26 Haziran 2017 00:53

Darbe girişiminde kimin eli kimin cebinde belli değil!

Darbe girişiminde kimin eli kimin cebinde belli değil!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Ergenekoncu-ulusalcı generaller olsaydı, herhalde bugüne kadar darbe girişimi ile ilgili bilmediğimiz hiçbir şey kalmamış olacaktı. Oysa gelin görün ki, darbe girişiminin üzerinden yaklaşık bir yıl geçtiği halde bu girişimle ilgili karanlık noktalar azalmak şöyle dursun her gün ortaya çıkan yeni gelişmelerle birlikte daha da artıyor. Daha vahimi ise, “TBMM Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu” raporunda ve darbenin siyasi ayağının araştırılması için komisyon kurulması için verilen önergenin reddedilmesinde olduğu gibi, bu darbe girişiminin karanlıkta kalmış taraflarının ortaya çıkartılmasının bizzat iktidar partisinin milletvekilleri tarafından engellenmiş/engelleniyor olmasıdır. İktidar her fırsatta HDP ve CHP’yi FETÖ işbirlikçisi ilan ediyor, Kılıçdaroğlu’nun ‘Adalet Yürüyüşü’nü bile FETÖ ile ilişkilendiriyor ama bu partilerin FETÖ’nün bütün ilişkilerinin açığa çıkartılması için attığı her adımı yine iktidar engelliyor.

Garip bir durum değil mi?

İşte bu garabetin son perdesi. 

Darbe girişiminin merkezi ‘Akıncı üssü’nde yakalanan ‘FETÖ İmamı’ Adil Öksüz’ün serbest bırakılmasıyla ilgili hazırlanan iddianame. Bu iddianameye göre Başbakanlık Müşaviri Ali İhsan Sarıkoca, darbe girişiminden sonra Akıncı üssüne gelerek darbenin kilit isimlerinden Adil Öksüz’le görüşüyor. İddianamede Sarıkoca’nın “Kendisine ‘Bu kadar sivil vatandaşı İslamiyetteki hangi kritere dayanak öldürdünüz’ diye sordum. Adil Öksüz bana cevaben ‘Biz bunları tasvip etmiyoruz’ dedi. Her şeyi anlatması gerektiğini söyledim. Bu sayede belki ahiretini kurtarabileceğini söyledim. Başını eğip sessiz kaldı” ifadesi yer alıyor. 

CHP Sözcüsü Bülent Tezcan haklı olarak soruyor: “Sarıkoca, darbe gecesi Akıncı üssüne gidiyor ve orada diyorlar ki;‘FETÖ’nün imamı bir doçent var burada.’ Adil Öksüz’ün FETÖ imamı olduğu biliniyor. Ne zaman? Gözaltındayken. Karşılıklı ayet okuyorlar birbirlerine. Bu karşılıklı ayet okumanın sonunda dönüp serbest bırakılıyor. Jandarma biliyor, emniyet biliyor, başbakanlık müşaviri biliyor. Şimdi biz ‘kontrollü darbe’ dediğimizde nasırına basılmış gibi bağıranlara sesleniyorum. Bu ifadeler size ithaf olunur. Başbakanlık müşavirinin o gece Akıncı üssünde işi nedir?” 

Daha ilginci Sarıkoca’nın ifadesinde bu görüşmeyle ilgili “Daha sonra ben bunu sayın Cumhurbaşkanına bir yakını vasıtasıyla bildirdim, haber verdim” demesidir.

Geçtiğimiz ay yine darbe girişimini MİT’e haber veren Binbaşı O.K.’nın birçok soru işaretine yol açan ifadesi ortaya çıkmıştı. O.K. bu ifadesinde: “Bir helikopter Hakan Fidan’ı alacak, diğer helikopterin ne yapacağını bilmiyorum. Bana (MİT’te) ne olacağını sordular, ben de büyük bir faaliyet olabileceğini, hatta darbe faaliyeti olabileceğini söyledim. ‘Çok kan akacak’ dediklerine göre, bu faaliyetin iyi niyetli bir faaliyet olmadığını söyledim. Hatta kendilerine YAŞ kararlarında FETÖ’cülere karşı büyük bir temizlik olabileceği sürekli yazılıyor. Bu nedenle YAŞ öncesinde bir darbe faaliyeti olabileceğini söyledim” diyordu. Bu ihbardan sonra MİT ile Genelkurmay ile telefon trafiği yaşanıyor. 15 Temmuz günü saat 18.00’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay karargâhına giderek burada Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’la görüşüyor. Fidan saat 20.20’ye kadar karargâhta Akar’la görüşüyor. Fidan’ın karargâhtan ayrılmasından sonra saat 21.00’de darbeciler Genelkurmay Başkanı Akar’ı etkisiz hale getiriyor ve darbe girişimi başlıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan darbe girişimini saat 21.30’da eniştesinden öğrendiğini söylüyor. Başbakanı ise, bu girişimle ilgili olarak kimse arayıp sormuyor.

Darbe girişiminden sonra bir operasyonla kurtarıldığı söylenen Genelkurmay Başkanı Akar, bindirildiği helikopterden Çankaya Köşkü’ne darbeciler arasında yer alan Tümgeneral Mehmet Dişli ile beraber iniyor-ki, Mehmet Dişli, dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin kardeşiydi. 

Geçtiğimiz günlerde FETÖ operasyonları kapsamında önce tutuklanıp sonra serbest bırakılan Bülent Arınç’ın damadı Ekrem Yeter, Gülen cemaatine bağlı olduğu söylenen ‘Uluslararası Sağlık Federasyonu’ (USAF) isimli dernekte başkanlık görevini Arınç’ın “faydalı olur” önerisiyle kabul ettiğini söylemişti. 

Anlayacağınız Binbaşı O.K.’nın ihbarından Adil Öksüz’ün serbest bırakılmasına ve bu darbe girişiminin arkasındaki güçlerin araştırılmasına kadar darbe girişiminin neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Çünkü kimin eli kimin cebinde belli değil!

Sonuçta bu karanlık ilişkileri gündeme getirirseniz FETÖ destekçisi ilan ediliyorsunuz ama bunların aydınlatılması için adım atmak istediğinizde ise, karşınıza iktidarın aşılmaz engelleri çıkıyor.

Ortada bir gerçek daha var ki; darbe girişimi için “Allahın lütfu” diyenler bir yıldır OHAL düzeniyle, KHK’larla bu girişimin nimetini yiyorlar. Bu darbe girişiminin her türlü cefasını çeken, bedelini ödeyen ise, yine halk oluyor!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...