ağızdan yenileyerek, iyice abartarak halkı inandıracaklarını sanıyorlar. 

Bu yüzden “15 Temmuz darbe girişimini üstünden bir yıl geçtikten sonra bugün darbeye karşı mücadelenin neresindeyiz; bu mücadelenin doğruları ne yanlışları ne?” sorusuna akılcı ve gerçekçi yanıtlar vermek yerine, sabun köpüğü bir hamaset, klasik tekerlemelerden oluşan bir yol-tünel, vatan-millet, şehit, Malazgirt, Çanakkale, fetih-fütühat edebiyatı etrafında halkın duygularını istismar ederek ülke sorunlarını boğuntuya getirmek isteyen bir taktiği hayata geçirmeye çalışıyorlar.

Bunda kendi çıkarları açısından ve savundukları çizginin zayıflıkları nedeniyle kısmen haklı olabilirler! Ama şu da bir gerçek ki; eğer bu anlamı ve amacı tartışılacak sözleri ve tezleri,  hiç durmadan, kulakları sağır, gözleri seçemez duruma getirecek kadar yinelerseniz; etkilemek istediğiniz yığınlar “Ne bu yahu gına geldi!” diyerek, kulaklarını ve gözlerini sizin propagandanıza kapatabilirler!

GÖBELSÇİ PROPAGANDA GERİ TEPECEK

Ki, bunun örneklerini kısmen de olsa; 7 Haziran seçiminde, 16 Nisan referandumunda, en son da Adalet Yürüyüşü’nde gördük. Devlet ve Hükümetin bütün imkanlarıyla tehdit, suçlama, engellemeyle de birleşen kara propagandaya karşın Adalet Yürüyüşü büyük bir katılımla sürüp, yüz binlerin (AKP’nin kabul edip hazmedemeyeceği kadar büyük bir kitleyle) mitingiyle tamamlandı. Ki, bunda bu kara propagandanın, tehdit ve şantajların azımsanmayacak bir rolü olduğu söylenebilir. Hatta Erdoğan ve izleyicileri, “Biz izin verdiğimiz için yürüyüş ve miting başarıldı” demek yerine; “Bizim suçlamalarımıza, propagandamıza duyulan tepki olmasıydı bu yürüyüş de miting de bu kadar güçlü olmazdı” deseler daha haklı ve gerçeğe yakın bir şey söylemiş olurlar.

Ama, iktidarın 15 Temmuz’daki saldırıları, halka yönelik katliam yapanları bir efsaneye dönüştürüp, kendi istedikleri rejim için halkı inandıracakları efsane ve kadrolarını kazanacakları bir ideoloji biçimlendirmek için kullananların bu sözlerden anlayacakları bir şey yoktur. Onlar, “Madem bizim sesimizi yeterince duymak istemeyenler var, o zaman daha yüksek tonda daha çok gürültü çıkarmada ısrar edeceğiz” diyerek kendi yollarında yürüyecek görünüyorlar. Ki onlar, dünyayı hâlâ 20. yüzyılın ilk yarısındaki, devlet radyosu ve devletin izin verdiği gazetelerin, propagandanın en etkili (hatta tek) aracı olduğu dünyada sanıyorlar!

AKP’NİN İDDİALARI EN ÇOK ‘FETÖ’CÜLERİ SEVİNDİRİYOR 

AKP propagandası; darbeye karşı mücadeleyi kendileri gibileri gibi anlamayan,  bu mücadelenin polisiye tedbirlerle, OHAL’le, KHK’lerle değil demokrasiyi, geliştirerek, özgürlükleri genişleterek, halkı özgürlük ve demokrasi mücadelesine çekerek yapmak isteyen herkesi de “darbeci”, “FETÖ’cü”, “terör destekçisi” ilan ederek en çok ‘FETÖ’cüleri, gerçek darbecileri sevindirdiklerinin bile farkında değil. 

Öyle ya; “Adalet Yürüyüşü”nü yapanlar, referandumda “hayır” diyen milyonlar, hak mücadelesi verenler, özgürlük, adalet talep edenler ‘FETÖ’ ile kol kola gösterildiğinde bundan en çok Pensilvanya’daki ‘FETÖ’nün başı sevinir; “Bakın ben demedim mi, milyonlar beni destekliyor, benim davamın arkasında yer alıyor, bunu devletin en üst yetkilileri de kabul ediyor” diye dışarıda propaganda yapıp, içerideki yandaşlarını motive etmez mi?

Ama iktidarı elinde tutan güçler öylesi bir “öz güvensizlik” duygusu içindedirler ki; ellerindeki devasa imkanları, halka dayatmalar yaparak, korku yayarak, tehditle, yalanla, dayatmalarına boyun eğdirmek için kullanıyorlar: çünkü; iddialarına inandırıcılık kazandırmak için yalandan, her yolla boyun eğdirmeden başka bir yol olmadığını görüyorlar. Emniyeti, savcıları, yönetim erkinin emrine girmiş yargıçları bu propagandaya inanmayanları derdest etmek, sindirmek için kullanıyorlar.

Ama yalan, aşırı bir tekrara ve gürültülü bir yönteme dayanan propagandanın gerçeklerin üstünü örtmeye yetmeyeceği süreç ilerledikçe daha iyi görülmektedir. Daha da iyi görüleceğini gösteren belirtiler çoğalmaktadır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...