30 Haziran 2017 01:01

Adalet arayışı

Adalet arayışı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Adalet yürüyüşü devam ediyor. Zaman zaman provokatif girişimler olsa da yürüyüşçüler soğukkanlılıklarını kaybetmeden, asıl hedeflerinin karartılmasına izin vermeden yürüyorlar. Bu yürüyüşün OHAL’in kaldırılması, tüm KHK’lerın iptal edilmesi ve genel olarak demokrasi mücadelesinin gelişmesi üzerinde olumlu etkiler yarattığı görülüyor. Yürüyüş devam ettikçe bu etkinin büyüyeceğini öngörmemek için her hangi bir neden bulunmuyor.

Adalet kavramı geniş kapsamlı bir içerik taşıyor ve toplumsal yaşamın hemen her alanında haksızlıklara karşı ileri sürülebiliyor. Örneğin gelir adaletsizliği üzerine yapılmış epeyce araştırma var ve toplumda bu adaletsizliğin nasıl düzeltilebileceği üzerine ileri sürülen düşünce ve önerilerin sayısı hiç de az değil. Örneğin son araştırmalardan birisinde, dünya çapında servetleri 30 milyon doları geçen kişi sayısının son bir yılda yüzde 3.5 arttığı tespit edilmiş. (Wealth-X)

Böylece 30 milyon doların üzerinde servete sahip olanların sayısı 226.450’ye ulaşmış ve toplam varlıkları 27 trilyon dolar olmuş. Tüm dünya da bir yılda üretilen mal ve hizmetlerin toplamının 79 trilyon dolar civarında olduğu hesaplanıyor. Yani bunlar bu toplamın üçte birini kontrol eder durumdalar. Diğer taraftan ILO’nun tespitlerine göre 156 milyon genç emekçi mutlak yoksulluk sınırının altında –ILO’ya göre günde 3.10 doların altı- yaşamaktadır. Yoksul genç işçiler toplam genç istihdamının yüzde 37.7 sini oluşturmaktadır. Yani çalışan her üç gençten birisi mutlak yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır.

Ülkemizde gelir dağılımın en bozuk olduğu ülkelerin başlarında gelmektedir. Her 100 kişiden yaklaşık 15’i mutlak yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır ve ülkede bazı araştırmalara göre 11 milyonun üzerinde mutlak yoksul bulunmaktadır. Buna karşın dev tekellerin ve şirketlerin karları büyük bir hızla artmakta, onların zenginlikleri ülkenin tek adamının sözleri ile “10’a, 15’e katlanmaktadır.” Kuşkusuz bu rakamları daha da genişletmek aradaki uçurumu çarpıcı bir biçimde işlemek olanaklıdır. Ancak söylemek istediklerimiz açısından bu kadarı şimdilik yeterlidir.

Tüm dünyada ve ülkemizde bu gelir adaletsizliği neden sürekli olarak servet sahiplerinin lehine gelişmekte ve büyümektedir? Büyümektedir, çünkü bunlar tüm üretim araçlarının sahipleridir. Bir toplumun tüm işçi ve emekçileri üretmekte, ama bunlar üretim araçlarının sahipleri olmak sıfatıyla üretilen tüm bu ürünleri sahiplenmektedirler. Üretimin toplumsal karakteri ile mülk edinmenin kişisel karakteri arasındaki bu çelişki, günümüz modern toplumunun temel çelişkisidir ve üretim araçları tüm toplumun mülkü haline getirilmeden bu çelişki çözülemez, bu çelişkiden kaynaklanan gelir dağılımı gibi sonuçlar ortadan kaldırılamaz.

Peki çelişkinin ortadan kaldırılması ile adalet yürüyüşü gibi demokrasi mücadeleleri arasında bir ilişki bulunuyor mu? Sanılandan da daha yakın bir ilişki bulunuyor. Ülkenin demokratikleşmesi için verilen her mücadele, temel toplumsal çelişkinin çözülmesi için verilen mücadelelerin önünü açıyor ve zemini daha uygun hale getiriyor. Çünkü adaletsizlik bugün her yerde! Örgütlenme hakkında adalet yok, greve çıkma hakkında adalet yok, en meşru haklarını savunmak için baş vurulan eylem biçimlerinin uğradığı saldırılarda adaletsizlik uç noktasında, işini, aşını, ekmeğini savunanlara karşı saldırılarda adaletin zerresi yok vb...

O halde bugünün sorunlarına karşı mücadele edilmeden özlenen yarınlaraulaşmanın olanağı da bulunmuyor!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa