13 Temmuz 2017 00:15

Kıdem fonunda uzlaşma yok

Kıdem fonunda uzlaşma yok

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İşçilerin mevcut çalışma koşulları ve kazanılmış hakkını olduğu kadar, geleceklerini de yakından ilgilendiren “Kıdem Tazminatı Fonu” tartışmalarında hükümetin arabuluculuğu üzerinden uzlaşma arayışlarında son düzlüğe girildi. Çalışma Bakanı, geçtiğimiz hafta kıdem fonu tartışmalarının muhatapları olan patronlar ve işçi sendikaları konfederasyonları ile bir araya gelerek kıdem tazminatı fonunun kurulması için yüzde 70 mutabakat sağlanması gerektiğini, tarafların fonun kurulması konusundaki görüşlerini 13 Temmuz Perşembe’ye kadar bakanlığa göndermeleri gerektiğini açıklamıştı. 

Bugüne kadar yürütülen tartışmalar, işçi ve patron örgütlerinin kıdem tazminatında fon sistemine yönelik açıklamaları ve talepleri, ‘temcit pilavı’ gibi sürekli ısıtılarak gündeme getirilen kıdem tazminatı fonu tartışmalarında bırakalım yüzde 70’i, yüzde 10 kadar bile uzlaşma sağlanmasının mümkün olmadığı anlaşılıyor. Nitekim üç büyük işçi konfederasyonu olan Türk-İş, DİSK ve geçmişte kıdem fonunu destekleyen Hak-İş, kıdem tazminatı uygulamasının aynen devam etmesini, hükümetin kıdem tazminatını fiilen alamayanlarla ilgili sorunları kalıcı olarak çözmesini içeren taleplerini hükümete ilettiler. 

Hükümet, milyonlarca işçiyi ikna etmek için kıdemde fon sisteminde geçildiğinde işçilerin herhangi bir hak kaybı olmayacağını iddia etmişti. Ancak ayrıntılar ortaya çıkmaya başlayınca, işçilerin mevcut kıdem tazminatı hakkında ciddi anlamda geriye gidişler yaşanacağı ortaya çıktı. Konu işçiler arasında tartışıldıkça ve hükümetin gerçek niyeti ortaya çıkınca, başlarda fon lehine esen rüzgarlar, bir süredir tersten esmeye başladı. 
Hükümetin ısrarla dillendirdiği bir iddiaya göre,ülke genelinde işçilerin sadece yüzde 14’ü kıdem tazminatını alabiliyor, geri kalan yüzde 86’lık kesim ise kıdem hakkına ulaşamıyormuş. Bu verilerin nasıl hesaplandığıtartışmalı olsa da, Türkiye’de işçilerin yasal olarak kıdem tazminatını alma hakları olduğu halde, fiili zorluklar nedeniyle bu haktan çok zor koşullarda yararlanabildikleri, hükümetin mevcut yasaları uygulamayarak yaşanan mağduriyetleri arttırdığı bir gerçek. 

Hükümetin görevini yapmaması ve her fırsatta patronların çıkarlarına göre tutum alması nedeniyle milyonlarca işçinin kıdem tazminatı hakkı güvence altında değil. Oysa Çalışma Bakanlığı mevcut yasaları eksiksiz uygulasa, patronların mahkemeler tarafından da tespit edilen hileli işlemlerine izin vermese ve kıdem tazminatı ödemeyenlere caydırıcı cezalar verse, fiilen kıdem tazminatı alamayan çok sayıda işçinin hakkını alması mümkün olur.   

Patronlar, kıdem tazminatının en fazla 12 ya da 15 gün üzerinden hesaplanmasıve fonun kurulması halinde fonda biriken kaynakları kullanma talebinde ısrar ediyor. Ancak hükümetin patronların bu talebine uygun bir öneride bulunmaması, mevcut durumda bile işçilerin ciddi hak kayıplarına rağmen, patronların bu haliyle kurulacak bir kıdem tazminatı fonuna onay vermesinin mümkün olmadığını gösteriyor. 

Patronlara hemen her konuda güvence veren hükümet, mevcut yasaları uygulamaktan geri durdukça ve işçilerin kıdem tazminatını devlet güvencesi altına alan bir düzenleme yapmadıkça, hukuken kıdem tazminatı hakları olmasına rağmen, fiilen bu hakkı elde eden işçilerin sayısının sınırlı olması kaçınılmazdır. Sayıları hiç de az olmayan bu durumdaki işçilerin kıdem tazminatı hazine tarafından peşin ödenip, daha sonra icra yoluyla ve faizi ile patronlardan tahsil edebileceği bir sistem kurulması halinde kıdem tazminatı fonunun en temel gerekçesi büyük ölçüde ortadan kalkacaktır. 

Sonuç olarak,kıdem tazminatı fonu tartışmalarında bugün itibariyle gelinen noktada, patronlar ve işçi sendikalarının taban tabana zıt talepler ileri sürmesi, hükümetin büyük umutlarla yola çıktığı kıdem tazminatı fonu konusunun, hükümetin sözünde durması halinde, ileri bir tarihte yeniden gündeme getirilmek üzere, bir kez daha rafa kaldırılacağı anlaşılıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...