28 Haziran 2017 00:46

Rüyalarda buluşmak

Rüyalarda buluşmak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yaşadığımız coğrafyada bayramlar bireyler ve aileler arasında küslüklerin son bulduğu, devletler boyutunda ise zulme ve adaletsizliğe en azından mola verildiği günler olarak bilinirdi. Bir anlamda geçmiş yılın muhasebesi ışığında hayat temize çekilirdi. Geldik bugüne...

“Neyse halim çıksın falım” diye başlanır ya  gerçeğin değil de duymak istediklerimizin dünyasında. Bir bayram daha geçti ama nasıl? Ya ülkenin son bir yıllık hali?

“2016 dünya hukuk devleti sıralamasında Türkiye 99. sırada”. Milliyetçi/muhafazakar cenahın ‘cici’ kalemi Taha Akyol “Hukukta hiç bu kadar düşmemiştik”   diyor ve ekliyor, “gelişmiş ve güçlü ülke olmak istiyorsak, eğitim, bilim, teknoloji, hukuk hepsi bir bütünün parçalarıdır.”
Hukukta dünya 99. ülkemizin Adalet Bakanlığı ise Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka’ya cevaben “2011-2016 yılları arasında cezaevlerinde 280 tutuklu ve hükümlünün intihar ettiği bilgisini veriyor. Akabinde Nazlıaka veriyi, “cezaevleri tabuta dönüştü” olarak özetliyor. Üstelik devlet gözetiminde intiharların yedisi, daha çocuk.

 TİHV’in de belirttiği üzere “94 yıllık Cumhuriyet tarihimizin 42 yılı resmi olağanüstü rejim uygulamaları” ile geçmiş bir ülke burası. Ve son OHAL bir yılını doldurdu. 

İşte böyle bir ahvalde DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası “Emek Raporu”nu açıkladı. OHAL’in başlangıç tarihi 21 Temmuz 2016 ile 29 Nisan 2017 arasında “herhangi bir somut gerekçe ya da kanıt sunulmaksızın”  “genel iddialar” ile “5 bin 295’i akademisyen toplam 104 bin 771 kamu görevlisinin ihraç edildiğini, OHAL kapsamındaki Kanun Hükmünde Kararname (KHK) düzenlemeleriyle haklarında ihraç kararı verilenlerce yapılan itirazlardan ise 1.389’u sonuç alabildiğini” bir kez daha hatırladık. 

Peki kamudan KHK ile ihraç edilenler arasında kimler yok, bir göz atalım. Misal “Türkiye halen iş cinayetlerinde Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü. Son 15 yılda yani AKP’li yıllarımızda en az 17 bin işçi iş cinayetinde yaşamını yitirmiş. Bu bağlamda KHK ile ihraç edilen, tutuklanan, sorumlu addedilen tek bir kamu yöneticisi yok.

Bırakalım diğerlerini, cezaevinde intihar etmiş yedi çocuk bağlamında tek bir kamu çalışanı ihracı yok.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre, “2016 yılında 10 milyon 610 bin 928 kişiye sosyal yardım yapılmış” yani milyonlar uçan kuşa borçlu, yardıma muhtaç kılınmış. Ama bunun müsebbibi olanlar arasından tek bir kamu ihracı yok.

Anayasasında hâlâ laik olduğu yazılan bu ülkenin bir kentinde, Mardin’de Süryanilere ait çok sayıda kilise, manastır ve mezarlık Diyanet İşleri Başkanlığı’na devrediliyor. Ama gayri hukuki ve antilaik uygulamanın müsebbipleri arasında kamu ihracı yok.
Ve Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevinde “ölümün kıyısında”. Müsebbipleri, “ölüm izleyicileri”, “hukuk pornocuları” arasından tek bir kamu ihracı yok.

İşte böyle bir ahvalde kendilerini cumhuriyetçi hekimler farz eden bir grup çıkmış arsızca sırıtıyor. Türk Tabipler Birliği’nin işten atılan sağlık çalışanlarıyla ilgili yaptığı açıklamaya tepki göstermekle kalmıyor CHP’nin başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’ne de tepki gösteriyorlarmış. Ve ağızlarından “parsel parsel” şu kelimeler dökülüyor, “Cumhuriyetin adaletine, gücüne ve kapsayıcılığına güveniyoruz.” Evet, bunlar Melih Gökçek ile Bülent Arınç’a taş çıkartabilecek “parsel parselci” bir grup. Doksanlı yılların sonunda yine bu grup TTB’e saldırıyı kadro imkanı ile takas ederek dönemin SSK bölge müdürlüklerini, misal İzmir ve İstanbul, yandaşlarına parsel parsel parsellemişlerdi. Hatta en diri kalemşörlerinden bir tanesi aynı anda İzmir Tabip Odası Başkanlığı ile SSK Ege Bölge Müdürlüğü’nü bir koltukta yürütüvermişti.

 Kendilerini cumhuriyetçi hekimler farz eden bu grup insanlığa karşı suç işliyor. Onların da bildiği üzere “sağlık salt bedensel ruhsal iyilik hali olmayıp aynı zamanda sosyal bir iyilik halidir.” Onların da yanımızda yemin ettikleri üzere “hekimler ırk, din,dil, siyasal farklılık gözetmeden sağlık için yola koyulur. Ama unutmasınlar ki iktidarlar ve kendilerinin bulanık suda kadro hayalleri geçici, insanlığa karşı işlenmiş suçların yargı süreci baki.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) “Daha İyi Yaşam Endeksi” kapsamında derlediği verilere göre, Türkiye bir gün içinde özel yaşama ayrılabilen zaman bakımından 35 ülke arasında sonuncu durumunda. Yani aşırı çalışma sürelerinden çok az zaman kalıyor dinlenebilmeye. O olmayan zamanı da “Cumhuriyetçi” hekimler benzeri menfaatperver cenah zihnimizden ‘çalıp’ götürüyor.

Dönemsel ve her daim işbirlikçiler unutmasın ki hekimler ve bu ülkenin ekseriyetinin “barışı ve demokratik bir cumhuriyeti inşa etmeye” her koşulda cesareti ve gücü var. 

Cumhuriyetçi hekim grubu bu “arsız” duruşları ile bir kez daha gösterdi ki insanlık ve hekimler onlarla ancak rüyalarda buluşur.
Sağlıcakla kalın.
 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...