15 Temmuz 2017 00:15

1. yılında 'Darbe teşebbüsü' ve diktatörlüğe evriliş

1. yılında 'Darbe teşebbüsü' ve diktatörlüğe evriliş

Fotoğraf: Envato

Paylaş

15 Temmuz’un üzerinden bir yıl geçti...

Darbe teşebbüsünü ta başında “Allah’ın bir lütfu” olarak değerlendiren iktidar bu süreci ekonomik, sosyal ve siyasal olarak tam bir tahakküm sürecine dönüştürdü.

15 Temmuz’dan birkaç gün sonra ilan edilen OHAL ile anayasal ve yasal tüm hak ve hukuk sistemi yok sayıldı. KHK ile yönetilen ülkede 16 Nisan referandumu YSK’nin kendini kanun yapıcı yerine koymasıyla başka bir boyut kazandı.

İktidar darbeyi gerekçe ederek diktatörlüğü pekiştirirken, referandumdaki gerçek sonuçları da değiştirerek yüzde birlik bir puanla iktidarını korumayı sürdürerek tek adam rejimine geçmiş oldu.

Darbe teşebbüsünün diktatörlüğe evirilişinin yaşandığı günler sürüyor.

Türkiye halkları bu bir yıl boyunca her gün iktidarın yeni bir darbesiyle karşı karşıya kaldı.

Ve “darbe teşebbüsü”nün birinci yıldönümü iktidarın güç tazelemesine vesile olarak kullanılıyor.

Günler öncesinden başlayan etkinlikler iktidarın güç gösterileri olarak sürüyor.

Diğer yandan darbe teşebbüsünden yargılanan tutuklu Tuğgeneral Erhan Caha önceki günkü celsede “Kontrollü darbe” tanımına uyan yeni açıklamalarda bulundu.

Tuğgeneral Caha’nın söyledikleri oldukça çarpıcı sözler. Genelkurmay Başkanı  Hulusi Akar’a bir mektup da yazdığını açıklayan Caha duruşmada şöyle diyor; “Bu  vahim ve menfur darbe teşebbüsü, Genelkurmay Başkanı,  Kuvvet Komutanları ve MİT Müsteşarının planı, bilgisi ve kontrolü dahilinde yapılmıştır” diyor ve ekliyor, “Darbenin askeri görünümlü sivil bir darbe olduğunu düşünüyorum.”

“Darbe teşebbüsü”nün nasıl bir diktatörlüğe vesile edildiğini geçen bir yıl içinde tüm Türkiye halkları yaşayarak, etinde kemiğinde hissederek, dünya halkları izleyerek gördü.

OHAL vahim uygulamalarıyla devam ediyor ve iktidarın bir yönetme tarzı olarak benimsediği OHAL’i sonlandırmaya hiç de niyeti yok.

Görünen o ki halk yıkmadıkça, OHAL devam ettirilecek.

OHAL ve KHK ile önetilen Türkiye dünyanın en baskıcı rejimleri arasında ilk sıralar için yarışıyor...

Son bir yıl içinde yaşananlar Türkiye’nin yaşadığı darbeler dönemini, askeri diktatörlükleri geri bıraktı...

Hiç bu kadar pervasız bir rejim ve yönetim olmamıştı...

OHAL devam ediyor ve hem Cumhurbaşkanı, hem AKP Genel Başkanı olan Erdoğan, darbeyi ve OHAL’i aslında ne için sürdürdüklerini birkaç gün önce çarpıcı bir biçimde dile getirdi. 

“OHAL’i biz iş dünyamız daha iyi çalışsın diye yapıyoruz” diyor.

Yani patronlar için, sermaye için, sömürü için...

Erdoğan devamla şöyle diyor; “Soruyorum iş dünyanızda herhangi bir sıkıntınız, bir aksamanız var mı? Biz göreve geldiğimizde 15 sene önce Türkiye’de OHAL vardı, ama bütün fabrikalar hep grev tehdidi altındaydı. Hatırlayın o günleri! Ama şimdi böyle bir şey var mı? Tam aksine, şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifadeyle anında müdahale ediyoruz. Diyoruz ki, hayır, burada greve müsaade etmiyoruz, çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız. Ee bunun için kullanıyoruz biz OHAL’i.”

Bu sözler Erdoğan’ın...

Bu bir yıl içinde 14 işçi grevinin yasaklandığını da hatırlayalım...

Erdoğan bir süre önce TÜSİAD İstişare Kurulunda yaptığı konuşmada da patronlara benzer sözlerle hitap etmişti.

Şimdi artık AKP’ye oy veren, Erdoğan’a destek sunan işçi ve emekçilerin “Vatan, millet” edebiyatı altında yatan gerçeği görmeleri için önemli bir neden daha var. Bu sözler tüm hesabın sömürü ve baskı sisteminin devamı için olduğunun tescili mahiyetindedir.

Baskı ve şiddet uygulayarak bir yılı iktidarı ve sermaye için “altın yıla” çeviren AKP’nin barış, emek, demokrasi ve adalet diyen milyonlara reva gördüğü sistemin ne mene bir düzen olduğu her geçen gün daha da açıklık kazanıyor.

Ancak sorun ezilen halkların, işçi ve emekçilerin mücadelesi ve direnişindedir.

“Darbe teşebbüsü”nün bir olanağa dönüştürülüp 7 Haziran seçim sonuçlarının hesabının sorulması ve yeni bir düzenlemenin vesilesi edilmesi karşısında yeni politikalar geliştiremeyen CHP “darbe teşebbüsü” nün ilk günlerinde AKP iktidarının başı Erdoğan’ın manipülasyonları karşısında boyun eğmemiş olsaydı, tarih farklı yaşanabilirdi. 

O dönem “Yenikapı Ruhu”na teslim olan CHP’nin bir süreden beri o ruhtan uzaklaşarak farklı bir hatta ilerlemek istediği görülüyor ve bu durum yeni bir gelişme olarak önemsenmelidir.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet” yürüyüşü ilan edildiği üzere “bir başlangıç” olarak  değerlendirilip, sürdürülebilirse yeni bir çok gelişmenin yaşanması pek ala  olasıdır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa