Hamburg sokakları umut veriyor
Fotoğraf: Envato
Geçen hafta bu köşede Hamburg’un geçmişten bugüne mücadele tarihinden bahsederek, G20’ye karşı protestoların güçlü geçeceğine dikkat çekmiştik. Üç gündür kentte yapılan toplantı ve gösteriler kentin tarihine yakışacak şekilde sürüyor.
Adeta her tarafta G20’ye karşı eylemler yapılıyor. Engellemelere rağmen G20’ye, kapitalizme ve Hamburg’a gelen diktatörlere karşı afişlere, yazılara, dövizlere rastlamak mümkün. Hatta reklam panolarında bile protesto var...
Elbette abartılmış aşırı güvenlik önlemleri altında bu pek kolay olmuyor. Zira kent bir taraftan da “açık hapishaneye” çevrilmiş. Belli bölgelere bırakalım protestocuları, normal vatandaşlar dahi giremiyor.
Spiegel Online’nin haberine göre şirketler 10 bin çalışana “zirve izni” vermiş. Binlerce insan “zirve günleri”ni Hamburg dışında geçirmek için yola çıkmış. Üniversite, derslere katılma zorunluluğunu kaldırmış.
Almanya’nın değişik eyaletlerinden ve diğer Avrupa ülkelerinden getirilen 20 binden fazla polis ve jandarma ise adım başı kendini hissettiriyor. Pek çok yol bariyerlerle kapatılmış. G20 liderlerinin güvenliği adı altında alınan önlemlerde tamamen güvenlik güçlerinin keyfiliği söz konusu. Bunu protestoculara karşı alınan keyfi yasak kararlarında da görmek mümkün. Örneğin, Hamburg İdari Mahkemesi ve Federal Anayasa Mahkemesi protestocuların kamp kurabileceğine izin verdiği halde polis, önce keyfi olarak kamplarda gece kalmayı yasakladı.
Sonra yasağa karşı verilen mücadelenin sonucu bu kez sadece 300 çadır açılabileceğine karar verdi.
Uygulamalar, kentte mahkemelerin verdiği kararların, yasaların değil, polisin sözünün geçtiğini gösteriyor. Asıl işi yasalar çerçevesinde güvenliği sağlamak olan polis ve diğer güvenlik güçleri, şimdi “polis devletinde” olduğu gibi terör estiriyor.
Dünyayı cehenneme çeviren emperyalist devletlerin, şimdi Hamburg’u da cehenneme çevirme niyetinde. Buna rağmen Deutsche Welle’den Bernd Riegert yazdığı yorum yazısında, protestocularla alay ederken G20 liderlerinin de “toplanma özgürlüğü”nün olduğunu, bunun garanti altına alınması gerektiğinden dem vuruyor. Sanki ortada bunca hak ve özürlüğü kısıtlayan, bunca savaş ve sömürüye neden olanlar, “toplanma özgürlüğü” istediği emperyalist-gerici liderler değilmiş gibi...
Hamburg sokaklarındaki tablo ve alternatif zirveye baktığımızda öne çıkanları şöyle sıralamak mümkün:
Zirveye ve protestolara katılanların önemli bir bölümü gençler. Hatta protestolara katılanların ezici bir bölümü. Bu da gençler arasında kapitalizme, emperyalizme ve sömürüye karşı öfkenin oldukça yüksek olduğunu gösteriyor.
Daha önce dünyanın başka kentlerinde yapılan protestolarla kıyasladığımızda, Hamburg’da her gösterinin adeta kitlesel bir miting gibi geçtiği görülüyor. Bunun bir yanını Almanya’daki sol, anti-emperyalist, küreselleşme karşıtı güçlerin çalışmasına bağlamak gerekiyor. Diğer yanı ise gençler başta olmak üzere geniş kesimler arasındaki arayışın yüksek olmasıyla ilgili. Protestoların çeşitliliği, renkliliği ve yaratıcılığı aynı zamanda her kesimin kendi talepleri doğrultusunda eylem planlamasından kaynaklanıyor. Resmi verilere göre zirve boyunca en az 30 ayrı gösteri, yüzlerce toplantı yapıldı ve yapılmaya da devam ediyor.
Başta Trump, Erdoğan ve Putin olmak üzere zirveye katılan liderler göstericilerin tepkisini haklı olarak üzerine çekmiş. Özellikle Erdoğan ve Türkiye, alternatif toplantılarda en çok merak edilenler arasında.
Özellikle “Alternatif Zirvede” kapitalizmin yarattığı savaş, sömürü, silahlanma gibi pek çok soruna dikkat çekildi ve her toplantıda konusunda göre alternatifler arandı. Ne var ki bu alternatifler halen kapitalizmi yıkma, yeni bir düzen kurma kurma düzeyinde değil. Kapitalizm koşullarında, Birleşmiş Milletler düzeyinde diyalogla çözüm arama halen egemen bir anlayış. Halbuki, son 20-30 yıl yaşananlar kapitalizmin içerisinde çara ararken, sorunların daha da ağırlaştığı görülmüştür. Bu nedenle arayış hızlanarak devam edecek.
Hamburg sokakları dünyanın biriken sorunları karşısında insanlığın çaresiz olmadığını açık olarak gösteriyor. Bu nedenle gelecek için umut veriyor. Bu nedenle eylemlere Türkiye kökenli göçmenlerin de katılması büyük bir önem taşıyor. G20 başta olmak üzere emperyalist birlikler ve örgütlerin insanlık için bir çözümün olmadığını ise resmi zirve bittiğinde hep birlikte göreceğiz.
- AB, İran’a karşı Türkiye’ye rol verme peşinde 19 Nisan 2024 01:47
- Avrupa’da aşırı sağ büyürken sol neden ve nasıl küçüldü? 12 Nisan 2024 04:34
- Otoriter rejimler sarsılıyor ama... 05 Nisan 2024 04:38
- Paskalya’da barış dileği ve yürüyüşler 29 Mart 2024 04:26
- Irkçılık ve yoksulluk bağlantısı 22 Mart 2024 04:02
- Savaş, enerji tekelleri ve rekor kârlar 15 Mart 2024 04:50
- Savaş borsası 08 Mart 2024 05:00
- Savaşı büyütme hamleleri 01 Mart 2024 04:54
- Avrupa halkları Ukrayna'da barış istiyor 23 Şubat 2024 04:30
- Ukrayna savaşı üçüncü yılına girerken yıkım tablosu 16 Şubat 2024 04:45
- Kızıldeniz’de ABD saldırgan, AB koruyucu mu? 09 Şubat 2024 04:52
- NATO, Rusya ve Almanya’nın savaş planları 02 Şubat 2024 04:45