29 Haziran 2017 00:15

Yasaklı kitaplar Parthenon'u

Yasaklı kitaplar Parthenon'u

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir zamanlar Pentagon kaynaklı Condor planı vardı… 1964 yılında Brezilya’da başlayan, sonra 70’lerde Şili, Uruguay ve Arjantin ile devam eden darbeler zinciri…

Bütün siyasi partileri, sendikaları kapatma, izinle yeniden oluşturma, üniversiteyi denetim altına alma, kitlesel tutuklamalar, gözaltında kayıplar, işkence vb.  ortak özellikleri olan uygulamalar…

Yunanistan’daki 1967, bizdeki 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinden aşina olduğumuz vahşet.

Siyasal, toplumsal grupları, gazetecileri, aydınları, sivil toplum örgütlerini milli güvenlik doktrini çerçevesinde “iç düşman” olarak ilan etme ve hukuk sistemini bunun üzerine inşa ederek “iç düşman” olanlara karşı farklı bir hukuk uygulama.

Bütün bunların bir başka uzantısı ise, “kitap düşmanlığı”… Kütüphanelerde “temizlik” yapılması,  yayınevlerinin ve gazetelerin kapatılması…El konan kitapların imha olunması…

Kitaba karşı açılan Haçlı Seferlerinin yada  Cihadın tarihi çok eski… İnsanlığın antik çağına kadar ulaşıyor…

Geçtiğimiz günlerde, Almanya’nın Kassel kentinde, 5 yılda bir tekrarlanan geniş kapsamlı sanat sergisi Documenta’nın bir parçası olarak  çok ilginç bir karşı-anıt inşa edildi; Kitaplar Parthenonu! Bu yıl 14. Dokumenta, Yunanistan ayağını da kapsayan iki ülkeli bir aktivite oldu. 

İlk Documenta 1955 yılında, Nazi yıkımının hemen sonrasında açılmıştı Kassel kentinde. Böyle bir serginin küratörünün Marta Minujin gibi bir Arjantinli olması hiç de şaşırtıcı değil. O da bizim gibi yetmişinde. Çeken bilir! Zaten Marta Minujin de yasak kitaplara ilişkin karşı-anıt instalasyonunu ilk kez kendi ülkesi Arjantin’in başkenti Buenos Aires’de 1983 yılında 30 bin kitapla gerçekleştirmişti. 

Garip olan Almanya’daki kitap yakma ayinlerinin, Şili ve Arjantin’de yaşanan kitap avı isterisinin artık modern tarihin insanlığı tarafından ayıpsanan bir olgu olmasına karşın, bizde utanç verici tarihin habire kendini tekrarlaması ve bunun hala tarihsel bir olgu değil, aktüel oluşu.

Nisan ayında Atina’da açılan Documenta’nın girişine  Arjantinli sanatçı Marta Minujin, “Yunanistan Zeytinle ve Sanatla Almanya’ya Borcunu Ödüyor” başlığı altında, dev bir zeytin havuzu yerleştirmişti. Oldukça kinayeli bir isim.

Haziran ayında Kassel’de devasa Kitaplar Parthenonu’nun inşası ve kitapların asılması işlemi başladı, Friedrichplatz’da. 

Atina ayağında yer alan bir başka sanat yapıtı da, taşa kazınmış “yasak kitap” sayfaları olarak, insanlığa hitap ediyordu. Sanki taş devrine, yeniden vandalizme dönüş çabalarına karşı bir direniş simgesi olarak.

En özgün sanat çalışması örneklerinden biri de, litografidir yani taş baskı…. Örneğin Chagall’ın taş baskılarını çok severim. 

İşte Berlin’de yaşayan Türkiyeli sanatçı Banu Cennetoğlu, Gurbetelli Ersöz’ün günlüklerinden oluşan “Yüreğimi Dağlara Nakşettim” kitabının tamamını 145 parçalık, 9 metre boyunda ve toplamı 2 ton eden taşlara işledi. Bir akademisyen, bir siyasal mahpus, sonra Özgür Gündem gazetesinin yayın yönetmeni… (20 küsür yıl yazmakta onur duyduğum, hatta oradan emekli olduğum  gazetem…) Gazetesi kapatılınca dağa çıkan bir direnişçi… Doktor olan ağabeyi de özgürlük için yaşamını feda etmişti. Bir doktor niye dağa çıkar ki? (Onu Nadire Mater’in kaleminden okuyun: https://bianet.org/bianet/yasam/155274-cernobil-ve-gurbetelli-ersoz-yuregimi-daglara-naksettim)

80’li yıllarda Ayşe Nur, Omar Cabezas’ın Sandinistleri anlattığı “Dağdan Kopan Ateş”ini yayınlamıştı. Gurbetelli’nin güncesi de bu kitabı hatırlayarak başlıyordu.

2016 Nisan ayında, İzmir Kitap Fuarına Aram Yayınları’nın yolladığı kargodaki 3 bin 959 kitaba Kırşehir’de askerler tarafından el konulmuştu. 53 kitap hakkında Kırşehir’deki Sulh Ceza Mahkemesinden toplatma kararı çıkartıldı alelacele. İçlerinde Gurbetelli’nin yanında, “derin” suikaste uğrayan Musa Anter ve Sakine Cansız’ın kitapları da vardı.Kürt yazar ve yayıncılarına darbe daha geçen yılın Nisan ve Mayıs ayında İzmir ve Van Kitap Fuarlarında inmişti. OHAL falana da gerek kalmadan.

Kassel’deki karşı-anıt’ı kuracak olan yasak kitapların listesinin çıkması için, Kassel Üniversitesi ve öğrencileri yoğun bir çalışma yürüttü bir yıl boyunca.

Sonuçta, ortaya 170 yazarın yer aldığı bir kısa liste ve 70 bin kitabın yer aldığı uzun liste çıktı. 

70 bin kitabın ad be ad yer aldığı geniş listede Türkiye’ye ilişkin temel kaynağın, http://www.infoturk.be/bannedbooks.htm; TYB’nin 20 küsür yıldır yayınladığı Yayınlama Özgürlüğü raporları ve dostum, Selimiye Kışlası bodrumundan “askerlik” arkadaşım Emin Karaca’nın “Vaaay Kitabın Başına Gelenler” (Belge Yayınları, 2012) olması beni  ayrıca sevindirdi.

Documenta ile Ayşe Nur ile 1977 yılında yayınevi kurarken seçtiğimiz “Belge” adının çakışması da beni ayrıca sevindirdi.  Yasaklar tabuların doğal sonucudur. Sakine’nin kitabının adı Ayşe Nur ve Belge’ye de uyar: “Hep Tabularla Mücadeleydi Yaşam”.

Türkiye’ye ilişkin listede kullanılan diğer kaynaklar ise şunlar: 

Yılmaz M. und Doğaner Y. (2007): Cumhuriyet Döneminde Sansür (1923-1973). Siyasal Kitabevi: Ankara. / Die Zensurgeschichte der Türkei, Vom Osmanischen Reichdes 19. JahrhundertsbiszurTürkei der Gegenwart, Nihal Kubilay Pinar, Marburg: Tectum, 2014 / Semiha, Sentürk (2009): Türkiye’de Kitabın Yargı Serüveni, Milliyet Kitap/ Kayis, Nuri und Hürkan, Serhat (2012): Sansürsüz Sansür Tarihi (1795-2011). Ankara: Sinemis Yayınları.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...