12 Temmuz 2017 00:15

Avanta ve Avantaj girdabında sağlık

Avanta ve Avantaj girdabında sağlık

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hastanelerin yeşille, yeşilin/doğanın sağlıkla bağı yıllar içerisinde giderek dönüştürüldü. 70'li yıllara kadar özellikle verem hastaları için öngörülen sanatoryumlar, göğüs hastalıkları hastaneleri adeta koruluklar içerisinde inşa edilirdi. Doğal ortamda yeşil yani bitki sağlıklı olabilmenin ve tedavinin bir parçası olarak yer aldı o yıllarda. 

Günümüz İzmir'inden örnek verecek olursak değil hastaneler arasında tüm kentte hâlâ yeşil kalabilmiş nadir alanlar içerisindedir geçmişten miras bu sağlık kurumları. Tepecik'teki Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi, bir dönem sanatoryum olarak da kullanılmış olan Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi, yine bir dönem sanatoryum sonrasında SSK Sağlık Koleji olarak kullanılıp "nedense" Şifa üniversitesine devredilip şimdinin işlevsizi kılınmış Buca'daki devasa mekan bunun en somut kanıtlarıdır.

Ama şimdilerde yeşil hastane denince piyasanın dili devreye giriyor. Tam tersine bir bakıyorsunuz misal Ordu şehrimizde  botanik bahçesi yok edilip üzerine devasa şehir hastanesi  inşa edilmeye çalışılıyor. Yetmiyor, geçtiğimiz ay halkın ekseriyetinin zeytinliklerin 'ölüm ilanı' olarak nitelediği kanun tasarısına Trabzon'da kurulması planlanan şehir hastanesi için alelacele özel bir madde eklenerek Kıyı Kanunu'nda değişikliğe gidileceği ortaya çıkabiliyor. Yazık! İlgili torba yasa taslağında mevcut kıyı kanununa aykırı olarak kıyıda dolgu alana inşası planlanan Trabzon Şehir Hastanesi'nin imtiyaz nedenleri arasında yasa taslağındaki bir cümle var ki ibretlik: "Uluslararası rekabet ortamında yatırımcımıza avantaj sağlamak". Hangi yatırımcı mı? Arsası devletten alınmış, uluslararası kredilerin teminatı devletten, yetmedi 25 yıl hastanenin yüzde 70 doluluk garantisi yine devletten şehir hastanesi işletmelerinin yatırımcısı! Dilbilimsel olarak avanta ile avantaj arasındaki geçirgenlik bu bağlamda son derece aşikar ve rahatsız edici.

 Neoliberal dönemin sağlık kurumlarında 'yeşil /doğa/ sağlık" piyasanın dili ile hemhal kılındı ne yazık ki. Sağlığı metalaştırıcı bu global operasyonun literatüründe artık "yeşil bina" bağlamında sertifikasyonlar devrede. Örneğin bu alanda LEED Sertifikası yeşil bina sertifikası olup ülkemizde de örnekleri baş vermeye durdu. Dünya genelinde kabul gören bu sertifika Amerika Yeşil Binalar Konseyi (USGBC) tarafından verilmekte olup, alabilmek için "binaların hem tasarım hem de inşaat aşamasında belirli kurallara uymak ve bunları uygulamak zorunlu". Geçmiş yıllara ait basın tarandığında "deprem riskine karşı yıkıp yeniden yapılan Okmeydanı, Göztepe ve Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde  "yeşil bina" LEED Gold sertifikasını alacak şekilde projelendirildiğini görüyoruz. Bu uygulamaların Sağlık Bakanlığı İnşaat ve Onarım Daire Başkanlığı  tarafından Ekim 2012 yılında yayınlanan bir genelge ile zorunlu hale getirildiğini söyleyebiliriz. İlgili genelgede “200 ve üzeri yatak sayısına sahip hastanelerde LEED yani yeşil bina sertifikası alması alınması zorunlu” hale getirilmişti.

İşte o Sağlık Bakanlığı şimdi tutmuş Ordu şehrimizde “botanik bahçesini yıkıp” üzerine şehir hastanesi inşa edilmesi için ihale açıyor. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi yeşil sertifikasyonu alacaklar hepinizin gözleri içine bakarak.

Gitti bizim doğadan gelen yeşil, geldi sermayenin yeşili dememek için şimdi çaba harcama zamanı. Henüz vakit var!
Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa