10 Temmuz 2017 01:00

Adalet yürüyüşçüleri Cumhurbaşkanına teşekkür etmeli!

Adalet yürüyüşçüleri Cumhurbaşkanına teşekkür etmeli!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Önceki gün tamamlanan “Adalet Yürüyüşü”nün arkasından dün de İstanbul, Maltepe’deki büyük mitingle Türkiye halklarının “adalet” talebi haykırıldı!

24 günlük “Adalet Yürüyüşü”nün son gününde konuşan Başbakan Binali Yıldırım’ın, bir “bilinç” ilerlemesi gösterdiğini gördük.

Bugüne kadar Başbakan, bütün AKP ve Hükümet sözcüleri gibi, “Adalet yollarda, yürüyerek değil Mecliste, mahkemelerde aranır” diyordu. Ancak Başbakan Yıldırım, 24 gün boyunca “Adalet Yürüyüşü”ne her gün, “Adalet yollarda aranmaz” diye  karşı çıkarken, önceki gün, Pendik Tersanesi’ndeki törende yaptığı konuşmada; “Yollarda adalet aramak olabilir ama önce adil olacağız. 15 Temmuz’a ‘kontrollü darbe’ demekten vazgeçeceğiz” diyerek, “bilinçlendiğini” gösterdi. Böylece Yıldırım; “Tamam biz yollarda adalet aranır diyelim ama siz de 15 Temmuza ‘kontrollü darbe’ demeyin” diyen bir “pazarlık” için de kapıyı araladı!

CUMUHURBAŞKANI YÜRÜYÜŞÜ MEŞRU GÖRMEMEKTE ISRARLI

Başbakan konuyu pazarlığa açarak da olsa, “yollarda da adalet aranabilir” diyerek bir noktaya gelmiş görünse de, Cumhurbaşkanı için aynı şeyi söyleyemeyiz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adalet Yürüyüşü”nün meşruiyetini tanımamakta direndiğini önceki gün Hamburg’da yaptığı basın toplantısında da gösterdi; “Adalet Yürüyüşü”nden söz ederken, “sözde adalet yürüyüşü” demekte ısrar etti. 

Elbette ki, “Adalet Yürüyüşü”nde en önemli pratik amaç; Türkiye’deki öteki özgürlükler gibi “adalet”in de önceki yıllara göre bile, büyük ölçüde tahrip edilmiş ve sakatlanmış olduğu konusunda, hem Türkiye’nin halklarında bir “farkındalık” yaratmak hem de dünyaya duyurmaktı.

Yürüyüş boyunca konu hem Türkiye’de enine boyuna tartışıldı; hem de dünyada insan hakları savunucularının, ilerici demokratik kamuoyunun, medyanın dikkati, “Türkiye’de ne oluyor; Türkiye’de neden böyle büyük bir ‘Adalet Yürüyüşü’ düzenlendi; katılımın böylesi büyük olmasının nedeni ne?...” soruları etrafında tartışma başlattı. 

HEM CUMHURBAŞKANI HEM POLİS HEM SAVCI, HEM YARGIÇ!

Yürüyüşü meşru görmese de bu tartışmaya en önemli katkıyı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığını burada teslim etmek gerekir!

Hem de bu katkıyı Cumhurbaşkanı Erdoğan, en somut biçimde; “Adalet Yürüyüşü”nün 24. günde ve dünyanın gözünün kulağının olduğu Hamburg’da, pek çok ülkeden gazetecilerin katıldığı basın toplantısında yaptı.  

Cumhurbaşkanı, Hamburg’daki basın açıklamasında çeşitli ülkelerden gazetecilerin sorularını;

- İstanbul’da gözaltına alınan, çeşitli insan hakları örgütlerinin sekiz temsilcisiyle ilgili soruya; “Onlar adeta 15 Temmuz’un devamı niteliğinde bir toplantı için bir araya gelmişlerdi. Gelen istihbarat sonucu gözaltına alındılar” yanıtını verdi.

- Erdoğan, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğu hakkındaki bir soruya ise: “Bu söylediğiniz kişi bir teröristtir. Ve öyle bir terörist ki, bütün benim Kürt kardeşlerimi sokağa döküp, ondan sonra sokağa döktüğü Kürt kardeşlerimi de, 53 Kürt kardeşimi, yine Kürtlere öldürten bir teröristtir. Bu sadece suçlarından bir tanesidir” diyerek hükmünü bildirdi!

- Erdoğan, hapiste olan Die Welt muhabiri Deniz Yücel hakkındaki soruyu “Fikir özgürlüğünü iyi bilirim. Fikir, düşünce özgürlüğü konusunda hassasım. Bütün yasalarımız buna göre düzenlenmiştir. Bu basın mensubu diye tanıdıklarınız teröre yardım yataklık yapan kişilerdir. Basın mensupları herhalde sınırsız özgürlüğe sahip değildir. Basın mensupları da suç işler. Suç işlediği zaman da yargı gerekli değerlendirmeleri yapar” diyerek yanıtladı!

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, ELEŞTİRİLERİ AĞZIYLA İTİRAF ETTİ

Böylece  Cumhurbaşkanı Erdoğan daha yargılanıp haklarında bir mahkeme kararı olmayan, hatta iddianamesi hazırlanmamış ya da henüz polis tarafından gözaltında tutulan insan hakları temsilcisi,  gazeteci ya da Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı için aday olmuş, altı milyon oy almış HDP’nin genel başkanlığını yapmış kişiyi, hiç gözünü kırpmadan, “15 Temmuz darbesini devamını getirmek istemek”le, “terörist” olmakla, “onlar gazeteci değil teröristlerin destekçisi, casus”  diye suçlamakta, daha yargılanmadan suçlu ilan etmektedir. 

Az çok demokrasi kültürü içinde yetişmiş bir gazetecinin ya da sıradan insanın hiçbir biçimde kabul etmeyeceği bu suçlamaları yaparak, “hüküm açıklayarak”  Cumhurbaşkanı Erdoğan; dünyaya nasıl otoriter bir düzen kurmak istediklerini, nasıl bir yargı bağımsızlığı ve adalet anlayışına sahip olduklarını kendi ağzından, “duymayan kimse kalmasın” dercesine ilan etmiştir. 

Böylece “Adalet Yürüyüşü”nün teşhir ettiği adalet ve yargı bağımsızlığı eleştirilerinin, nasıl bir zihniyete karşı “Adalet Yürüyüşü” düzenlediklerini, Cumhurbaşkanı kendi ağzından itiraf etmiş oldu. 

Herhalde, Kılıçdaroğlu ve “Adalet Yürüyüşü”ne destek veren herkes; nasıl bir zihniyete karşı yürüdüklerini açıkça gösterdiği için Cumhurbaşkanına teşekkür edecektir! 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...