07 Temmuz 2017 01:37

Tunceli: Yeni rejimin tabelası!

Tunceli: Yeni rejimin tabelası!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Haberi okumuşsunuzdur; yeni ‘Tunceli Valisi’ ve ‘Dersim Belediyesi’ kayyımı olarak atanan Tuncay Sonel’in ilk icraatı ‘Dersim Belediyesi’ tabelasını indirip yerine ‘Tunceli Belediyesi’ tabelasını asmak olmuş. 

Elbette biliyoruz, daha önce darbecilerle mücadele adına ilan edilen OHAL ve KHK düzeni ile başkanları görevden alınıp yerlerine kayyım atanan birçok belediyede benzer uygulamaları görmüştük. Ama herhalde Dersim Belediyesi yerine Tunceli Belediyesi tabelasını asmanın başında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bulunduğu yeni rejim için sembolik bir anlamı olsa gerek. Çünkü halkın iradesine el koyanların astıkları Tunceli Belediyesi tabelası ile aslında yeni rejimin kuruluşunun tamamlandığı ilan edilmek istenmektedir. Tıpkı cumhuriyet rejiminin “çıban başı” olarak gördüğü Dersim için 1935’te ‘Tunceli Kanunu’ çıkarması ve ardından 1937-38’de yapılan katliamlardan sonra kendi kuruluş sürecini tamamlaması gibi. 

Oysa 2010 referandumu ve sonrasında iktidarı tamamen ele geçirmek, bütün ipleri eline almak için hamleler yaparken Dersim’in az ekmeğini yememişti yeni rejimin başkanı Erdoğan. O dönem ne zaman CHP ve Kılıçdaroğlu’nu sıkıştırmak gerekse, Erdoğan kürsüye çıkıp tek parti döneminden ve Dersim katliamından söz etmişti. Unutanlar için dönemin Başbakanı Erdoğan’ın 23 Kasım 2011’de yaptığı tarihi konuşmayı hatırlatalım.

“Dersim’e yapılan operasyonlar bir isyanın bastırılması olarak zihinlerde meşrulaştırılmaya çalıştırılıyor. Ama ilk Meclis’te Dersim Mebusu olarak bizzat Atatürk tarafından davet edilen Diyap Ağa’dan kimse bahsetmiyor. Seyit Rıza’nın 1915 olayları sırasında, işgalci ordularıyla savaştığından, din ve namusu için hizmet ettiği için vali tarafından şereflendirildiğinden kimse bahsetmiyor(…)1935 yılında bir kanun çıkarılıyor. Adı Tunceli vilayetinin idaresi hakkında kanun. Madde 1 Tunceli vilayetine kor komutan rütbesinde bir zat, vali ve bir kumandan olarak seçilir. Sonra bu vali ve kumandana yasada çok enteresan haklar tanınıyor. Mesela, gerek görürlerse aileleri bir yerden bir yere göç ettirebilir. Mesela idam hükümleri hemen infaz yapılır. Sayın Kılıçdaroğlu haberin var mı bunlardan?

Erdoğan bu konuşmada “Dersim’de 1936-37-38-39’da toplam 13 bin 806 kişinin öldürüldüğü bu resmi belgede ifade ediliyor” hatırlatmasını yaptıktan sonra “Eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim, diliyorum” demişti.

Şimdi anlıyoruz ki, Erdoğan cumhuriyetin tek parti dönemine çatarken aslında kurmak istediği rejimi tarif ediyormuş. Bugün bütün yetkileri elinde toplamış ve meydanlarda idam ipiyle dolaşan partili bir cumhurbaşkanımız var. İllerde OHAL’in olağanüstü yetkilerle donattığı, üstelik belediyelere el konulan Kürt kentlerinde belediye başkanlığı da yapan süper valilerimiz var! 

Tunceli Valisi olarak atandıktan sonra Dersim katliamının mimarı olan Korgeneral Hüseyin Abdullah Alpdoğan 1937’de şöyle diyordu: “Tunceli ahalisinden bir takımın Kürd olduğuna dair ortada bir söz vardır. Bu söz yanlıştır. Tuncelinde Kürd yoktur. Bu ahalinin aslı vaktiyle Horasandan gelmiş olan Türk kabileleridir. Buradaki kabilelerin isimlerine dikkat edilirse hepsinin Türk olduğu derhal anlaşılır” (aktaran Ayşe Hür, 23 Kasım 2014 tarihli radikal.com.tr) 

Ve işte Alpdoğan’dan 80 yıl sonra 2017’de Dersim Belediyesi’ne kayyım olarak atanan Osman Kaymak’ın Hızır Orucu dolayısıyla yaptığı konuşma: “Tunceli halkı gerçek manada Türkmen Alevisi olan, inancına bağlı insanlar. Alevi inancı olarak sevgiyi, saygıyı, kardeşliği öne çıkaran insanlar. Ama maalesef PKK denen terör örgütü bu insanlarımızı baskılamış, onları korkutuyor, korku dağları her tarafı sarmış. Esnafından, tüccarına, sivil toplumuna, sendikasına herkesi baskılamış ve insanlar özgür iradeleriyle, gerçek kendi iradeleriyle bir tavır alamıyorlar. O manada ben Tunceli halkının bir baskı altında olduğuna inanıyorum. İnşallah bizim bütün mücadelemiz öncelikle sizlerin üzerindeki bu baskıyı kaldırmak.”

Yeni rejimin valisi, katliamın valisini harfiyen tekrar ediyor! Ancak 80 yıl sonra gelen vali tıpkı Alpdoğan gibi Dersim halkını tedip ve tenkil (baskı ve sürgün politikası) ile yola getirmekten söz etme noktasına gelmişse, buradan çıkarılabilecek tek bir sonuç vardır: Devlet Dersim’de başarısız olmuştur ve bugün de aynı yöntemlere sarılanlar başarısızlığa mahkûmdur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, o tarihi konuşmasında Seyid Rıza’nın idamını şöyle anlatıyordu:  “Soğuktu etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan dolmuş gibi sessizliğe hitap etti. ‘Evladı kerbalayık. Bir hatayık. Ayıptır zulümdür, cinayettir’ diyor. Sayısı bugün daha bilinmeyen binlerce insan katlediliyor. Yuvalar yıkılıyor. CHP’nin geçmişinde bunlar var. Bizim geçmişimizde bunlar yok.”

Acaba bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni rejimin inşa edildiği son iki yılda Cizre’de, Sur’da, Nusaybin’de, Şırnak’ta yapılanlara bakıp aynı sözleri söyleyebilir mi?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...