30 Haziran 2017 00:59

Bushlaşan Trump Suriye’de gerilimi tırmandırıyor!

Bushlaşan Trump Suriye’de gerilimi  tırmandırıyor!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Trump, Bölge’de (Ortadoğu) çatışma ve gerilimi tırmandırmaya dayalı stratejisini Suriye’de yeni bir boyuta taşımak istiyor. Nisan ayında İdlib’in Han Seyhun beldesindeki kimyasal saldırıyı rejim güçlerinin yaptığına dair hiçbir kanıt bulunamadığı halde Beyaz Saray Sözcüsü Spicer, Suriye rejiminin yeni bir kimyasal saldırı hazırlığında olduğu iddiasını gündeme getirdi. Sözcü, bu iddia ile birlikte Suriye’ye yeni bir müdahale tehdidinde bulundu. İşin ilginci Beyaz Saray’ın bu iddiasından ABD Dışişleri ve Savunma (Pentagon) Bakanlıklarının haberdar olmamasıydı. Beyaz Saray’ın açıklamasının ardından durumu kurtarmak isteyen Pentagon, “Suriye’nin Şayrat Hava Üssü’nde yeni ve büyük bir kimyasal saldırı hazırlığı olduğu” açıklamasını yaptı. ABD’nin bu saldırı tehditlerine Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve İngiltere Savunma Bakanı Fallon da yaptıkları açıklamalarla destek verdiler. Bu açıklamalarla birlikte dikkat çeken bir diğer gelişme, Trump’ın çatışma ve gerilimi tırmandırma stratejisinde S. Arabistan ile birlikte en önemli rolü üstlenen İsrail’in Savunma Bakanı Lieberman’ın Suriye’yi tehdit etmesi ve İsrail ordusunun Golan Tepeleri’ndeki Suriye mevzilerine art arda saldırlar düzenlemesi oldu.

Bu açıklamalara karşı Suriye rejimi ve destekçileri cephesinden de yanıtlar gecikmedi. Suriye rejiminin en büyük destekçisi Rusya, “Meşru Suriye yönetimine yönelik bu tehditler kabul edilemez” açıklamasını yaptı. Suriye rejimi de kimyasal silah kullanmadığını ve kullanmayacağını yineleyerek gündeme getirilen iddiaları “Şam ve müttefiklerine karşı yeni saldırı ve gerilimi tırmandırma girişimi” olarak niteledi. Suriye rejiminin arkasında duran en önemli Bölgesel güç olan İran’dan yapılan açıklamalarda ise, ABD’nin “ateşle oynadığı” uyarısı yapıldı. Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde ABD, Rakka’nın güneyindeki Tabka’da Demokratik Suriye Güçleri’ne (DSG) saldırdığı gerekçesiyle bir Suriye uçağını düşürmüş ve ardından Suriye ile birlikte ABD’nin hedefinde olan İran, Deyr-ez Zor’daki IŞİD güçlerine uzun menzilli füze ile saldırarak ABD’ye saldırılara sessiz kalmayacağı mesajını vermişti.

Trump ve müttefiklerinin kimyasal saldırı hazırlığı ile ilgili iddiası, herhalde birçok kişinin aklına George W. Bush’un 2003’teki Irak müdahalesi öncesinde söylediği yalanları getirmiştir. Bush’un Irak’a askeri müdahale için gündeme getirdiği “Irak’ın elinde kitle imha silahları bulunduğu” iddiasının yalan olduğu, Nisan 2015’te Beyaz Saray Sözcüsü Earnest tarafından resmi olarak açıklanmıştı. Irak müdahalesi sırasında Bush’un en büyük destekçisi o dönem yıldızı parlatılan İngiltere’nin Başbakanı ve İşçi Partisi lideri Tony Blair’di. Bugün Trump’ın müdahale açıklamalarına ilk destek, yine Avrupa’nın yıldızı yeni parlayan/parlatılan lideri Fransa Cumhurbaşkanı Macron’dan geldi.

“Kurt puslu havayı sever” demiş ya eskiler, Suriye’de tırmandırılan bu gerilimi fırsata çevirmek için pusuda bekleyenler de yok değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan son günlerde her fırsatta “Suriye’nin kuzeyinde yeni bir oluşuma izin vermeyeceklerini” söyleyerek Suriye Kürtlerine yönelik yeni bir “Fırat Kalkanı” operasyonu yapabilecekleri açıklamaları yapıyor. Bu amaçla Türk ordusu Kürt kantonlarından Afrin sınırına ciddi bir askeri yığınak yapmış durumda ve her fırsatta Afrin’deki YPG mevzileri obüs toplarıyla bombalanıyor.

Geçen hafta yazdığımız ‘Trump’ın Stratejisi Kürtler İçin de Tehlikeli’ yazısında Trump’ın çatışma ve gerilimi tırmandırma politikasının Kürtlerin kazanımlarını da tehlikeye sokabilecek sonuçlar doğurabileceğini söylememiz bazı Kürt dostlarımızı rahatsız etmişti. Oysa Suriye’de dikkat çekmek istediğimiz durum giderek daha belirgin hale geliyor. Trump’ın saldırganlığı, Kürtlerin IŞİD’i yenilgiye uğratıp kendi demokratik kazanımlarını geliştirmek için ABD ve Rusya ile sürdürdükleri işbirliği ve denge politikasını sürdürülemez hale getirme tehlikesini berberinde getiriyor. Ve bu durum her şeyden önce pusuda bekleyen güçler için Kürtleri saldırılara açık bir hedef haline getiriyor-ki Türkiye’nin Afrin sınırına yaptığı yığınak bu hesaplardan bağımsız değildir. Çünkü Kürtler bu denge politikasından uzaklaştıkları oranda ABD güçlerinin bulunmadığı Afrin kantonu ilk hedef haline gelmiş olacak. Bunun da ötesinde yeni durumun Kürtlere karşı yeni işbirliklerine-mesela İran ve Türkiye arasında-zemin hazırlaması da düşük bir ihtimal değil. Dolayısıyla Kürtlerin kazanımlarını korumaları için bugüne kadar sürdürdükleri doğrudan hiçbir güce yedeklenmeyen demokratik mücadele çizgisinde ısrar etmeleri/edebilmeleri büyük önem taşıyor. 

Bush, 2003’te Irak’a müdahale ederken Irak’ı ABD ekseni için sorun yaratan İran, Suriye ve diğer Bölge rejimlerine saldırı için bir atlama tahtası olarak kullanmanın hesabını da yapıyordu. Ancak deyim yerindeyse tam bir batağa saplandığı Irak, Bush’un sonunu getirmişti. Bugün Trump’ın da Bush’un gittiğinden daha fazla gideceği/gidebileceği bir yol yok. Ancak Trump’ın stratejisinin Bölge halklarına yeni bedeller ödettirmesinin önüne geçmek için her şeyden önce Suriye’ye yönelik saldırı girişimlerinin boşa çıkartılması gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...